MENGENE ÖLÜM GÖNDERE GÜLÜM...
Gün olur kadim yörüngeyi aşar gönlüm
başlar taşkın atmosfere arsız yönelim.
İç dış çekim alanı eylül ekim kasım
duran bitmeyen kavga sert ve radikal.
Dört bir yan hasım hısım
mengene ölüm göndere çekilen gülüm...
Nasılsa gün olur
naif anılarla tasarlanır hayat kurgusu
hitap kitap sonsuzluğa akar ölüm.
Her biri kutlu üçlemeyi tanımlar
yazıtlar tarihe yakın tanıklığı sıralar.
Takası tımbırtısı tanısı tınısı bir yana
hayatın özü dünyayı değiştirmek olur.
Değişim düşü kanatlanır zorlu yolculuğa
dağlara kök salar kızılçamlar
doğanın kanunu güneşe döner yüzünü
davanın resmine filizlenir asırlık göç.
Göçe göçe güce güç katar tapınılası doğa
tetikte titrer beter düşmanlar
topal yaşamın getirisi kara sevdadır devrim.
Devrimciliktir en doğal en kutsal
dört bir yan fasit daire kahpe kıyım
mengene ölüm göndere çekilen gülüm...
Doğanın uzlaşı perdesi kurak toprak
mengeneyi kırmak gerek yaş kaç olursa olsun.
Hiçliğe ve derin travmalara baş kaldırmak
Denize aşık hayatın ilk roman ölçüsü.
Vızıldayan kurşunlar girdabında
gecikmez keskin orağın sıcak dokunuşu
yüreğe dokunan tam isabet alma kaygısı.
Nazire yaparcasına kurduna kuşuna
hazneye sürülür ıslak mermiler
ürperir tutukluk yapan kambur bedenler.
Hayata tutunma hazinesi hazin illere gömülü
illüzyonlara uğramış beyin feryat figan
sönmez ateşle dağlanır yakın zaman.
Dağarcığa saklananlar yön verir adımlara
adam olana mengene ölüm
şimdi dağlara kartal olmak var gülüm...
Ağır bedeller ödemek pahasına ağırlanmak
cümle yalanlara yalansız bilenmek
bilgeler diyarına seviyle serilmek
yüreğe dokunur biraz sarı sıcak.
Tüner gerisingeri devrilen düşlere ziftin peki
yaz kış yazılanlar yazgı ötesi kapalı durak.
Baharlık yorgun tesadüfler alt üst olmuşluğa kan
narin bir maral dolaşır yeşilimsi damarlarda.
Özgürlüğü mühürler masum öpücükler
dudakları kurutur göz hakkı aldatısı.
Masamda akıl kamaştıran yakınlaşmalar
karanlığa göz olsun ağdalı sözler.
Bulanık pırıltı düzeyinde uzak hayaller
tekleyen yüreğe kazınır tek manzara
hafifler sırtlanılan koskoca dünya.
Dünyaya son söz mengene ölüm
dört bir taraf göndere çekilen gülüm...
Sistematik kurgu resmen otomatik esaret
ölüm kalım dünyası ütopik kavgayı yeşertir.
Kutlu felsefenin etkisinde melekler ve masumlar
engebelerde tökezleyince kanlı isyan
insanlığı kasıp kavurur
akıl karıştıran kuytularda paslı tufan.
Turlanan duruş ve bakış sergisi boş
akarsuyla sellenen dev sevgi denize ulaşır
tuhaf bir sıcaklık ılım ışık kana karışır.
Oya oya işlenir umuda yolculuk
ova direnişleri kafa kıran boşluk.
Diğer yanda programlanır kölelik
köhne düzen yerleşir bereketli topraklara.
Kör karanlık evrim devrim sürecinde baskın
zor yıllar mengeneye ölümü yansıtır
dört bir yanda çekilir göndere gülüm...
Gün olur kuytu koyaklara sığınanlar
kentlere püskürtür katran karası yalnızlığı.
Bin bela kuşatır küçük dünyaları
doğanın özüne işleyenler tek tek yasaklanır.
Yaşanan artık monolog devridir
tek tip monotonluk iç dış dünyaları zapt eder.
Sürgit aynı muamma katmerlenir
malumun şavkı vurur zayıf hafızalara.
Mengene ölüm diz çöktürür
tabureye tekmeyi çalar göndere çekilen gülüm...
Hile hurda çift kanatlı kapılar yıkılır
avlulara toplanmış patlamış avuçlular
mor kan tabanlarda somut gerçeklik.
Sol tahlilde sorunlar sorunlar
sorunların kökü körlenen kirlenen insanlar.
İlkesizliğe demirler ikircikli manzaralar
edilgen ve tutucu tabansızlık kopuşu getirir.
Koparılan yaygara daha güzelin izini sürmek
ölümsüzlük son nefeste gökyüzüne sevdalık
sürgünlüğün ışığında makamlı itirazlar.
Doğal arzuları tırpanlar kan donduran kayıplar
akla ve ruha işler
mengene ölüm
ölümüne göndere çekilen gülüm...
Metal mengene diyarında sıralı sürüm
ölüm acısı eylül ekim kasım.
Derdo kasma gün olur hesap sorulur
ve gün olur kopar gider sonsuza ölümsüzlük
ölüm dört bir yanda göndere çekilir gülüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.