TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

13 Ekim 2022 Perşembe

SANSARYAN SALDIRISI...

 SANSARYAN SALDIRISI...


Sansar, sinsi ve ağırdan hareket becerisine sahip, komple saldırı dozu pik yapabilen, kemirme huylu, köşe bucak, dip köşe kan emicisidir. Sıradanlaşan kör gece avcısı, karanlıkla boğuşan çoklu ortam düşmanıdır. Kazara kakılıp kalma akımıdır, hepçil kakımdır. Ortalık yerde, organize saldırı temelli işidir. Çaktırmadığını sanarak atak üstüne ataklarla, fiyakalı familyasına level atlatır. Evvel emirde sabırsız saldırma fırsatını hiç kaçırmaz. Kazan kaldırma atmosferinde, sıfır noktasında yeni yeni saldırı pozisyonları belirler ve emeline gizliden koyulur. Sürü mantığına bağlı, sürekli saldırgan davranış tipolojisini benimser. En iyimser deyimle tüm planlarını fundamental fund fukaralığı üzerine kurar. Kurumlanma yetkinleştiğinde evcil dünyaya sansar saldırısı, doğanın en vahşi örneklerindendir. Her salması resmen vampir saldırısıdır. O yüzden harikalar diyarında sansargiller hanlığı karması devamlı kafa karıştırır. Hin soylu hanedanlık arması, lambadan çıkan cin olur…


Sansaryan Han, Sirkeci İstanbul'da çok katlı bir binadır. Zamanında, zemin artı altı veya sekiz katlı otuz altı hücreli ihtiyat tedbiri kisvesinde, işkenceyle işletilen utanç abidesi olduğu söylenir. Toplumsal hafızanın dehlizlerinde kayıtlı bir mit okulu olduğu açık seçik bilinir. Bir biçimde değerli postlara oturan yamyamların, etçil hayvan egosunu tatmin ettikleri, tahminler ötesi tahakkümün zirve yaptığı hanlık hangarıdır. Sansaryan Han kalleşliğini anlatmaya kalemler yetmez…


Sanılanın aksine Sansaryan Han onlarca yıl sonra nasıl unutulmadıysa, metazori sunulan Sansüryan Hanlığı da unutulması olanaksız, istiflenen ağır kusurları örtecek bir geri dönüşü kurguluyor. Onlarca yıl unutulamayacak bir geri dönüşüm kurmacası daha. Tam yüz kırk beş yıllık bir kutsamayı bugüne puntalayan üst akıl, Atatürk Bulvarı Ankara'da bir Sansüryan Hanlığı. Sansüryan Han kardeşliğini yazmaya defterler yetmez…


Sansarian Han’dan Sansürüan Hanlığı'na yet yetim bırakan yetmiş yıllık acılı bir süreç. Hiç gereksiz hala süren kontürlü krallığın sür kontür babında resmi deklarasyonu, sansüre yeni sürüm. Sensörlere takılan dekorasyon çok eski versiyon. Sen sür, ben sür, keyfini kim süreceği besbelli sansür peşine sansür. Sansüryan Han alaca karanlığı ve bıçak yüzlü ayaz. Han kapısına dayanan han hancı aymazlığı, hanedan dışılara yolcu kıvamında kırk maddelik düzen deformasyonu. Başa gelen başı bozuk düzen formasyonu…


Sansüryan Hanlığı son deminde salt sürre doldurma kolaylığı için sürrealist sanrılı bir sürüm derdinde. Saklı dert, Sansaryan Han’dan bugüne işleyen işletilen, kökü bir buçuk asra dayanan karakullukçuluğu tekrar tekrar kuluçkaya yatırmak. Kara kuyrukçuluğu yemlemek, ‘kula kulluk etmem kula minnet eylemem’ eylemcilerini ise hizaya çekmek. Hasıraltı hizbine hizmet, hasım hısım hissiyatına sürmanşet hizmetçilik, sümen altı sansasyonel simsarlık. Bir şekilde Sansüryan Hanlığı’nın düşen tirajını suni düşmanlar yaratarak arttırma mücadelesi. Oysa viraj keskin, virajı dönmek zor. Deniz hırçın, derin dalgaları karşılamak için sansabosa şart.  Çünkü şansa boşa harcanan paranın, düz kontak harcanan yılların peşinden, sürüm sürüm süründürecek bu son sürüm de boş…


Hangi yasa koyulsa, hangisinin içi oyulsa nafile, bu sansür müptelası tayfaya sığınacak liman yok. Sen, kara boşluğa saplanan, sağa sola savrularak san sanaka peşinde koşan, sadaka yollu ucundan posta tutunan, yağcı yancı sanak, sanma ki ayran budalası haller hiç ayıplanmayacak. Şeytan tepesi dip yapmaz kandırmacasına kanan sunak, dikine pikine güvenen yassı kapak, ilk pikede dengine denk kara delik…


Sen, ılımanı karasal iklime değiştin sen, haliyle sen de değiştin. Artık kirlettiğin Deniz, kuruttuğun göl, yatağını değiştirdiğin nehir, yok ettiğin fidanlık, kestiğin ağaç, yaktığın orman, ekmediğin tarla, sulamadığın ova kolpa hanlığına isyanda. Çift çubuk, kütük kulübe, dağ oba sığınağın kalmadı, kalmamış. Karış karış Kalamış, karda kışta her geceyi handana adayanların ahı tutacak nefesini. Ahir ömrünü, ahretlik arayarak geçiren, ahını ahvalini ahirete süngüleyen, Sansüryan Hanlığı sürdürücüleri, tarihe sürülen bu kara lekeyi asla aklayamayacaklar…


Sansarian Han'ı, Han'ın tabutluğunu unutanlar, Sansürüan Hanlığı’nı haneye, Han zulmünü sineye çekenler yüzünden yüz kırk küsur yıllık yalnızlık yine revaçta.  Topuna tek cümle, Han duvarlarında aynı nakarat, ‘sansar gibisin kardeşim’…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...