DÖRT İLA ALTI MAYIS AYIN ON DÖRDÜ KAHIR DENİZİ…
Ölüm hızını hücrelerinde hissedenler uzatmaları yaşadıkça candan öte candan sevdikleri için fizik ötesine sıralı göçler yeğler. Genellikle de böyle işler doğanın kanunu. Bazen yolcuları buluşturur zaman mekân çatışması. Tıpkı Mayıs'ın dördü ila altısı arası gibi. Bu kez davacı dostlara dört ila altı Mayıs kahır Denizi, ayın on dördü bahar dalgası...
İşin aslı aklı yoklayan mahşerin üç günü. Üç gün boyunca malum kentlerin sapağına siner matem, nar gözlü hüzün. Derinden yaralı yüreğim kanar ha kanar. Ayın on dördüne dek aklım tutuşur, bedenim yanar, kahırlanırım. Her dört ila altı mayıs arası derya deniz ölümsüzlüğe uğurlarım Terzi’yi, Denizleri ve canım Babamı. Mahşerin üç atlısını sonsuzluğa...
Kainatın bağrına gömülü şahlar şahım, sönmez Fikri, Deniz yolcusu solmaz üç kırmızı karanfil ve iki cihanda babam Çavusolu. Nefesim kesilene dek sizi unutmam. Yol boyu anacağım. Bizdeki harlı hasret de işte bu. Kelimelerin efendisi olmaya adaylar da duygulanır. Kim demiş karanfil kokulu mayıs akşamlarında, oğul babasına ağlamazmış diye. Sessizce ağlarım. Kim demiş duyguların efendisi olmaya savrulanlar yoldaşlarını anmaz diye. Yüksek perdeden anarım. Devrimcilik biraz da babası öldüğünde ağlamak, devrime and içmiş ağır yolcuları bir bir anmak. Yaşamak ve yaşatmak. Yaşamak biraz da unutulmuşları unutturanlara inat kavli kaidesiyle anlatmak…
Atambabam, bak anlatıyorum son yılların ekonomik krizine yüzyılın felaketi eklendi. Sahipsizlik arkasızlık kuşattı dört bir yanı. Ekonomik deprem memleketi acayip sallarken forslu felaket kor ateş gibi yaladı hayatı. Mart geçti, Nisan geçti Mayıs’ta dağlarına bahar gelecek memleketin. Resmen çöküşün, bitişe sürüklenişin işaret fişeği çok yıllar öncesinden çakılmıştı nihayet görüldü. Ve güncelere eklendi mücadele azmi, gelecek korkusu bir kez daha kazandı. Korku dağları sardı...
Babam, dostlar, yarenler; yıllardır çok zor günlerden geçiyor millet. İyi bilirsiniz, 'helalin adı kaldı bilen yok, haram kapış kapış yiyen çok’. Tek bir gün geçmiyor ki, milletin alın teri çalınmasın. Etiketlere ayarsız ayar çekilmesin. Zaten hak, hukuk, adalet ve kalkınma resmen dip yaptı. Umursamazlık pik yaptı. Yerden göğe insani kavga neticesinde hak edilmiş ne varsa yazıkmış, günahmış hiç tınmadan ekâbir kesime kaydırıldı. Karunlar hala kerevet derdinde. Millet dip yaptı. Resmen koptu kızılca kıyamet. Yani candostlarım yeni rejim bitik, saray havası mistik, milletçe maddi manevi bittik...
Ağababam, babam benim ilk kez rahat bir nefes alacağız sanki. On yıllardır takatten kesildik. Yüreğimizdeki kanarya can çekişiyor. Hakikatler yalpaladı. Dolar doymuyor. Altın el altından satışta. Zulamda mahzun resim. Borsa tepetaklak. Çarşı pazar ateş pahası. İşsizlik had safhada. Rekor kıran katlı rakamlı faturalar fiyaskosu her hanede. Can dayandı namert, yüzsüzlük pes derecesine tırmandı. Hala pes diyen yok...
