HAZIR ELLER...
Mayıstan mayısa maya tutar yeryüzü
alınyazısını büyütür kılıçtan keskin harfler
koynumda uyur beynimi yakan bahar.
Dünyanın kışı biter mevsim döner yaza
dökülür meyler yere üflenir neyler sarı sıcak
Denizler ölümsüzlükle buluşur her hızırellez...
Denizler hakimi deniz ile kara kıta öpüşür
efsunlu efsanelerde küs kardeşler barışır
yeditepe yedi bölge yedi kıta yedi göbek birlenir
kısmet kargaşasına çekilir ömürlük dizayn.
Yürekten kutlanır bolluk bereket kaidesine destek
ritüeller ranzasında ilkeli kurallı istek
arzuhal kıvılcımları okşar eksik hayatları.
Yakarılar çizilir yazılır sallanır suya
yargı netleşir yazgı derya deniz rüya gibi rüya.
Özgüvenli özgürleşme eylemi birebir taksim
doğayla uyum doğanla ölüm doğanın takdiri...
Tarihsel döngü kutlu kutsal şahlanma
Şahlar şahıyla buluşma dara dar darağacı
darda kalanlara katafalktır sahrayı Kerbela
Hıdırellez baskülü yanlış tartmaz asla.
Kardeşler kucaklaşır kuru ağaçlar yeşerir
üç kırmızı karanfil doğayla helalleşir
bal ormanında akan sular bereketlenir.
Karda çiçek çölde vaha tomurcuklanır
kararan yüreklerde sönmez ateş harlanır.
Kabaran alevlerin üzerinden atlamak
kızıl yalımların içinden sıyrılmak
sevinç nidalarıyla rica minnet mucize çağırmak
mayası gelenek gölgesi duru bir isyandır.
Hızırın bastığı yer Ellezin yüz sürdüğü derinlik
Mayıstan sonra kızgın yüreklere serinliktir...
Aşk karakışa isyan tadında kızıl gelincik
aşure aşı yası hazzı bütünleyendir her yaz.
Yalap yalap yazılanlar affediliş tahtında
imdada sinyaldir yetiş ya Hızır nidası.
Edalı sirenler çalar doğanın duyabileceği tonda
Mayıstan Eylüle güneşe akın hayal ötesi fonda.
Çizilen tonlarca robot resimlerde gizli
uluorta çiçek tozlarıyla vurulan aşıklar.
Çalama ağacına aşkla bağlanan çaputlar
saman kağıdına kayıtlı şart kipi dilekler
Deniz kıyısı gül ağacına günlük yapıştırmalar
kutlu kutsallığa nişandır her biri her Hıdırellez.
Doğa canlanırken göğe gönüle forsalanmadır
canan gölgesinde turnalarla semaya kanatlanmadır.
Yürek yansa da anılar çemberinde
altından oklava gümüşten baklava
yakut pırlanta boşa havalanmadır zenginlik.
Asıl zenginlik abıhayattan kana kana içmek
darda zorda kalanlara el vermektir.
Hayatı mayalamanın özü aşkı sevda
günsüzlere ünsüzlere yar göğsünde dava
oya soya gönül arafında meşki derya
kırık gönüllere Hızır dergahıdır Deniz…
Bu ikinci mayıs Kuşadası’na kurulmuşum
kurasız kuralsız bir türkü tutturmuşum.
Çömlek ağzında iğne oyalı yazmalar örtülü
maviye boyalı tülbentler Sultana bandana
Atam ustaya özgü manilerde özgün mana
yöre bazlı mitolojiye misli misline vurulmuşum.
Misal mesel sonsuzluğa kenetlenmedir içimi ısıtan
Derdo insanlığı içen kara anafora kapılmadan
kutsala erişimdir ayaklanan aklımda foralanan
Mayıstan mayısa mayalandıkça yeryüzü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.