YANLIŞ KAPI AÇARI
Ufka dağılırken bıçak sırtı ayaz
yenikapı sahile uzar aklım.
Uzgörür gardan içeri çakıl lunapark
bir bir Bizans meyhanelerini içer
kentin puslu limanları ciğerine çeker.
Yere çakılı iki ayaklı dürbünüm
kıtipiyoz dümbüklere inat
tarihi imbiklerim
açığa demirlemişler imbat sireni çaldıkça
sandal küreklerine kazılı şiire imrenirim.
Soluğu soluk şah damarı şaha kesik isimsizim
izmimi mavi atlastan yelkenlere yazarım.
Tahta fıçıda konaklayan filozofla
fi tarihinden beri ayaklanan ebedim...
Kekeç dedikodulara kör sağırım
muhabbetin kekremsi tadına aşiyanım
alim aşkına alaylanan okulluyum.
Kürk mantolu madonna'lar okuyan
denizin aklı yalayan ateşini yutan
dümbüklere inat yakınlaştıkça uzak
uzaklaştıkça kırklara en yakın heceyim...
Dev dalgalarla dalıp çıkarım kumkapı ayazına
aysız geceye deli bıçak salınırım.
Ayasefiye Bizans surlarına sancağı diken
gözetleme kulesine mazgal delen
iki ayaklı dürbünle defter dürenim.
Başımda kızılcık sopası duman
asla susmam usum aslan.
Ulaklı direnişlere uyanan Ulubatlı
duvara ulaşan burcu boran nakaratım...
Korkma sönmez yüreğimdeki nazlı har
ayvalı derede çağlar narım nar.
Surları tazyikli suyla yıkayan
kimselere kanmayan mangal
yüreğim.
Delikanlılık ölürken ömrüm iki ayaklı dürbün
resmi tarihe vesikalık resimle süzülen
hikayesi hüzmelere boğulan
haznede hazine hazırda üç mermi taşıyanım…
Kentin kuytularında Bizans meyhaneleri
meyler döküldükçe yere dağıtır ağıtım
ağır tahta fıçılara girmiş kıranı kırar
yakın alaka aykırılıklara yelken açarım...
Yanlış kapı açarı elimde
sol anahtarında silinmez izin
Derdo yakın tarih sanığı kucağımda
dara çekilen uzak tarih tanığı isyanımda.
Mevlana kapı kendiliğinden açılınca
ufka yayılan avazı ayalar uzgözlerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.