POLİSLERİN GÖLGESİNDE FUTBOL REZİLLİĞİ
On yıllardır her alanda
olduğu gibi ayaktopu oyunu da ayağa düştü. İşbirliğiyle düşürüldü. Ve ne
hikmetse, futbolda binde bir görülecek olumsuzlukların her ay başına rast
getirilmesi yüzünden, bütün dertleri bir kenara bırakıp salt futbol konuşuluyor.
Yani millet, her ayın ilk haftası futbolla yatıyor ve kalkıyor. Bile bile bir
kez daha, bir kez daha ‘ÜçF’ ile aldatılıyor. Demek ki artık polislerin
gölgesinde futbol günleri yaşanacak. Bu arada ‘Futbolun Gölgesinde Fenerbahche’
kitabı tamamlandı ama bu mendebur gidişat devam ettikçe yayımlanmayacak…
En yalımlı futbol dünyası
için bile sıradan bir maç. Dünyanın her tarafında çıkıp oynanacak ve bitecek,
futbol tabiriyle derbi. Hatta profili düşük bir kupa derbisi. Ancak
demokrasinin işlediği yerlerde böyle, despotik iş bilirliğin yerleştiği
yerlerde ise durum facia. Hani denir ya felaket göz göre göre gelir, sloganı ise
‘göze göz dişe diş intikam’ olur. Aslında fırdöndü federasyon, futbolu tümden yabancı
hakemlere emanet etmese de bu maç için ayrıcalık düşünse, bu maçta futbol
tarlası kızarmayacak, elli bin taraftara neredeyse ‘birebir’ otuz kırk bin
polise hiç gerek kalmayacaktı. Yani bir futbol resitali yaşanabilirdi. Elbette hakem
hataları olurdu ama kimseyi üzmeyecek denli hak ve adalet çerçevesinde
sonuçlanabilirdi. Ama yok. Üstelik yurtta yaşananların sahaya yansıyacağı
endişesi nirvana yapmış durumdayken. Ayrıca korunan ve kollanan fetö ile
iltisaklı olduğu şüphesini hala üstlerinden atamamışların kazanmasına dönük
manevralar kurgulandığı da barizken. Sanki polislerin gölgesinde futbol
arzulanıyor gelecekte. Malum iktidarın ve muktedirin canını sıkacağı düşünülen
şeyler söylediği düşünülen taraftar koristlere kolluk baskısı da cabası. Maç esnasında
göze batanları tribünden alma girişimleri gözlerden kaçırılamıyor. İşte renktaş
ahmaklığıyla tüm bunları görmezden gelen, aciz kırkayaklar yüzünden ayaktopu
ayağa düştü. Düşürüldü. Düşürülüyor…
Malum iktidarın ileride
kendini asla masum gösteremeyeceği faşizanlıkla, kaotik süreci ivmelendiren siyasal
rotanın tıpatıp yansıyacağı bir maç olacağı baştan belliydi. Zaten yana yakıla
yandaşlık güden, futbol sektörünün silüeti de buna hazır. Bu atmosferde on
yıllardır değişim, dönüşüm ve eşit yarışma ısrarını dillendiren bir takımın bilinçli
taraftarları, takımlarının yine hedefe konarak bertaraf edilmesi kumpası nasıl
işleyecek diye maçta. Büyük sermayeye
haddini bildirme gününde, elli milyon boykotu delmek pahasına ekran başında. Üstelik
futbola gizliden bulaştırılan yılışık siyaset temsilcilerinin ve oluşturulan girift
yapının ayaktopu üzerinden muhalifleri sindirme girişimi olduğunu bilerek. Bir umut,
son bir umut diyerek. Muktedirler ve
mutlak kitleleri ise futbol üzerinden birbirine girsinler biz aradan sıyrılalım
derdinde. Rakibe roller çoktan dağıtılmış. Öyle veya böyle mağlup et ve sürekli
mağduru oyna. Hatta çirkeflik düzeyinde en üst perdeden tahrik et. Yat, kalk,
yat oynar görün oynatma. Korkmadan. Hâkimi belli hakem müsveddeleri de yanında.
