TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...
31 Ocak 2024 Çarşamba
GÜN GÜNEŞE DÖNDÜ
LİSTELERİN EFENDİLERİ BÖYLE BUYURDU MUHTEREM…
28 Ocak 2024 Pazar
KORSAN YALANLARI
KORSAN YALANLARI
Karlı kargaşada uğursuz
sesler önden gider
sis perdesi kalkınca
süs ve sus görüntülerini mimler.
Ve bir gece yarısı
mekanik etkileşimli dev yıkım yayılır
ufukta savaş
dürtüsü dertli ulak mahşerin dörtlüsü.
Korsan yalanları uzaktan
kısır döngü köprüsünü patlatır
her kanlı kavgada
özlenir barışa yöneliş türküsü...
Binyılların sağaltamadığı
sığ sızlak gönüller yalan
netekim nefretlik
korsanlaşma baştan sona talan.
Güneş beyne
sıçramış, denize pervanelik bunalımlı
ekmek mushaf
çarpsın kara düzen parvenu
süslümanları.
Ömürden sayılmayan
kara kışta kan sıcağı günler
bodur
çiçekliklerde ballanan allı yeşilli kelebekler
diplerde deri
değiştiren kobralar, bir piraya uçan piranalar
derişim sabitlenince
akıllar karışır zihinler dengeler…
Yalan yok kadife
düşler sokağı kara korsan tuzağı
evrenselliğin
isli yağ alevi zehirli, şehir prangalı.
Denize kafa üstü
çakılmalara manidar pravda
tüm insancıl
yatıştırmalar kom komsomol zeminli.
Negatif yakıştırmalar
darkaranlığın eli yüzü dili ayası
aldırmazlığın dar
çaplı rotası kara korsan karantinası.
Yalandan çağdışı restleşmeler,
hüryası köskötürüm
forsanın foyası çıkanda
havanda dövmelik terennüm
mahşerin gözükara
dört çekerli atlıları eski sürüm.
Serdefterde hala asık
basık yüzlü sahte ciddiyet
seyri alem hainlikler
baştan sona kof mazeret…
Korsan yalanlarını
umursamazlık iflah olmaz karkaranlık
her çılgın
çığlığa eşsiz dirgen densiz zaman bir aralık.
Adanın uzlaşı
sessizliğine mecelle, ecele mecazi ferman
gurbet kuşunu
vurmuş garabetin biri gözünü kırpmadan.
Derdo kanlı kavgada
do diyez sesler önden gider
göğe sesleniş cana
can süt beyaza birkaç damla kan
kara denize iki
nar çiçeği düşürmüş kambur düşman…
KİTAP, 'ÇIKMAZ SOKAK'...
KİTAP, 'ÇIKMAZ SOKAK'...
DİL ADASI DİL ADAMI
DİL ADASI DİL ADAMI
25 Ocak 2024 Perşembe
SARI KAPTAN
SARI KAPTAN
Sarı kaptan elbet çok
epey çok kadına sevdalandın belki ama
sen hiç umarsızca denize sevdalandın mı?
Deniz de sana?
Kaptan ya al kanatlı martılar...
Sarı kaptan cam gözlü akşamlarda
hiç seninle yarışan deniz kızı gördün mü?
Kaptan köşküne misafir edip gözünden öptün mü?
Aşkı meşki ona sorup koca dünyaya sarıp
hiç hayata küstün mü?
Ayrı dünyaların insanı olmaya hayıflanıp
ufukta kan kırmızı noktaya uzanıp
deniz fenerlerini tek heceyle söndürdün mü?
Aşk mısralarını değişmez sabit rotayla
tam yol ileri sürdün mü?
Hiç dizelerin ardına üç nokta koydun mu?
Peki hiç soru işaretini sorgulatan yol izledin mi?
Yok olmadı bu yolculuk sarı kaptan
ardında yarım aşklar bırakıp
şiirler şiirler sınayıp basıp gitmek.
Peki seyir defterine not ettin mi kendini?
Ya denizin bir gece yarısı en son halini?
Seni uğurlayan o en hırçın en mavi masmaviyi…
Düşünmedin belki hiç ama düşlere dalarak
heyamola ne anlama gelirse gelsin anarak
her molada şiirler yazdın mı?
Al beyaz köpüren dalgalara hediye ettin mi?
Şair kaptan şiiri şiar edinip
köşkten saraydan hazineden defineden vazgeçip
sen hiç denizi hasretle kucakladın mı?
Deniz de seni?
Göğsünden kıyı köşe itilerek sığındın mı hiç denize
sığdın mı küllerinden doğan tanrıçanın kucağına
ve çok fena bulandırdı mı içini deniz?
Bir kerelik de olsa kan kırmızı giyindin mi?
Kaç kadın ağladı arkandan bildin mi?
Kara meleğe inat
her limana uğradın mı?
Hele hele o limana en önce vardın mı?
