TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

17 Mayıs 2023 Çarşamba

FARKLI BİR SEÇİM ANALİZİ

 FARKLI BİR SEÇİM ANALİZİ


Farklı türden bileşke, kurgu türdeşlik siyasal iktidara ulaşmayı yine sağlayamadı. Zaten yıllar yılı halkın istemlerine aykırı düşünmek ve muhalif eylemlilik evrensel temel değerlerin kolayca el değiştirmesine veya ele geçirilmesine neden olmuştu. Böylece resmen, resmi karşı duruş kemikleştiğinden yeniyi ve yenilenişi yaratma olasılığı gereğince yanıt bulmadı. İkinci yüzyıl değişimi şimdilik iki hafta ertelendi. Eğer tekrar-seçimde akıllara saplanmış kör olası hususlar, susu pusu, şusu busu, eksiği fazlası sadece bir kereliğine ötelenemez ise renkli bahar manzarası oldubittiye gelir ve yarınlar ebediyen kararır. Farklı seçim analizleri bir yana gerçek durum bu…


Asrın-seçimi atmosferi planlı programlı rey apartma girişimleriyle yine çirkinleşti, çirkinleştirildi. Başkanlık ikinci aşamaya kaldığından mahfuz eleştiriler mayıs sonu. Ancak büyük meclise, millet iradesi dışında mebuslar gönderilmeye ıkınıldığı ortada. Cılız da olsa ülkenin doğru silüetini ve makul aritmetiğini bozan bu çirkin bloksal yapılanma, ikinci asır başı hala şekil kaydırma peşinde. Bir buçuk hafta sonra bu suni biçimlendirme topağına, topuna tüfeğine karşı çıkış ve karşı duruş şart. Şartlanma bu kez topuna karşı aşırı emek yoğun dikkat, kutlu direnç gerektiriyor…


Denilebilir ki büyük sermaye tarafından verilen görevler yerine getirildi. Belki de emir büyük yerden gelince çirkinleştirildi manzara. Millet hiçe sayılıp, algı operasyonlarıyla algoritmik dil kullanıldı yine. Her şeye rağmen hatta salyangoz satıcılığına rağmen ilk turda atı almaya, dereyi geçmeye milim kaldı. Deniz geçildi derede boğulundu sanki. Çarpılan oylar çöpe atıldı… 


Elde avuçta güncel malzeme kalmayınca, ele güne karşı mahcubiyet tırmandırıldı can havliyle. Yetmedi. Kırk numara kırk ayak seçim manevralarına karşın ikinci tura kaldı. Şartlı şurtlu varsayılan devlet, liyakatsız devlet erkanı şuursuzluğuyla şartsız şurtsuzluğa teslim oldu. İmkansız irtibatlandırmalarla, ittifakların işe yaramaz, ilişki kurulmaz, asla kurulmamalılarına anca itirazlarla düşen vekillikler yazıldı. Aynada boyanan yüzlerin benzerliği kardeşliği, kaderin cilvesi oldu. Çanak çömlek patlayınca aklın süngüsü düşer artık. Yıllar yılı antika savaşların tekrar tekrar yitirilmişliği böyleymiş meğer. Nicesi dolar aklın raflarına o kirli raflardan akan ise alına yazılmışlık hikayesi. Kimin yazdığı besbelli alınyazısı. Aynı potada aynı porselen duruş sergilendi. Umut ikinci tura kaldı. Yine bir şaşkınlık bulaştı zihinlere, seçim gününe dek alın yazılarını kitaplaştırır yanlı yazarlar. Bu kez yazının sonu başından belli tek cümlecik, topuna tüfeğine karşı çıkışın resmi manzarası tekrar-seçim…


