TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

25 Mart 2022 Cuma

SOĞUK SAVAŞTAN SICAK SAVAŞA…

 SOĞUK SAVAŞTAN SICAK SAVAŞA… 


Soğuk savaşın tarihe karışması öncesinde gelişmekte olan veya geri bırakılmış topraklarda, etkin devlet mekanizması  güçlendirildi. Yıkımı sağlayacak bağımlı yarı global siyaset kültürü vazgeçilmez bir gerçeklik olarak lanse edildi. Ancak soğuk savaş yaptırımlarını atlatamayan Komünist Doğu Bloku’nun dağılmasıyla birlikte güçlendirilen devlet yapısını bozmaya yönelik sivil ve askeri hamleler başladı. Bu yeni dünya düzeni yapılanması soğuk savaştan sıcak savaşa geçişi de körükledi... 


Özellikle küresel sermayenin dayattığı serbest piyasa gereği devletin küçültülmesi, sömürgeye dönüştürülecek ülkelerde bir bir hayata geçirildi. Ekonomik gelişmenin durması ve geri kalış lafta büyük devlet olma bahanesiyle geçiştirildi. Ekonomik krizler ve adı önlem olan paketsel çöküşler anlamsızca devletin büyümesine bağlandı. Sınırsız egemenlik hakkının gaspı noktasında ise direk veya endirek sosyal çatışmalar projelendirildi. Etnik, dini, mezhepsel kimlikler öne çıkarılarak sözde ileri demokrasi havariliğine soyunuldu. Sonuçta mevcudun yönetememesi üzerine tezler hayata geçirilmiş oldu...


Bu ikircikli cambazlık doğrultusunda geniş yığınlar öz zenginliklerin sömürülmesine, ulusal değerlerin anında el değiştirmesine göz yumdu. Öyle ki zamanla devlet olanaklarını kullanmak hepten siyasallaştı. Tüm varlıklar salt iktidarın emrine sunuldu. Doğan güvensizlik ve başedilemeyen istikrarsızlık bütün üçüncü dünya ülkelerini iyice darboğaza itti. Gelişmekte olanları da üçüncü dünya ülkeleri safına sürdü. Böylece mevcut rejimler tartışılır hale getirildi. Ortak bilinç bu yönde geliştirildi. Sıcak savaşın gündeme oturduğu gelinen aşamada ise soğuk savaş günleri bile aranır hale geldi...


Saklanan sinsi amaç küçülen devlet iktidarını ve devleti yönetenleri büyük sermayenin çıkarlarına göre

denetlemek ve dizginleyebilmekti. Bu yönde demokratik hukuk devleti olmanın gereği şartlar kolayca tırpanlandı. Böylece kamu kaynaklarının açık kampanya statüsünde sömürüldükçe sömürülmesi sağlandı.    


Bu kısır döngüde devlet siyaseten elitlerin elinde bölündü, parçalandı. Hatta soğuk savaş döneminin karşılıklı politika üreten tarafları bile aynı kıskacın içine düştü. Egemen güçlerin uygun gördüğü yönetimler dışında kalanlar ise demokratikleşme adına tek bir adım dahi atamaz hale getirildi. Sınıflama kriterleri üzerinden plan tuttu ve her fırsat ganimete dönüştürüldü. Devlet ve ulus olmak, Ulus devlet olmak dünyanın en büyük günahı sayılan bu süreçte dizayn edilen yeni devletçikler etnik, kültürel, dini, mezhepsel ayrımcılık üzerine inşa edildi. Soğuk savaş günlerindeki denge, karşılıklı çalım ve ideolojik kamplaşmanın yerine sıcak savaş ikame edilmeye başlandı...


Ve baştan sona mevcudiyetin temellerini sarsacak biçimde, istikbalin yegâne temeli farz edilenler dahi büyük sermaye hazinesine bağlandı. Bağımlılık arttıkça egemen güçlerin hazinesinden orantısız faydalanan dahili ve harici oyuncular da ister istemez sıcak savaşın piyonu oldular.


Sıcak savaşın bir oyun olmadığı elbette anlaşılacak ama çok geç kalınmış olacak. Ve tarih dünyayı karıştıranları ve savaşa karışanları bir bir yazacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...