Sorular sorular fiyakalı sorular
her birine kafadan kafiyeli cevaplar...
Peki Sarı kaptan hani birlikte izleyecektik denizi
melek kanatlı martıları besleyecektik unuttun mu?
Beni bana bıraktın tamamda susamlı simitleri kime?
Şöyle bir baktın gün batımına özendin gittin.
Güneş her doğan da ne çok özlendiğini bilesin.
Özletme artık kendini sarı kaptan
dön gel demiyorum ama
bu kara sevda yaman hepimizi öldürür
Denize aşkın ölümsüzlüğe aşkı diriltir.
O halde sarı kaptan zamanın zerresinde
Denizin en ücrasında son kez buluşalım.
Sana okuyacağım elbet çok şiirsilerim var
senin de bana varsa eğer hiç çekinme.
Derdo adresim belli ama sen göçmen kuşlara sor
evet bir kitap uzağındayım adada.
Sarı kaptan sarıl şiir desenli kaftanına üşüme
Şiirsilerin gölgesinde Deniz koptu geliyor...
23 Ocak 2024 Salı
KARTLARIN SIRRI
KARTLARIN SIRRI
Hayatta geçer not alamayan sırlar kanatlanır
kanatsız aşk meleğinin
boynu
devlerin aşkına kıldan incedir.
Savaş meleği illetlik sıfırcı hoca
hareli hülyalı duygularla karı koca
gecelemişliğim var boynum kıldan incedir...
Karanlığın karlı görselliğine çekiliyor
kanlı çarşaf katlıyorum aşkla haşır neşir.
Antik çağlar fitursuzluğunu gösteren nişan
nişangahı kuşkuya sürükleyen toyluğum
attığı karavana olgunluğum var.
Iskartaya çıkmış insanlık tarihinde
ne Allahsız sevdalara boğulmuşum
ne Allahsız aşklara gömülmüşüm.
Gözüm kara kapılmışım kuzum
kısa mesafede çetin ceviz hayata hızla.
Başı kıçı belirgin çok müdahale gördüm
bitmeyen kavgalardan zor sıyrıldım.
Üstü başı perişan yara bere içindeyim
ille de sensiz ve değersizim aşk meleği.
Sen rahatla rahatla sen yarım akıllım
dur çıkarayım üstündekileri
beyin çıplak bencileyin çırçıplak..
Geçer not alınamayan sınavlara kapak
düşmeyeceğim darılmaca çılgını kapına.
Aşkı asla yanlış bataklarda öğrenmeceğim
koynuma kokun sinmişken kolay ölmeyeceğim.
Ölmeden önceki tek arzum vedasız sevişmeler
tercihen avcumda dellenen derin yalnızlık.
Deneme uçuşunun gizli anlamı sonsuz yapıt
en güzel okurun ben olacağım sona yakın...
Yakınmadan kaleme aldığın anılar
yakın gelecek bilgeliği dünün yangını.
Kanatlanmış Allahsız kavgaların çocuğu
Allahsız aşk meleği kırık kanatlı.
Ben yanlış mekan doğru karşı kıyıda
çıkaramıyorum kayığı yakamozlu denize.
Taşınma vakti tanışma vakti
dalgalanmalar rüyalarımın içine saklı.
Kanatlanmış sırların tam vakti
bağrımda sıra dağlara bağlanmışlık.
Habire aşka tövbe ettiriyor savaş meleği
lal dilimde eksik beddualar. Aklım karmakarışık son kez olsun seviş diyor
oralarda bir yerde bir başıma kalmışım meğer.
Derdo açık kartların sırrına katlanmayacağım inan
geçer not alamayan sırlar uçamazlar katiyyen.
Katlanıyorsam hala tek derdim var
bu kez telafi sınavından yırtmak
katlime ferman boynum kıldan incedir...
21 Ocak 2024 Pazar
UNUTMA KIRILDIK EY HALKIM
UNUTMA KIRILDIK
EY HALKIM
Kırağı kaplamış kör
pencereleri
çerçeveleri camları
kırık sesli huysuz.
Düşmek toprağa, dünyaya
ütülmenin kan rengi
buzlaşan kara gece
beyaz kara boyun eğiyor.
Çıkmaz sokaktan
çıkamayalı sanki asırlar geçmiş
Daha dün ‘Çıkmaz Sokak’larda
kırıldık ey halkım unutma…
Gecelerce kara ize
saplandı bembeyazla sınandı yolculuk
dolambaçlı düşlere
sızdı olağanüstü tuzaklar film buzlandı
yüreklice meydan
okumanın piri ‘yeşil keten parkalı delikanlı’.
Gülhane'de bir
ceviz ağacının altında güle şiirler
ölüm korkulu
değil gönüllü cesaretli can feda anılar.
Son sürat dünya
çapında devrim aşkı mağdurları
çökertti omuzları
ayrılıklara bulanmış tutkulu şarkılar.
