YEMİN BAYRAMI
Yemin olsun ki, çok eskilerde kalan bir naiflik, Dini
bayramlar. Zamanında ‘Renkli kolor kartpostalların arkasına birkaç cümlecik
tumturaklı bayram tebriği yazabilme güzelliği’. Unutuldu gitti, şimdilerde ‘Kurban
kavurma bayramı, şeker bayramı Ramazan’. Böyle olalı beri bu dini ritüelin de her
şeyin içi boşaldığı-boşaltıldığı gibi özü aktı gitti. İdari izinle ekstra
tatillere dönüştü. Kötü giden bir şeyleri unutturmak için festival havasında, salt
tüketim çılgınlığı tetikleyen, kapitalizme koşut gelişmişlik veya toplumsal gerileyişin
hüküm sürmesine izin ortamı. Dostluk, paylaşım, yardımlaşma ve dayanışma dip düzeyde.
Dinin öngördüğü kutsal değerler hep ikincil planda. Namı çok eskilerde kalan, adı
dini bayram…
Daha ara nağmede yitip giden büyük alimcikler, her bayram suni
hissiyatlı dini çıkarsamaları boş, metazori anımsatış derdinde ‘Kurban kesenler
o kurbanlara binerek, sırat köprüsünü kazasız belasız geçerler.’ Değme yalan. Bu
kaderi karanlıklara gök pamuk tarlası, yer demirden gülle, yerin altı sırat
köprüsü. İyi de kaynar kazan üzerinde kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsünün
varlığına dair ayet hükmü yok. Yok olduğunu bile bile sözde imanı kurtarmak
için celeplerle ortak, sahte cennet bezirgânlığı. Dinsel zorunluluğun
olmadığını bile bile değişik söylencelere dayandırılarak hayvan kesimini teşvik.
Sırf ticaret. Zümresinin ahretine büyükbaş ve küçükbaşlar kurtarıcı.
Bu arada ekonomik kriz bizim köye de uğrar kaygısı kafaya
takılmıyor hiç. Tarım ve hayvancılığın son yıllarda bitirildiği de. Vacip
ibadet derdinde, ucuza kurbanlık peşinde toplum. Bayramı sekiz dokuz gün tatil
havasına sokanlara, bayram ibadet deyip ehliyetsiz hayvan boğazlayanlara, bayramları
tatil fırsatı görenlere veya tatil için milli dini aldırmadan yola koyulanlara her
bayram kapitalist cendere. Envaı çeşit cazibe cazgırlığı. Kurban vekaleti verilip
trafik canavarına aldırmadan tatile amansız kaçış, kapitalizmin batış noktası. Artı
din uğruna harca gitsin serbestliğiyle kota uygulamalı hacca mebrur ve mecburluk
hevesi başka muamma. Ticarette sınır yok. Üretmeden tüketme çılgınlığı çağ
hastalığı.
Asırlık kızgınlıkla bayram sarhoşluğuna kapılarak olan
biteni görmezden gelenlerin, çalınan hayatlar umurunda değil. İlahlaştırılanların
peşinde kuru gürültü günler. Dünyanın en itaatkâr toplumunu yaratmaya dönük muhteşem
turlar. Kavurma tadında şahane tatil, kavurma lezzetinde ılık geceler ve
uzadıkça uzayan asfaltı yumuşak yollar. Topu kapitalizme şah damarından, can
damarından yakalanış faslı.
Felaket derecesinde fuzuli bayrama savrulanlar, ‘Yemin olsun
ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız’…
Zihin ötesi tarihsel gerçeklere aldırmadan güneş, deniz ve
serinleten yaz hazzıyla zihin sofrasında aç kalanlar; bir inanç geleneğine
bağlı kalmak veya körü körüne bağımlı olmak teslimiyetçiliğine pik yaptırırlar.
Nezir aldatmacasına kapılanlar muhakkak ki ölümün sesi kulağa eriştiğinde, ömrün
nasıl geçtiğini anlatamazlar. Banal bilinçle ve aşkın heyecanla bayram seyran yollara
dökülenler, gizli gerçekler su yüzüne çıktıkça, tatlı su ebabillerinin maskaralıklarına
göz yumarlar. Kara dolaplar açılır ve yer gök efsaneden geçilmez.
Değişmeyen şey teori ve pratik üstüne yanılmalar, yazılanlar
ve yazılmalardır. Bayramlar değiştikçe memleket değişir. Yoksa biz mi değiştik,
diye usulden sorulur. İşin kötüsü kişisel uyuşukluktan kıpırdanmaya,
uyuklamaktan toplumsal uyanışa ve büyük aydınlanmaya hasretlik günden güne
artar. Hainlik pik yapar. Hatta dini
bayramlar nedir, özü ne anlatır ve ne için vardır bir yana bırakılır.
Bayramların kutsiyetine yarım ağız değinen kutsiler hemen tatile uzar. Yollarda
kaç kurban verilecek tasası bayramların zengin ve geniş içeriğini bilip, sayıp,
anıp, berber mızıkası çalmayanlara kalır. Hüznü bol bayramlarda sükseden,
süslümanlıktan uzak bayramlaşmalar gül bahçelerini şenlendirirken, patavatsız
ahenk cambazları, angusu-angutu, asmalı bahçelerde tıksırana dek yemekten sarhoşlar.
Kıssadan hisse ‘Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız’…
Yemin olsun ki, bu bayramlar artık bize fazla veya biz bu bayramlara azınlığız. Çivisi kopmuş her şeyin, içi boşalmış. Şiraze kaymış. Çini mürekkebiyle nakşediliyor gülünecek günler ve sevilecek güller zihinlere. Kadere kuvvet, keder vazgeçilemez bir bağımlılık. Boyut değiştirmiş gibi dini bayramlar. Kriz kaos derken naif bayramlaşmalar yine bize kaldı.
Yemin olsun renkli kolor tebriğin arka yüzüne, bayramlık tek
cümle; ‘yemin olsun ki erken genel seçim şart. Bayramınız bayramola…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.