SICAK SAVAŞ MESAFESİ...
Yeryüzünü kuşatan emperyalist dalganın kof uzantısı faşizan zalimleşi, her zaman kandırılmış ulusları ve en başta o ulusların çocukları ile kadınlarını vurur. Sonra ağız birliği edilmişçesine sığınmacılara komşu sınır kapıları hemen kapanır. Mağdurların rahat nefes almasına dönük uluslararası uygulamalar anında tırpanlanır. Böylece büyük sermaye ve temsilcilerinin tuzağına düşen uluslar topyekun yalnızlaşır. Çaresizlik çapı genişleyerek yaygınlaşır. Acı ve kaos koca bir coğrafyayı ablukaya alır. Yani sıcak savaş mesafe filan tanımaz...
Sıcak savaş mesafesi daralarak, acizliği ve zavallılığı hava, deniz ve karayolu geçişlerini de kullanarak diğer uluslara bulaştırır. Ciddi problemler doğacak endişesi kıyı komşu herkesi sarar. Savaş mesafe tanımadan, yalpalayan ekonomileri batırırken, hedefsiz sallanan füzelerin göz kamaştırıcı ışıkları düştüğü yeri cehenneme çevirir. Cennet büyüleyiciliğindeki şehirler ağır bombardımana dayanamaz ve insanlarını koruyamaz. Ve sıcak savaş mesafe tanımaksızın neofaşizan sinerji yaymaya başlar...
Enerji ve sinerji arasına sıkışmış sıcak savaş manevraları, asla kabul edilemez bir saldırı veya işgal havasına bürünür. Büyük gitgelleri olan istila, yayılmacı politika eleştirileriyle geçiştirilmeye çalışılır. Uluslararası hukuğu acizleştiren formda bir askeri harekat sürerken, karşılaşılabilecek maddi kayıplar düşünülerek olan bitene resmen seyirci kalınır. Geri kalınmadı babında samimiyet ve ciddiyetten uzak manen savaş karşıtlığına yatılır.
Bu yatıklığın en yalın nedeni, sıcak savaş için düğmeye basandan çekinmek, baskın basanındır farz edip, resmen rahatı bozacak savaşmaktan kaçınmaktır. Yıllardır kuvvetli son vuruş için askeri ve maddi güç toplayana, güç yetirememek korkusudur. Sırf bu yüzden yerli işbirlikçi korkuluğu horozlandıran atlantik paktlar, dandik topluluklar, iş haddini hududunu aşınca yavaştan çarkeder...
Dahası sıcak savaşın mesafe tınmayan ve zulüm püsküren malum yüzü kendilerine yakınlaşınca yasal kılıf derdine düşülür. Uygulanacak ağır yaptırımların işe yaramadığı, çarist faşist diye adlandırmalar ve yıpratma taktiklerinin tutmadığı da görülür. Asıl görülmesi gereken nokta ise tek adam çok adam meselesi değildir. Tok adam meselesidir. Her haltı yemek için tek adamlık, oligarklık yetmez. Öylesine kıvamlı kıvırtarak, evirip çevirerek ortayı bulma hamleleri, hamaset söylemleri sözün bittiği yerde itibar kazandırmaz. Çünkü soğuk neyse de, sıcak savaş açıkça lavaş ve katık derdi olmayanların girişebileceği halttır...
Hal buyken, mesafe tanımayan sıcak savaş yüzünden acı ve sancı pik yapmışken eli çubuklu, yandaş harita madrabazlarının her dediğine kanmak, dökülen kanı hiçe saymaktır. Çakma akademisyenlerin, çalımlı güvenlik uzmanlarının ve yanaşma gazetecilerin taht, pakt ve kast ortaklıklarının duruma müdahale edeceği yalanına kapılmak ise boş hayaldir. Bu sınır tanımaz hayalciliğin özü sınır komşular emperyal güçler tarafından benzer planlarla istilaya uğrayınca, bizde varız bizde varız istifadeciliğinin tekrar rafa çıkarılması hevesidir. Komşuda pişer bize de düşer açgözlülüğüdür. Çıkar beklentisi şimdilik savaşa hayır kapsamında görüldüğündendir sahnelenen. Bu yüzden sürdürülür vatan savunmasıdır, vatan bütünlüğüdür edebiyatı. Yani bir anda dün unutulabilir. Çünkü vakti zamanında sıcak savaş mesafe gözetmeden kapı komşuları sardığında, taht, pakt ve emperyal pazarcıların topyekun saldırısına, açık istilasına, faşizan zulme geçit verenlerin bu günkü savaş karşıtlığına asla güven olmaz...
Olan olur ve yeryüzünü kuşatan mesafe tanımaz her sıcak savaşta olduğu gibi olan yine işbirlikçi kukla yöneticileri tarafından kandırılmış uluslara olur. En ağır yükü yine çocuklar ve kadınlar omuzlar.
Sıcak savaşın mesafe tanımayan kızgın alevi ilkin onları, sonra herkesi yutar...