TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

4 Ekim 2021 Pazartesi

ÖMRÜN DENİZ OLSUN GÖKKUŞAĞIM...

ÖMRÜN DENİZ OLSUN GÖKKUŞAĞIM...


Hiç geçmesin istenendir Deniz ile geçen ömür ama geçer. Cız etse de yürek, zaman hiç durmaz su gibi akar. Bir çırpıda biter hikaye. Asıl hikâye, cıscıbıl bembeyaz bir kumaşa sarılmaktır ve hep ilkler  anımsanır. Sonuçta üzerine hayat perdesi üflenen nefes çekiliverir. Deniz canda, Deniz akılda, Deniz yürekte,

sessiz sedasız sahneden çekilmeyi bilmektir mesele...


Mesele hiç çekinmeden ölüme yürümektir. Yiğitlik gönül rahatlığıyla bilinmeze gidebilmektir. Maharet. masmavi gökte parlayan gökkuşağıyla, lapa lapa sonsuza çağlamaktır...


Doğrusu Denize doğulan gündür, kömür gözlü ömür perisiyle tanışma anı. Devamında yalınkılıç ufka seğirten hırçın dalgalarla umutlanmaktır. Ecel şamarını çarpana dek. Çarpılana dek sultanlıktır ömür. O nedenle son nefese dek durulmaz yürekle yüreklenilir. Duyulur duyulmaz bir fısıltının anımsattıklarıyla sus telkinine karşı ayaklanılır. Zaten son ayak sonsuzluktur. Gerisi koca bir yalan makamıdır...


Makamı sahici olan sadece denizdir. Denizdir, buz tutan gözlerdeki kavurucu güzellik. Dahası kör bıçak gibi göğse saplanan gökkuşağıdır Deniz. Göksel sakinleştiricinin öğütlediği kıvamda ayrımsız ve katıksız histir. Hislenmeye tek sebep, tohum serpilen mevsimde ekim üçlemesinde bir avuç doğandır.  Denize düşen şavkı ise iyi ki doğdun kızıl toprak ve güneş tenli yaprak tekerlemesidir. Dünya bir yana, derya bir yana iyi ki doğdun Deniz güncellemesidir…

 

Değilmi ki doğum ile ölüm arasında geçer gider anılar. O yüzden göksel anlaşmaların Denizin derinliğine yansımasına yürek dayanmaz. Zor soluklanılan tılsımlı gün batımlarında, bir batında doğan dalgalarla bütünleşmeye de can dayanmaz. Çünkü en hakiki hazine, gökkubbe tam yıkılacakken ansızın beliren denizdir. Ve yalazlı bir siluet gibi kristal kubbeye asılan gökkuşağıdır hakikatın ilk belirtisi. Ve hiçten gelinir hiçe dönülür repliğinin içselleştirilmesidir her insanı erken yaşta büyüten... 


Büyüteçsiz büyündükçe tutkuyla türküler söylenir. Söz meclisten dışarı zalime söylenerek, sitemlerle de yaşlanılır. Hemde ardında giz değil, sonsuza kalıcı iz bırakarak. Aksi halde ılıman bir serinlik tutar yakadan ve bir yakadan, Karşıyakaya koca bir ömür hayal olur. Beş paralık sistem çöker çökmez hüzün dağılır ve ayakta bir tek Deniz kalır. Kaldı ki bilinmeze yolculuk kapıyı çaldığında önce düşler kararır, sonra cihan güneşi denize düşer. Yani yol tükenir, yolcu epey yorgundur ve hararetle ömür perisinin yolu gözlenir... 


Yeryüzünde güneşin tutulduğu gün, Denizin doğduğu gündür. Günlerin getirdiği yolculuk nereye ise yol orayadır. Ansızın gök gürülder, yer yarılır ve başı sonu bilinmeyen notalara basılır. Yüreğe dokunan ise nice şarkılardan evla şarkıdır, kıssadan hisse Deniz şarkısısır. Söylenir, dinlenir, eşlik edilir ve sıra dışı sözler sonsuza dek havada asılı kalır...


Giderayak elası ve edasıyla, cefası ve sedasıyla, yangısı ve yankısıyla, aşkı sevdasıyla rengarenk kuşanılan sadece denizdir. Varlık nedeni yokluk sebebi sırf denizdir. Onca yılın beklentisi de denize ulaşmaktır. Okyanuslardan vazgeçip salt Denize koşullanmaktır. 


Deniz içindir tüm uğraş ve çaba. Deniz, kor demir kör duvar çıkmazında yürekten bağlanılan tek renktir öyle bir renk ki tek başına rengârenktir, gökkuşağıdır...


Gökkuşağım, ömrün Deniz olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...