TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

24 Şubat 2022 Perşembe

SICAK SAVAŞ MESELESİ...

 SICAK SAVAŞ MESELESİ...


Yeryüzünü kuşatan faşizan zalimleşi, bilindik milliyetçi hatta mikromilliyetçi metodlarla emperyal mesafeleri kısaltır. Dar çerçeveye hapsolan tipik, natomik politikalar ve çetrefilli davetlerle sınırlar topla tüfekle aşılır. Ebedi aşklar korunamaz hale gelir. Bu arada savaş sebebi sayılan klasik bahaneler, tutarsız çözülmeleri de günceller. Ve birkaç kuşak geriye taşınan şifli şifreli heyecandır. Her şey teybin bandını gerisingeri sarar ve sıcak savaş başlar. Gündemi sıcak savaş  meselesi tutar... 


Bir anda kısıtlı anlam arayışları boş dava arayışına evrilir. Sosyal arama motorları barışa çalışır ama zamanındaki tepkisizlik yüzünden topyekun savaşma azgınlığına yakınlaşılır. Çünkü soğuk savaş günlerinin rotası belli keskin tarafları, nato nota paralelinde bir anda sıcak savaşa gömülür... 


Yeni emperyalizme delalet, faşizan sıfatların hakim modern dünyanın küçük el aleti olmasıyla uzakların iç kavgası herşeyin önüne geçer. Paracı politikalar bazen işe yaramaz, kara paranın yeryüzüne yansıması sadece şiddetin ivmesini artırır. Utku babında uğursuzluğa uyulur veya uyunur ve neticede barışa hiç rağbet edilmez. Oysa İlahi Adalet eninde sonunda savaş baltasını çalar. Sonsuzluğun tekeli sonunda işler, işi azıtanları çarpar. Bir yargıdır veya yazgıdır ama başlangıçta montrö olmayaydı sahte aydınlığının sonu

fişeklenen, açıkça şerre bulaşmaktır. O zaman sıcak savaş mağdurunu oynayarak mutlu insanlar vardı şeklinde resmi geçit de yapılamaz. Ve hayatın diyalektiği yıllar yılı kınanan ve yok edilmeye çalışılan tek güvenceye güvenmeyi şartlar. Yani eller yollar, yol yordam değişir, geçici ve ezici moda tutsaklığı tarih önünde esrik biçimde yozlaşır, bir an gelir en başa dönülür. Ve öyleyiz, böyleyiz hattında, kararan menzile elde kandil ulaşılır... 


Ve haliyle vaktiyle haramiler safına girenler, emperyal tezgâhlarda faşizan dokuyla dokunanlar mutlaka layığını bulur. Yani bir bir kaybedilir siperler, cepheler çatlar ve kısa süreli bir sıcak savaş meselesi olarak biri daha kaydedilir âleme.  Zaten kör topal giden eşitsiz  hayatın, pırıltılı kartpostallara giren yüzüdür her savaş, her sıcak savaş... 


Yani yüzsüzlüğün bu kadarı da olur mu diyerek hayıflanılan kara kışı yaşamaktır sarı yapraklara dökülen. Değişen dünyaları, salt öbür dünyayı yaşamak yolunda harcamaktır akla koyulan. Mesele faşizan kamplara dağılan, bilinçaltındaki yeraltı dehlizlerine ve mezar taşlarına kazınan meseledir. Meselenin halli ise akla zarar alev alev yananların iki arada bir derede donuklaşması ve sıcak savaşa dönük hamle hiç değildir. Çünkü soğuk sonrası sıcak savaştan geriye, suya yazılı ve taşa kazılı kısa cümlecikler kalır. Yolculuk gerisingeri uzatıldıkça uzatılır, hatalı defolu hayatlar ve hayasızlıklar mikroskop altında incelenir ve her son yeni başlangıçları doğurur. 


Her doğana sırnaşan kusurlu ve kudurgan heveslerin tümü trajedilere yansır. Yakıcı yıkıcı, geçmiş gitmiş sanılan günler tezelden geri gelir. Yapmacık ve acımasız faşizan zalimleşi ve

sıcak savaş meselesi utanmadan baş köşeye oturur...  

 

Bu eses mesele hafifsenirse, esas elde bulunan veya bulunmayan veya zor elde edilmiş ve dahi elden çıkarılmış tüm birikimler bir anda zulme tapınan zalimleşenleri de oburca yer. Bu meseleden kısmen akıllarda kalacak olan genellikle birkaç kuşak öteye zar zor ulaşmasıdır. Veya gırtlağa kadar pisliğe bulaşma...

 

Bu yeryüzünü bunaltan eses sıcak savaş meselesi, saklanan esas meseleler yüzden daha çok konuşulur…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...