TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

16 Şubat 2022 Çarşamba

ŞEDDELİ YAZI...

 ŞEDDELİ YAZI...


Şerait şakülü beter kaydığından beri, dört bir yan, çarşı pazar, hane han, yangın yeri. Etraf çepeçevre alev, katıksız ateş çemberi. Piyasaların pik dip arası devinen ortamında palazlanan, salt yaşamak adına alazlanan bir nevi sıcak savaş. Sanki yaşanan ‘Savaş ve Barış/Harp ve Sulh’ atmosferinde mimodram. Şahı şada, şiddetli melodram...


Melanetkarane çarkıfelek çıkmazında uluorta yaşam mücadelesine karşın, melankolik havalı, haddini aşan, hududu geçen, kendini bilmez haddalara, haliyle hadiye faslı. Zaman makinesi hurdalığında karakter bozuğu haytalarla, hayli ağır küstahlaşmalarla derin hesaplaşma, haddeden geçirileceklere had a bad time. Hasretle yolu gözlenen ise haslet temelinde geçecek güzel günler farkı… 


Şimdiden ‘İhanet Üzümleri’ni ayıklayacak temiz ellere, 'Suç ve Ceza'landırıcılara dipnot; 'Harname' doğru okunmalı ve şeddeli okutulmalı…


Ok yaydan çıkmış bir kere. Çatkapı okkalı yıldırmalar girdabında millet. Ahali resmen geçim ve muallak seçim arasına sıkışmış. En ağırından zilnice fiyakalı etiket ayarlamalarıyla geçiştiriliyor kara günler. İlla ki, içeriden ve dışarıdan emperyal düşmanlık, vahşi sömürü salgını cabası. Tam da yakıcı yıkıcı bir atmosfer ve hala kamplaşma arzı.  Arsızlık kol geziyor siperleri. Ama karakargalar hala uslanmazca, ketenpereye getirip kurdelalet hevesinde...


Oysa hayat grostonluk hidrolik pres azametinde, zehir zakkum gibi arzı endam ediyor. Eza cefayla ve temel varoluş prensipleriyle alay eden ve de yolunda akan suyu yolundan çıkaran, akışı tersine döndüren bir paslı düzenek. Ve bu düzmece halsizlik hala primlendiriliyor. Öyle ki enerji mecburiyeti bile bilinç kaybı yaşatacak seviyede acımasız ama bedellere bedel...


Bila bedel etrafı resmen ayıp kayıp bilmeyen şeddeli him, şerbetli himar şiddeti kuşatmış. Hayatın karası, iç karartan, zihni ve şehri ikiye bölen busbulanık bir nehir durağanlığında, arsız duygu aralığında kabarıyor. Kara taşın üzerinde kara kurbağa avı ise şambabalarına şeddeli şamata...


Şemasında evveli, emeli belirsizlerin, iktidar koltuğunu evindeki misafir odası takımına konuşlandıranların, gökten zembille inmişlik bencilliği zirvede. Aslen ziyadesiyle kan kaybının yegane sebebi bu. Bunca ağır krizin vekaleten, tip politikacılar ve tipitip politikalar yüzünden olduğu ise sümenaltı edilen gerçek... 


Gerçekdışı tutumlarla emek sıfırlanması neticesinde, alın teri ve katmerlenen acılar arasına hapsedilmişler, demokratik halk dayanışmasının çok uzağında. Gittikçe sermayesini eriten bir 'demokratik intikam partisi' üyelerine evrilmişlik söz konusu. Şimdiden onlara ileri şehremini havarisi pozunda, havadan sudan dem vurulur. Havasız hücre gözdağıyla gem vurulur. Hücceten vurgun yemiş şerbetçiler ve içten dışa tüm kara vicdanlılar yüzünden, bazıları yine atı alan denizi geçer havasına kurulur. Sonrası bildik temaşa ve geçmişler olsun temennisi...


Evvelsiz temelsiz korvus koraks cavlağı, en ücralara, en mahreme, en kutsala habire cirit atıyor. Gök kuzgun, gök kızgın. Kafadan kopan kızılca kıyamet, başa gelen tam felaket…


İyiniyet babında, hayatı doğru okumayıp facia derecesinde şeddad şeameti şahlandıranlara şeddeli dipnot; ‘Savaş ve Barış/Harp ve Sulh’ yeniden okunmalı ve okutulmalı. Bir kere ok yaydan çıkmış ise ve okumak okutmak da yok ise eğer, pik dip arası bocalayan pilli piyasaların sarı sıcağında, onurlu yaşam için dik duruş hepten zorlaşır. 


Hatta zor bela, şeddeli yazılar harlamak bile yekten imkansızlaşır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...