Anlaşıldı bir kez daha montajın orijinali gibi olmayacağı, aslı varken suretinin, derme çatma tesis ürünü gibi ortada kalacağı. Umutlar bu yüzden kaldı ikinci tura. Çünkü siyasetin ve doğanın temel kurallarına yatkınlık asla hiçleştirilemez. Hiçleştiği gün tatlı duyguları ömür salıncağında sallayanlara, budalaca derine dalmalara ve sonradan iç çekişli aldatmacalara karşı çıkış, karşı duruş, kutlu direniş hemen peşinden gelir. Bu tekrar-seçim gerçekten isyanın mis gibi kokan ateşini içenlerin inisiyatifindedir. Yoksa iş çığırından çıkar, tren rayından çıkar, dünyanın çivisi çıkar. Aynı gemideyiz diye övülen geminin dibi delinir, çırpınmaları, dalgalanmaları ve yersiz dalgınlıkları seyir defterine kaydetmek hepten zorlaşır. Kayıtlara geçen eksik duygular ve düşen yitik duyumlar olur. Kayıplar boşta kalmanın, asıl yürek yangınının başlangıcını tesciller. Seçimin finişinde aylaklık vurur kaygan siyaset zeminini. Karşı çıkışlar ve karşı duruşlar anında hizaya çekilir. Siyasetçinin etik yoğunluğu azalır. Şuursuzca kaldırımlara sürülmeler aşındırır denize çıkan sokakları. Zorluklara direnmek ve karşı çıkış zindan karasına bulanmak olur. Asıl sele suya kapılmalar ise ittifaklara katılma üzerine şifrelenir. Kol kanat kopartan bu kasıntı kapılmalar bu kez tutmaz, tutsa da tutmaz ise seçimin resmi manzarası bahardan mızmızlananlara kalır...


Kaldı ki yere eğilen bakışlarda utanç ve ilkesizlik, tarifsiz telafisiz bambaşka acıları günceller. Sıkıyı görünce ilk iş gömleğini sıyıranların dudağından ne sarkarsa sarksın, gözlerini nereye dikerse diksinler çaresizleri kasırganın vuracağı bellidir. Mayıs manzarası aniden değişir, değiştirilir. Akla hayale gelmeyecek biçimde açık düşülmesine karşın çıktı çıkar birileri. İşte devletin sahte bekçisi görünümlüler yüzünden nadasa kalır siyaset tarlaları. Ya bostan korkuluğu, ya gölgesinden korkanlara baston oluverilir. Ulaşılacak hedef uzak, us yedek bırakılınca da suni göllerle süslenmiş manzaralara, ucubeliğe çirkinliğe en yakın kanlı çarka en yakın mesafede yalandan deniz aranır…


Zekâsı sivriler, korkulanı karşılarında görünce zekattan uzaklaşırlar. Bıkkınlık veren sihirle cömert vaatlere, kementçi cemaatlere, aldanılar aldatılara yüklenilir. Şamdanların ışıltısında gerilen akıl tüm evrene servis yapsa da düzen geriler. Çünkü gelir birileri kendiliğinden kemikleşen merkez bloğu çatlatır. Beklenmedik kırılganlıkta yeryüzüne iner akıl, söz verdiğince yükselmek, hesap sormak ve hesap vermek trendine evrilir kısa hayatlar. Bu söylence ve yönlence kaosundan topuna karşı duruş ve karşı çıkışla, ıslak imzalı ve basılı belgeler sayesinde çıkılır. Dik duruşların göz kırptığı muhteşem görsellikte hiçbir zaman son yazmaz. Güncele ilişkin ne varsa senaryoyu belirler ve çok boyutlu filmleri çeker, boyutsuzluğa sarar. Filmin adı da bir türlü konamaz. Konaklarda film üstüne film, saraylarda replik üstüne replik planlanır ancak grup konaklamalarındaki öykünmeler damgasını vurur her öyküye. Bu tekrar-seçim her karesi başka film...


Bu kez yarı saydam veya alaca renkli noktalar atlanmayacak gibi. Yeter artık yüksek atlamada kırmızı çizgilerin hepten yalan olduğunu yaftalamak. Her uzun atlayışta yalanları köşe başlarında aklamak. Mercek altına alınan imgelerle noksanlıkları, imgelemelerle saf alışkanlıkları saklamak. Burnu Kaf dağındalık yeter…


Bu tekrar-seçimde güya aslı öyleymişçesine boşluğa hoşluk saran günahlı günahsız dokundurmalardan, ölçüsüz yakıştırmalar ve dengesiz yatıştırmalardan dem vuranları sandığa gömmek lazım. Her bir oy boşlukları eşsiz bir meraya çevirecek güçte. Milletin meramı belli ama merada kim otlayacak mesele bu. Halden anlamazlar çağında lisansız lisanssız toyluk dirgenlemesi, dincilik değerlemesi oylara yanılsama siyaseti yamar. Siyasa üzerine, asa ölçeğinde tezlere konu olacak muhalefet buhranı bu kez asgari müşterekte buluşmaları netleştirmeli. Aksi halde manzara yine eski manzara olur. Badana fırçalı rötuşlamalar da rötar yapar. Ve boşuna bundan farklı olmayacak seçim beklenir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...