Babaeren ahval böyle, millet ah vah çekiyor. Kıt kanaat geçiniyor. Doğrusu geçinemiyor. Ortamı bu hale getirenlerde güllük gülistanlık edebiyatı. Dertler yetmezmiş gibi milyonlarca geçici sığınmacı, mülksüz mülteci istilası. Resmen memleketin bekası tehlikede. Bek ağızlarda hala arap baharı, arap sevdası. Millete üç beş kuru laf sonrası soğana muhtaçlık muamması. Resmen rejim garabeti…
Evet, Babayaren işin kötüsü en ağır acılar en zirvede. Dahası çekilmez günler tırmanışta. Topuna isyan sanki çok yakın. Yetti gayri fos bilgelik. Bilime tercih edilen aymazlıklar gerçeklerin üstünü artık örtemiyor. Yıkımın ve çöküşün farkına varılması önlenemiyor. Hayata kazınan hayati hatalar anında formatlanıyor. Karın tokluğuna forsalıktan kurtuluşa az biraz zaman daha var gibi. Olsun varsın usla, usanmadan, sabırla beklenir. Ve çetin ceviz rüzgârlar viran iskeleye demirlemiş sessiz gemiyi bulur. Yelkenler şişer ve pupa yelken mavi sürgün...
Babadost, Mayıs sonrası meçhule giden gemiden seslenirim dünyaya, asarım anılarımı rengârenk bulutlara. İçimdeki yalanlar soyunur, çıplak doğrularım giyinir. Yine devasa yangınlarda pişerim. Asla al benekli hayallere dalmadan, gerçek hayatı çarpıtmadan dirençle sonsuzluğa patlarım. Bakarsınız pat diye gelirim. Yanı başınıza biterim. Babayar, yeniden demlenecek yıllar, kömür gözlü ömür kalmadı cepte. Cep delik cepken delik. Ölümsüzlüğe doğmak gayesiyle, bir ölür bin gelirim makamınıza...
Beynelmilel babam, hiç merak etmeyin bir gün mutlaka. Atlas maviye kanatlanmayı, sınırsız boyuta uçmayı, Denizlerle buluşmayı kim özlemez. Denizi karartan imanla, fındıklıkları yeşerten inançla, sonsuzda mahşerin atlılarıyla kucaklaşmayı kim arzulamaz. Ama az biraz işim var. Emanet ihanetçisiyle siya siya hesabım var. Puslu geçmişi hesaba çekince, evdeki hesabı çarşıya uydurunca, açık hesabı kapatınca pusulam bıçak sırtı yakan güneş. Şimdiden baba ve oğulları misali, beynelmilelce buluşmaya hazırım sanki...
Atababam, her yıl her yıl iç karartan dört ila altı mayıs akşamları yasım kızaran damlara vurduğunda, gülün dikeni yüreğimi çentikler. Ruhu tutuşturan fırtınalar kopar arzdan arşa. Son kertede sonsuzluğu içmeden önce alnımıza yine zindan karası değecek gibi. Zaten ebedi kurtuluşa az bir zaman kala yırtılır tarihin duvarı. Yılışık duvarlar yıkılır. Darağaçları kurulur. Çarmıhlar çatılır. Dişler kırılır. Gözler kararır. Asılanlar asılır, çarmıha gerilenler gerilir. Narin boyunlarda buz keser buseler. Ve sünepe melaike, ölüm yüzlü melanet medet arar. Bilirsin oluk oluk kanım aksa da kıyı bucak, kenar köşe saklanan hıyaneti ilke edinen ölüm yüzlü süflülerin yakasından tutarım. Bilirim türlü oyunbozanlığı, tütsülü tutarsızlığı darağacında hizaya çeker adalet…
Dedesoylum, tarafınıza duyuracağım durum vaziyet bu. Toptancı azgınlara inat zihnimdeki beynelmilel diriliş ve dilimde dirilmiş sözcükler şimdilik bu kadar. Mayıs'ın dördü, altısı on dördü kahır Denizi. Peşine ihanetçi hazzı acıya çevirme dalgası. Ondan sonrası kolay aşkla şevkle, hiç çekinmeden huzurunuza gelirim. Uzatmaları yaşamaktan ise ölümün hızla hücrelerime yayılmasını hissettiğimde candan öte candan sevdiklerimle dirlenirim. İlla ki sıramızı savsaklamadan savarız, fizik ötesini yaşamak buysa yaşarız. Baharın müjdecisi Mayıs on beş sonrası görüşmek üzere hepinize selamlar, saygılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.