ŞIMARIK DEPREM...
Yıllardır ne yaman projeler gördü bu millet. Ne sıkı operasyonları bertaraf etti. Ne faciaları ne depremleri dayanışarak atlattı. Alıştı sanki. Bunu da çok rahat ve kısa zamanda halleder. Ama bu bizzat vaktiyle verilmiş vasiyete ve kutlu emanete gerekçesiz ihanet ne mana. Hıyanet batağında alenen şımarıklık depremi. Siyasal sallantı başlayınca masanın altına saklanılsa da, altın kakmalı koltuğa esasduruş gösterilse de, vaktiyle sövülenin kanatları altına sığınılsa da siyasi enkazın altında kalınır. Boşa israf ettirilen, oyalama taktikleriyle geçiştirilen aylardan sonra Bay Kemal baskı kurdu bahanesi de tarih önünde Bayan Meral'i kurtarmaz. Beş parti genel başkanı aday Bay Kemal diyorsa yavaş gelmek lazımdı. Hiç değilse ahde vefa gereği zıvanadan çıkmış görüntü vermemek...
Ama olmadı bir kez daha. Zaten siyasette vefa yok ama çarpık kızgın bir dille kendi partisinden bir aday gösteremeden, başka bir partiden ortaya iki aday çağrısı çıkışması resmen güdük güç zehirlenmesi. Masayı böylesine fütursuzca, medeni davranmayıp hatta kendine inananları aldatarak devirmek asla aklanamaz.
Peki bu ayartıya gücenmek gerekir mi asla. Yapılan edilen kurt kapanına kapı kulluğu, aslına rücu, nesline içgüdü hevesi. Olacağı buydu ne yazık ki çap bu kadar. Peki bu sadakat sapkınlığının getirisi kime yarar, onu da yarınlar gösterecek. Bir gerçek varsa siyasi inziva veya siyaset mezarlığıdır bu tünelin sonu...
Aslında kaynaşmanın kolay olmayacağı, bir iç kanamanın varolduğu ve işin buraya varacağı iyi kötü en baştan belliydi. Kan kusulsa da bir ümit sabredildi Bayan ve beyanlarına. Kendisinin ve avanisinin tüm şımarıklıklarına. Zübük zekaya tahammül edildi boş yere. Peki bu siyasal krizin mutlaka patlayacağı hakkında belli çevreler yanıldı mı yanılmadı. Şaşırdı mı şaşırmadı. Çünkü ara ara izlenilmeye zorlanan film hep aynı ucuz senaryolu film. Sadece oyuncuları, figüranları değişik. Birbirinin benzeri bir kast ve kasıtlı kast ajansı salvosu.
Yani Bayan Meral asrın depremi sonrası seçim sathında asrın kara filmine bir güzel imza attı. Hatta ortak mutabakata da eğer parafı sahte değilse imza atmışken. Akşam atıp, gece yatıp imzadan dönülünce iyice değersizleşti imza. Filme gelince zaten kare kare ezberlenmiş düşük bütçeli bir üçüncü sınıf saçmalık...
Son sahnesi herşeyiyle uyduruk ve zorlama bahaneler üzerine kurulmuş prompterlik bir çıkış. Sanki tanıdık, sanki aynı elden çıktığı kuşkusu yüksek, küfre yakın dozlu yazılım. Bayan hezeyan içinde iyi kötü okudu ve gitti. Zor bi hal kurulmuş köprüler atıldı. İyi hoş da seçimlere girebilsin diye 15 vekil desteği ne çabuk unutuldu. Bayan Meral millet onu bunu istiyor havası bassa da, sanki üflenen hava başka. Oysa baskın milli irade salt değişim istiyor. Peki bu zehir zakkum yaprak dökümü aksırması ne, siyaseten değişime dönüşüme köstek olmak...
En başta tüm iyiniyetle kurulan masanın bir çok konuda mutabakatı olduğu bariz. Ama temel dayanak on yüz milyarlarca doların hesabını sormak olunca sanki birileri ürktü. Haliyle masa güç ve ivme kaydedince mevcuda tehdit oluşturunca be planı olmayanlar sanki Bayan Meral kozunu ileri sürdü. Alınganlık gösterenler serbest, gösterebilirler ama büyük sermaye veya egemen güçler bildik oyunu sahneledi. Bayan Meral istemiyor veya istiyor kasnağında aday ve adaylık kasıntısı palazlandı. Seçim apaçık mevcuda muhaliflere tepside sunulmuşken usturupsuz probagandayla karışık şımarık deprem ortak iddiayı salladı.
Tırnak içi bu şımarık depremle bütün taşlar yerine mi oturacak veya birileri yıllardır koltuğa yapışıklara taşbebek oyuncak mı olacak herkes görecek. İktidar dizayncıları, oyun bozanlar ve bozguncular bu kadar da hak yenmez sorusuna ne peydahlayacaklar o da görülecek...
Zaten bu saatten sonra millet iyi veya kötü, haksızlığı yüceltenlerden birine ne yaparsa yerden göğe haklı gibi. Herkes yaptığının bedelini mutlaka ödeyecek, bir kez olsun lafta kalmasın ödesin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.