ÇÖKÜNTÜ DUVARI
Çoğul seslerin ritmiyle sarsıldım yine
geçen zaman penceremdeki izlerini silmiş…
Ahlaki çöküntülere direnen bir kentte
Adalı tarifesi tüm yaşadıklarım.
Adayı adaya bırakıp gideceğim derken
saray burması monologlar aklımı çaldı hemen.
Bilmem neden bedenimi askıya asıp
el heykelliye sıkı sıkıya sarıldım...
Çağıl çağcıl kuş türleri benimsenmez olmuş
kuşatıcı dertleri içimde saklamayı bilirim.
Unutulmazlar duvarı çoktan çökmüş
çöküntüde çoğul sesler ritmiyle sarsılırım.
Sevi becerisi yabancılaşmak üzerine
başka ne yapabilirim ki evrene inat
kalıplara dökülmekteyken hayat
işte ben de tek tabanca onu yaptım.
Bir sonraki ada bahar bahçe
bahtım kara bir adımda varlığa varım.
Hüda ister duysun ister dursun
tetiği çeker giderim...
Bu evrilme süreci başka fasıl
başka nasıl kurgulanabilir ki
eski diyara göçmek en kolay
sözleşme.
Sevmedikçe her şey sırf yalan
yalan söylemeyi bırakmışım çoktan.
Ada köy olsa köyün delisi kentli olur
sarhoşluk böyle işte üstte yok başta çok.
Dara yakın gecelerde yalandan yarenlik
beş paraya beleşe yaşar çoğunluk.
Keleş takılırım içtiğim hakikat şerbeti
kalleşler tapınağında cellat beklerim
sektiğim hakikatleri hakikat yapan yokluk...
Peşine takıldım zaaflarımın yiter giderim
kuşandım kendimi taşıdığım küfeyi
Ada sunağında külçe külçeyim
canıma yazık ömür boyu yoksulluk...
Direklerarası'nda orta oyunu meddah
çadır tiyatrosu çalgı çengi filan
içki de içermiş garibim fellah.
Ahlaki çöküntülere direnen bir kentte
eğlencesine bir duble atmadan ölmeyeceğim.
Gündüz sufi gece bektaşi elaman
huzura çıkanlar çıksın ben çıkmam.
Ortaya eğlence kusurlara inci gerdan
kırılsın ruhum aklımı mahmuzlasın divan.
Kim düşerse ardıma azad eder giderim
tuşu doğrudan çoğul sese tıklarım...
Tekdüze tekil süse aldandım
serde nar
yar tarifesi yarım yamalak
derde zar.
Adayı adaya bırakıp gideceğim zahar
ta uzaklarda başka bir adaya har.
Zerre arkama bakmadan
gazete kağıdına tutkularımı sarmadan.
En üst rafa yığdım yazdıklarımı
hay aklına şaştığım ara her yeri
tutkularımı tutuşturdum yanacağım.
Ve bir süre kaybolacağım lavlarımda
cin saklıyorum antika lambamda.
Bu adamcağızın saçına sakalına
aklar düşmüş tanıklığına.
Günah kazımış diyeceksin çarmıha
kaç can kurban etmeliyim sunağına...
Çöküntü duvarı ada tarafında çökmüş
geçmiş zaman penceremdeki dirilişi silmiş...
Derdo kaç canım var ki uğruna vereceğim
çoğul seslerin ritmiyle öldüm yine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.