TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

21 Şubat 2022 Pazartesi

DÜŞ YAKASI...

 DÜŞ YAKASI...


Düşle gerçeği öpüştüren, ılımışık bir geceyi çektim üzerime. Sıkı sıkıya örtündüm. Tüm demir aksam kapılar sanrılar diyarına açıldı sanki. Ürperdim. Yaşanmazıma serpilmiş şaşırtıcı anları, harap mekanları bir bir dolaştım  Mihmandarım giriş çıkış tünellerini gayet iyi bilen canım abim. Her anı en öteye, nihai noktaya vardıran kutsal yolculuk tasarımıydı tümüyle. Düş yakasında bilinçdışı öğretilerin gizemini cansiperane arayış hazzıyla kayboluş. Hazineyi tam bulacakken yoruldum, yorulduk... 


Maddesel evrenin paralelinde kazasız belasız kavuşmanın ve öngörülen bir gayeye ulaşmanın heyecanıyla kısa bir mola verdik. Rüya dışı gerçekliğe geçiş barınağında, sistematik ritüel manzumeler eşliğinde özlem giderdik sırsıcak. Haznede mermi sanrısal imgeleri irdeledik birlikte. Haliyle zorlaşan yaşamsal koşullarını, rastlantısal değişmeleri ve mutlak değişmezlikleri çözümlemeyi unutmadık. Konu sonsuz evrenin insanı avucunun içine hapsetmesine geldi dayandı. Dahası varsa da flu ve karışık...


Canım abim huzursuzdu biraz, vakti azdı kanımca. Kanımızın kaynadığı günlerin üzerinden şöyle bir geçtik kısaca. Tam gitmeye yakın ya da benim dönmeme az kala, parkasının zulasından bir mektup çıkardı. Hem yok oluş, hem de var oluş veya yeni bir başlangıç anıydı üzerimize yıldızlardan yağan. Ruhu özgürleştiren veya ölümü terbiye eden bir tavırla mektubu uzattı. Bilgiç gözlerinde gerisingeri dünya ve kurulan eşsiz bağlantının unutulması belirtisi yandı söndü. Başkaca neler saklıydı aklında göremedim. İki seçeneği de bir kenara attım ve mektuba uzandım. Çünkü açıkça hissediyordum, sonsuzluğun sonu Tanrılar diyarı ve mektup oradan...


Kutlu emanet, sarı samandan sanırım üç yapraktı. Üstünkörü bakar bakmaz inci taneli yazıyı hemen tanıdım. Mektup babamdan. Demek kendisi yadımıza düşememiş, adımıza mektup döşenmişti... 


Hal hatır sorgusundan sonra içinde mutlaka bilgeliğe varış, sonsuzu keşif yolculuğunun incelikli mesajları sıralanmış olabilirdi. Mitolojik değerlerin sınırlarını genişleten bir kazanım da sunabilirdi gizli şifrelerle. Felsefik imaları çözen bir imaj da katabilirdi, canıma kanıma. Hatta sonsuzluğa ulaşma sorumluluğunu bir kez daha yükleyebilirdi aklıma. Ancak okuyamadım. Şimdi ne kadar hayıflansam da canım oğlumdan sonrasını getiremedim. Düşle gerçeğin örtüştüğü ılımışık gece birden karardı. Kapkara çöktü üzerime. Uyandım...


Dünyalığımın en kıymetlilerini Tanrı katında bıraktım. Biçare akıl boyutunda temsili bir varoluşa yüzsürdüm. Soluksuz kaldım bir an, tekrardan ruh ile beden buluştu kafamda. Kafamı kurcalayan çok boyutlu yaşam varlığı noktasından neden aceleyle koptuğum, koparıldığım oldu. Oysa bir salise daha tanınsaydı şahsıma yeterdi. Canım acayip sıkıldı. Belki de vakit olsa ruhsal pratik, benzersiz fonksiyonel bir ürünle taçlandıracaktı aklımı. Ancak güvenilir ellere emanet, babamın adrese teslim mektubunu okuyamadım... 


Bu düşle gerçek arası mucizevi alameti esinlenilen ve desteklenecek bir işaret olarak görmüyorum elbette. Biliyorum ki, salt bedensel ve zihinsel bir seyahat özlemi. Öze dönüş tılsımı sadece. Saklı zaman diliminin kişiliklere ve kıymetlilerime dönüşmesi ve fırsat bulup aklımı sallaması. Belleğimi kuşatan şimdinin, bir güzel yarına aktarımı. Hepsi o kadar. O kadar ama keşke mektubu okuyabilseydim hissi yüreğimi hala feci yakıyor. Aklımı derinden yaralıyor. Ah bir okuyabilseydim...


Şimdi dünya iyisi kıymetlilerimden gelmesi zor bir başka mektuba mecbur kılındım. Varsın olsun bu gözükaralık aklımla öpüştükçe, er veya geç bir başka pusula gelir beni bulur. Sabırla beklerim. Pus, pusu aldırmadan o mektup elime bir geçer, pir geçer. Sonsuzluğa işaret çağrılar, körkaranlığın kalkmasıyla seçilmişlik babında aklıma dolar. Her biri illaki ya rehberim olur veya sonum gelir...


Hoş gelişler ola. Ola ki düşle gerçeğin öpüştüğü ılımışık bir gece, hiç korkmadan göçer giderim. Son yolculuk düş yakasına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...