Bu işlere bakamayan bakan da gelmiş bakıyor nasılsa. Ve düğmeye basıldı. Kendilerinin
neden olduğu enkazın altında kalması istenen, bir türlü
yıkamadıkları büyük kulüp Fenerbahche. Dünya kulübü. İşin ilginç yanı,
sportif akımları peşinden sürükleyen futbol dışında diğer spor dallarında Dünya
markası. Lideri ve şampiyonu. Futbol her sene fiyasko. Neden? Bunu düşünen yok…
Evet, Fenerbahche ezeli
rakibine karşı iyi oynayamamış olabilir. Maçın ilk devresi sahasına mahkûm
mücadele ettiği de aşikâr. Ama yok yetmez. Bu kadar da olmaz denecek düşmanca bir
senaryo bir yerlerde yazılmış yine. Dünya spor kamuoyunda farkındalık
yaratılması gereken tuhaf bir senaryo hem de. Çünkü realite açık, Fenerbahche
denilen takımın ölüsü yeter pentagonvari kumpasları tersine çevirmeye. Yakın tarih
şahit. Cumhuriyete kasteden malum terör örgütüne karşı mücadelesi, ülke kurtaran
tavrı ortada. Sanki Fenerbahche düşmanlığı oradan besleniyor. O zaman ne
olacak, şöyle; hakem zilleti tercihleri plana göre yapacak. En küçük fırsatı
kaçırmayacak. Bir punduna getirilip düdükler eşit çalınmayacak. Rakibe penaltı
yaratılacak, Fenerbahche’nin verilebilir penaltıları es geçilecek. Mülayim kisve
altında, astığım astık, kestiğim kestik, esip gürlenecek. Sahada sportif direnç
adına olası tüm kanallar tıkanacak. Hatta her şeye karşın sportif saygı
çerçevesinde giden maça son dakikalara doğru skortif travma zemini yaratılacak.
Saha içinde ve benchte kameralara dolan it dalaşları tezgahlanacak. O ana kadar
nerede oldukları ve durdukları bilinmeyen robocop çevik kuvvetler anında sahaya
dalacak. Belki Fenerbahche uzatmalarda can havliyle skoru değiştirebilir, maç
plan dışına kayar diye anında provakasyon ve skortif kaos hayata geçirilecek. Şimdi
sıra ligde deyip, böylece on yıllardır hak hukuk adalet isteyen takımın tamamen
çimlere gömülmesi sağlanacak. Kanarya sarısı Anka kuşuna son olmayacak bir darbe
girişimi daha...
Bu arada ayaktopu
tiyatrosunun figüranları, filmin iktidar yardakçıları bununla yetinmeyecek
elbette. Top yuvarlak, olur da işler tersine döner, tepeden inmeci mantıkla derinleşen
buhran futbolun zirvesini ligde sarar kaygısıyla yeni kavgalara zemin hazırlayacak.