Çalap çalkantılı İstanbul
ışıklarını söndürmüş
ızdırap uğursuzluk
umut ‘bir mum ışığı ferahlık’
gülünç acemi bir
evrensellik fışkırıyor kırlardan…
Kar boran kırıldığımızın
resmi gözlerimde söndü
terbiyesiz bir
ayaz öğlenci güneş isyanımı büyüttü.
Başıma düşen
sararmış yapraklar hep deniz kokulu
orman kardeşliğinde
‘bir ağaç gibi tek ve hür’üm coşkulu.
Kantarın tapuzu
kaçtığından cevizlerin gölgesine sığınıyorum
kesik başları
gökyüzünde yaşlı gözlerim pasif eylemci.
Derdo pençesindeyim
içsel yolculukların
dolaşıyorum hayatımı
küflü bir mekanda bedenim zincirli.
Küçük dünyaları
cehenneme çeviren pencereler kapanmış
vakit dünyanın çelik
kilidini özle sözle parçalama vakti.
Direnenlerin didik
didik edilen hayallerine bağlı
kar boran izini
sürmek bir ömür abartısız ihtilal kuşağını.
Bu orman bu deniz
genç yaşta ayrımına vardığım kırılganlık
Gülhane Parkı’na
park eden parkalı burnumda tütüyorsunuz…
Yılmadan anlattım
gezdiğim sokaklara patikalara caddelere
yollar yolcular, inler
insanlar, anam babam aynı portreye tutundu.
Acıyla hissettim
dur duraksız yolculuğu kırıldığımız yılları
mahir bir
tutkuyla ulaşılacağına inanılan utkuyu.
Hayatın içine içine
eden darbeler çarkınıza çarpayım
kırdınız fidanları
bağlarınız bahar görmesin.
Kara bağlamış anaların
kara batmış babaların yüreği kar boran
imha edilmiş isyancı
şarkılar ‘Gülhane’de bir ceviz ağacı’ altında
illa ki ihya derdinde
Yeditepe’yi kuranlar kar mevsiminde.
Son baharım gözlerinin
çağla yeşilinde kızarmış
ateş dudaklarınla
ısınıyorum çağa yorgun dağa yorgun.
Uzak ara ufukta
sahipsiz güneş sessiz Deniz ve keman sesi
dördümüz
buluşuyoruz Ada hayatın kıyısında.
Notaları evrene akmış
sarmaşık bir beste yerde gökte
çatı katı manzaraya
bilinçaltımın silsilesi savrulmuş
gör bak usta ‘marşandoz’
şarkılar hep senin için dinle.
Direnmişim yıllarca
vakti kerati gelmiş sobelenmişim
kırmızıya düşmanlık
kuşatmış şehrazatı şehrimi.
Ben hep o
kızıllığı kıpkırmızılığı sevdim hala arıyorum
imgeler iki yüzlü,
simgeler yıldız damgalı demir yumruk.
Pigmenti bozuk
işbirlikçi pigmeler çarpıklığı koruma içgüdülü
tarihe işaret
buyurma buyruğu göğsümün sol yanında.
Haykırı formunda
parlatıyorum şehir silüetini
şehricanlar takılsın
peşime çam kokan nefesli.
Feri çekilen sol kolumda
kıpkırmızı motto tattoo
gözüm ışık kapısı
eri aklım fakirliğe zengin düşü.
Ummadığım ölçüde baskın
hakimiyeti kınamıyorum
hayat görüyorsun
işte kalbimde kaç devrim saklıyorum…
Kısamadılar
sesimi kıssadan hisse yıllarca bir bir anlattım
‘El heykelli Ada’cık
hepinizi tanıdı kuşlarıyla selam gönderdi.
Kırağı kaplamış
pencerelerin kırık seslilerine benziyorlar
belki de unutmuşumdur
yok unutmam dedi ve ekledi;
‘Kırık bir hikâyeden
kırılmadan çıkış yolu yok sevgili
Unutma
‘Çıkmaz Sokak’larda kırıldık ey halkım…
19 Ocak 2024 Cuma
‘ÇIKMAZ SOKAK, VURULDUK EY HALKIM...'
‘ÇIKMAZ SOKAK, VURULDUK EY HALKIM...'
EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…
EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM… Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...
-
YANGIN CEPHESİ GENİŞLEDİ... Binbir nedenle mutasyona uğratılarak genişletilen yangın cephesi, insanlık adına, millet memleket adına kaçınılm...
-
TOPRAK VE GÜNEŞ Toprağa güneş aktığında bülbülün ötüşü rana dinlemesi bir tuhaf haya. Hayat cilalı taşları çatlatan gül ağacı ömür boyu çek...
-
İLK KURŞUN GAZETECİLİĞİ... Onlar, bunlar, şunlar gelmeden önce revaçta meslekti gazetecilik. Değerliydi... Bugün değeri sıfır, kim ne pala...