AYARSIZ DENGE
Ayarsız atmasyonlar ve duvarsız atraksiyonlarda ölçüsüzlük sadece mevcut kaosu körükler. Etrafa yayılan kelebek etkisine ve toplu goygoyculara aldanılınca da fırtına kopar. Mükkem yerlere konuşlanıp, mükemmel olduğunu sananlar sayesinde başı sonu belli hezeyan nihayetinde paranın ahengini bozar. Önce ekmekler bozulur ve üzümü yerken bağcıya dayılanmalar taraflı tarafsız herkesin canına yeter. Amiyane tabirle delibozuk tavırlar yüzünden bertaraf günleri bir bir sayılmaya başlanır...
Gün gelir iddialı taht oyunlarında kral da, padişah da, palyaçolar da, onların peşine düşenlerde sırtüstü devrilir. Dünyanın parasını sadece nam olsun diye harcayanlar, alemi resmen darphane görenler günden güne artan ve çeşitlenen felaketten kesinlikle sıyrılamaz...
Balya balya banknotlar, parmağı yalamak bahanesiyle bir parmak şıklatmasıyla mekan değiştirirken günden geceye çıkma derdindeki garip gurabayla uğraşan toptancı top cambazları gözden düşer. Leyhte nice konuşanı, öveni ve yazanı göz göre göre hedefe kilitlenmiş krizi asla saklayamaz. Saklı koylardan bir anda sepetlenirler. Çünkü Deniz bitti biter. Hazzın pik anında küme düşülür. Tarih çöplüğünde öylesi böylesi, ne cinler, en hinler ve silme hainler vardır ders çıkarılması gereken. Yok denilirse hala söylenecek söz zaten yok...
Yalnız bin zahmet edinilen prestij de anında uçar gider, güvenilen binbir gece masalları da biter. Hayatın realitesi budur. Öyle illet bir temaşadır bu, dur durak bilmez bir karmaşada bozuk para gibi harcanır, tembih tutmayan, kuş kondu misali havalananlar. Oldu bitti esnasında olduğu yerden atıp tutanlar, ahkam kesenler ve hariçten gazelcilere de hiç acınmaz. Dava düşen de yer yarılır, gök patlar, kaleler fethedilir, saraylar yıkılır ve sihirli gösteri biter...
Ve tarih bir kez daha en iyi bildiğini okur. Mektubu okuyamayanlar acayip utanır. Utanılsa da, zorla yutulsa da tarih hezimetleri bir güzel yazar. Kaçılamaz asla geçmişten ve her laf açılanda acı gerçekle yüzleşilir. Yakın gelecekte yüzler kızarır veya kösele misali...
Kızmaya hiç gerek yok; uzatmalar oynanırken tüm hayaller, hayal ötesine uçar gider. Dibe çakılma sertçe gerçekleşir. Yani hayatta kalmak hem çok kolay hem de çok zordur. Çalım varsa defans da vardır. Ve zor oyunu bozar...
Boş ekranlara yapışıp, antik sütunlara yanaşıp, inadına keskin sirke küpüne zarar yaşam tarzı nice bilgiçlik taslanılsa da bir yere kadar gider. Aleme gider, sınır aşıldığında kara düzen kaşla göz arası çizgi dışına atılır...
Ancak dengeyi koruyan, eğerini, değerini bilen, köpüklenen kaosu içmeyen, ayarlı ve duyarlı atraksiyonlarda direnenler fırtınalı denizi yüzer geçer...
Deniz üzerinde yürümek ise çok masraflı bir illüzyondur. Ayrıca denizin dibi illede bu sihre kapılıp boğulanlarla lebaleb doludur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.