Eğer meğer telaşıyla rol çalacak. Resmen barışçıl tavrı baştan ayağa zedeleyen,
taklitçi yönetsel mekanizma cesaretiyle cürümü kadar ateş yakma yamaklığı
güncellenecek. En küçük haksızlık sinyalinde, zıp zıp zıplama zıpırlığı cüce cüssesini
gösterecek. Görüntülerle sabit, Adam kaybetmiş, operasyon çocukları oldukları
malum maçın triosu ile biten maçın bityeniği hallerini konuşuyor veya tebrik
ediyor, kim bilir? Tam burada son yirmi
küsur yılın kibriyle, açıktan tipik ve fe tipi operasyonlar çekip burnundan kıl
aldırmaz maharetle futbol disiplini dizayn edenlerin edepsizi devreye giriyor. Futbolun
katline dönük saha içi varyasyonları, masa başı hoyrat atışmaları, berbat
sataşmaların yanı sıra futbol terörünü içselleştirenlerden değilmiş gibi
yılışık liboş tavırla hakemlere bir şeyler söylüyor. Sohbeti kesilen kaybetmiş
adam, cinconi’nin yüzüne bakmadan arkasını dönüp gidiyor. Kameralar dört
taraftan kayıtta. Ceddine rahmet, robocop polis duvarı içinde kaybetmişin peşine
takılıyor. Resmen sözlü ve fiziki taciz. Ne dediği ne söylediği, adamın gözüne
gözüne sıktığı yumruk şovmenliği bizzat kendini ve dünyadaki tüm müptezelleri
bağlar. Kaçarı yok, biz ne dediğini duymadık ve bilemeyiz diyemez kimsecikler. Göz
var nizam var, kayıtlar var dudak okuma var. Şımarık mokoko, geldiği günden
beri kendine kaybetmekten kurtulamamış bir adamı zıvanadan çıkarıyor. Şehla şebelek,
geçip gitsene. Yok senaryoya devam. Ya da kıt akılla senaryoya ek yapıyor. Adam
kaybetmiş zaten üstüne canını sıkarsan, o da gelir burnunu sıkar. Burnu havada
ahvalini patates burnundan tutup çimlere gömer. Taklacı güvercin rolüne büründüğünde
ise hepten cüceleşirsin. Haklıyken haksız olursun, diğeri kırmızıyı yer bel ki ama
seni de yemiş olur. Başı dik seni kaale almadığını dünya aleme ilan eder. Sen de
ıvır kıvır rahatsızlığı içinde tırmalarsın. Bak tıflı klasik, ağa babaların
biliyor artık korku dağları bekliyor. Sen de bilsen iyi edersin, karanlığa
‘Fener’ yakıldı bilesin…
Evet, topu ani bir manevrayla
mağdur edebiyatına soyunan, hiç sakınmadan sahalarda kara gölgeli, kavgacı
tripler atan bu kaypaklar, futbola kapak olacak, futbol sevmezleri bile hayrete
düşürecek bir trajedi sergilediler yine. Adaletsizliği, sportmenliğe
aykırılığı, kural dışılığı marifet sayarak, sonuç belirleme alışkanlığıyla skortif
kaosu körüklediler. Ancak dün olduğu gibi bugün de sahalara çöken kalkışmacı
çetelerin oyunu bozulur, sihir elbette çözülür. Cinlik, hinlik deşifre olur. Sanki
yine futbol tarihini utandıracak biçimde, toplumsal uyanış resmen dinamitleniyor.
Futbol üzerinden yeni kaos çıkarma atraksiyonları yıllardır kimin çıkarına
belliyken bir büyük kandırmaca daha kanırtılıyor. Ayaktopu oyunu, eğreti
konsorsiyum ve aciz kırkayaklar yüzünden ayağa düşürülüyor. Ancak unutulmamalı ‘Fenerbahche
ayağa kalkar, Türkiye ayağa kalkar.’ Kadük kalkışmaların beli kırılır,
kalkışanlar kışkışlanır…
Fenerbahche, robocop polislerin
gölgesinde oynanacak futbola boyun eğmez, polislerin gölgesinde futbol
rezilliğine geçit vermez. Katiyen kirli ve kinci gücün emrine girmez. Gizliden
girenlere ve robotlaşanlara da direnir. Daima hak, hukuk ve adalet çerçevesinde
mücadele eder. Asla büyük yanlış yapmaz ve asla ‘yapılan yanlışları yarına,
yapanların yanlarına bırakmaz.’ Çünkü, ‘Fenerbahçe Ata emanetidir.’ Fenerbahche ve Fenerbahcheliler emanete
hıyanet etmez…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.