TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

17 Haziran 2024 Pazartesi

YEMİN BAYRAMI

 

YEMİN BAYRAMI

 

Yemin olsun ki, çok eskilerde kalan bir naiflik, Dini bayramlar. Zamanında ‘Renkli kolor kartpostalların arkasına birkaç cümlecik tumturaklı bayram tebriği yazabilme güzelliği’. Unutuldu gitti, şimdilerde ‘Kurban kavurma bayramı, şeker bayramı Ramazan’. Böyle olalı beri bu dini ritüelin de her şeyin içi boşaldığı-boşaltıldığı gibi özü aktı gitti. İdari izinle ekstra tatillere dönüştü. Kötü giden bir şeyleri unutturmak için festival havasında, salt tüketim çılgınlığı tetikleyen, kapitalizme koşut gelişmişlik veya toplumsal gerileyişin hüküm sürmesine izin ortamı. Dostluk, paylaşım, yardımlaşma ve dayanışma dip düzeyde. Dinin öngördüğü kutsal değerler hep ikincil planda. Namı çok eskilerde kalan, adı dini bayram…

 

Daha ara nağmede yitip giden büyük alimcikler, her bayram suni hissiyatlı dini çıkarsamaları boş, metazori anımsatış derdinde ‘Kurban kesenler o kurbanlara binerek, sırat köprüsünü kazasız belasız geçerler.’ Değme yalan. Bu kaderi karanlıklara gök pamuk tarlası, yer demirden gülle, yerin altı sırat köprüsü. İyi de kaynar kazan üzerinde kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsünün varlığına dair ayet hükmü yok. Yok olduğunu bile bile sözde imanı kurtarmak için celeplerle ortak, sahte cennet bezirgânlığı. Dinsel zorunluluğun olmadığını bile bile değişik söylencelere dayandırılarak hayvan kesimini teşvik. Sırf ticaret. Zümresinin ahretine büyükbaş ve küçükbaşlar kurtarıcı.

 

Dini hükmü ve dayanağı net olmayan bu durumu bilmezden gelenler, ‘Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız’.

  

Bu arada ekonomik kriz bizim köye de uğrar kaygısı kafaya takılmıyor hiç. Tarım ve hayvancılığın son yıllarda bitirildiği de. Vacip ibadet derdinde, ucuza kurbanlık peşinde toplum. Bayramı sekiz dokuz gün tatil havasına sokanlara, bayram ibadet deyip ehliyetsiz hayvan boğazlayanlara, bayramları tatil fırsatı görenlere veya tatil için milli dini aldırmadan yola koyulanlara her bayram kapitalist cendere. Envaı çeşit cazibe cazgırlığı. Kurban vekaleti verilip trafik canavarına aldırmadan tatile amansız kaçış, kapitalizmin batış noktası. Artı din uğruna harca gitsin serbestliğiyle kota uygulamalı hacca mebrur ve mecburluk hevesi başka muamma. Ticarette sınır yok. Üretmeden tüketme çılgınlığı çağ hastalığı.

 

Asırlık kızgınlıkla bayram sarhoşluğuna kapılarak olan biteni görmezden gelenlerin, çalınan hayatlar umurunda değil. İlahlaştırılanların peşinde kuru gürültü günler. Dünyanın en itaatkâr toplumunu yaratmaya dönük muhteşem turlar. Kavurma tadında şahane tatil, kavurma lezzetinde ılık geceler ve uzadıkça uzayan asfaltı yumuşak yollar. Topu kapitalizme şah damarından, can damarından yakalanış faslı.

 

Felaket derecesinde fuzuli bayrama savrulanlar, ‘Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız’…

 

Zihin ötesi tarihsel gerçeklere aldırmadan güneş, deniz ve serinleten yaz hazzıyla zihin sofrasında aç kalanlar; bir inanç geleneğine bağlı kalmak veya körü körüne bağımlı olmak teslimiyetçiliğine pik yaptırırlar. Nezir aldatmacasına kapılanlar muhakkak ki ölümün sesi kulağa eriştiğinde, ömrün nasıl geçtiğini anlatamazlar. Banal bilinçle ve aşkın heyecanla bayram seyran yollara dökülenler, gizli gerçekler su yüzüne çıktıkça, tatlı su ebabillerinin maskaralıklarına göz yumarlar. Kara dolaplar açılır ve yer gök efsaneden geçilmez.

 

Değişmeyen şey teori ve pratik üstüne yanılmalar, yazılanlar ve yazılmalardır. Bayramlar değiştikçe memleket değişir. Yoksa biz mi değiştik, diye usulden sorulur. İşin kötüsü kişisel uyuşukluktan kıpırdanmaya, uyuklamaktan toplumsal uyanışa ve büyük aydınlanmaya hasretlik günden güne artar. Hainlik pik yapar.  Hatta dini bayramlar nedir, özü ne anlatır ve ne için vardır bir yana bırakılır. Bayramların kutsiyetine yarım ağız değinen kutsiler hemen tatile uzar. Yollarda kaç kurban verilecek tasası bayramların zengin ve geniş içeriğini bilip, sayıp, anıp, berber mızıkası çalmayanlara kalır. Hüznü bol bayramlarda sükseden, süslümanlıktan uzak bayramlaşmalar gül bahçelerini şenlendirirken, patavatsız ahenk cambazları, angusu-angutu, asmalı bahçelerde tıksırana dek yemekten sarhoşlar.

Kıssadan hisse ‘Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız’…

 

Yemin olsun ki, bu bayramlar artık bize fazla veya biz bu bayramlara azınlığız. Çivisi kopmuş her şeyin, içi boşalmış. Şiraze kaymış. Çini mürekkebiyle nakşediliyor gülünecek günler ve sevilecek güller zihinlere. Kadere kuvvet, keder vazgeçilemez bir bağımlılık. Boyut değiştirmiş gibi dini bayramlar. Kriz kaos derken naif bayramlaşmalar yine bize kaldı.

 

Yemin olsun renkli kolor tebriğin arka yüzüne, bayramlık tek cümle; ‘yemin olsun ki erken genel seçim şart. Bayramınız bayramola…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...