YERELDE MASAL DEVRİ…
Yerel seçim süreci, listelerin ‘Seçim Kurulu’ başkanlıklarına
verilmesiyle birlikte resmen başladı. İş olsun yaklaşımlar, uzaktan direktifli
eleştiriler, uygunsuz gaflar ve polemikler arasında sıkışmış yerel siyasete şimdi
de liste küskünlükleri eklenebilir. Aday listeleri hazırlanırken belki demir
tavında dövüldü ve çeliğe su verildi. Ama liyakat düşünülmeden, bir şekilde birilerine
siyaseten yol verildiği de malum. Nitel açıdan pek hak etmeyenlere, nicel yapı
gözetilerek yer açıldığı aşikâr. Şimdi tumturaklı tembihlerle sorun çözülür mü?
zor görünüyor. Yani siyaset arenası ‘Gülen Ayva,
Ağlayan Nar’ masalı temalı. Bu arada seçmeni bekleyen ise beyad beyanlı, bayat
vaatli, sonu vahim masalsı bir seçim daha…
Liste yarışında geride kalıp kırgınlar kılavuzuna ismi
yazılanların, yüreklerindeki kızgın protestoyu bastırıp bastıramayacakları birkaç
güne netleşir. Eğer müzmin ayrışmayı bir kenara bırakıp, halinden muzdarip yolcu
kıvamında, yola devam ederler ise ne ala. Etmezler, adaylaşma yolunda yolda
bırakıldık iç güdüsüne kapılırlar, mevzileri bir bir boşaltırlarsa bir seçim
daha yalan olur. Geçim berbat olur. Bu akla zarar gidişat yeğlenirse, nedense görmezden
gelinen faciaya, feci sona sağlam zemin hazırlanır. İllaki billahi işlem tamam
olur. Millet bu kez baş edemeyeceği bir büyük yıkımla daha karşılaşır. Zaten ittifakları
iterek yol alacağını sanan muhalefet, özellikle ana muhalefet halt etti. Yani iktidar
istedi bir göz, muhalefet verdi iki göz. Kiklop misali vasat Basat kapışması
güncellendi. Küçüklere büyüklere ‘Tepegöz Masalı’…
On yıllardır seçimden seçime doldur boşalt manevralarıyla, siyasi
mekanizmalar tamamen bozuldu. Bir türlü dengini bulamayan lafta özüne dönme
eğilimiyle daha da bozulacak görünüyor. Siyaset tetiğinin boşluğunu bu kez kim
düşürecek, bekleyip görülecek. Siyaset piyasasına sunulacak güruh, üçe beşe satılacak
ruh da kalmayınca durum alenen bu çerçeveye devrildi. Hep söylenir ya gerçekten
yine gelenler gidenleri aratacak gibi. Yani çaresizlik çare olunca gül bahçesi
kurur, gülen ayva ağlayan narı oynayan siyasi figürler kendi çaplarında rol
kapar. Masal biter sonuç sıfır…
Masallarla yürümez, bilimsel gerçekliktir siyaset. Bu toz
duman, kara bulutlu ortamlar, popülist siyasi kültür melankolisinden kaçanları her
an illegal sayılabilecek bir eylemliliğe sürükler. O yüzden yerel seçimde, gülünç
yanılgıların tuzağına düşmeden, yanılmaların yansımasına en doğru yanıtı vermek
gerekir. Halk yardakçısı gibi davrananlara, siyasi serüvenin gerektirdiği tavrı
apaçık göstermek gerekir. Türdeş medya köşelerine ve sırça köşklere aldırmadan,
cazibeli yutturmacılara ve uyutucu yutturmacalara kanmadan, kanayan yaraya
neşteri cesaretle vurmak gerekir. Aymazlığa ayna tutarak, salt uydu kentlerde boğaza
nazır bol kepçe hayat yaşayanların ekmeğine yağ sürülür. Yağma düzeni devam
eder. Ve masal dünyası her gün bir masal yutar…
Eğer ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ sarmalından tezelden
çıkılamaz ise iktidarın genel seçime kadar eli rahatlar. Kazanımlarını çoğaltır,
kaynakları kapar, kazan kaynar. Yüz yıldır damıta damıta imbikten süzülenler,
tekrar helaline haram karışmışların küplerine akar. Ondan sonra küplere binmek
hiçbir işe yaramaz. Kaypak temelli, dinsel
uydusal sosyopatlık daha da azar. Hatta vakti zamanında yel değirmenleriyle
mücadele etmişlik de yetmez. Yani genel seçime kadar, geçmişe ilişkin yörüngesi
kaymış izli-gizli hallenmelere takılmalar, demokrasinin ömrünü hepten kısaltır.
O nedenle gün bu gündür. Sanılmasın ki deniz bitti, umut en umutsuz anda kapıyı
çalar. Gına getiren ‘Yalancı Çoban’ masalı da bir yere kadar…
Her seçim arifesinde bol siyasi masal dinlendikçe,
dürüstlüğün her şeyden önde tutulması gerektiği sonucuna erişilir. Bu erişim, bencil
siyaset uğruna sarf edilen yalanlarla ne denli kötü sonuçlara gebe kalındığını görmeyi
sağlar. Derin mana çözülür. Öyle ki ‘Yalancı Çoban’ masalından bile farklı
dersler çıkarılır. Masal deyip geçmeden metni doğru okuyanlar, aklı-fikri-zikri
tutuk, ‘Tepegöz’ zulmü altında yaşamı reddeder. Siyasette yer sarsıntısı ve
zemin kayması arttıkça seçim geçim arasına sıkışan yığınların tek seçeneği kutlu
isyandır. Baş eğme, boyun eğdirme, zorla saydırma baskısına başkaldırıdır. Bu zorlu
süreç, sözüm söz diyenlerle seçim sonrası bakacağız diyenlerin yerelden genele
taşınıp taşınmayacağı kararını netleştirecek süreçtir.
Madem böyle, bu ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ merkezli siyasi
kargaşa ve propagandasal temaşa, partizanlık potasında eritilemez ise hiç istenmeyen
arzulanmayan devrialeme hız verilir. Masal devri, ‘Tepegöz-Kiklop’ gözetiminde
hazırlop sürer. O nedenle bugünden yarına kim ki inadına Basat olur, baş ve
topuk selamı vermez, saygıda kusur etmeden dik durur ve direnir onunla olmak
evladır. Protest çizgisine güvenilir, katıksız sevilme ve taraflı popüler olma
derdi olmayana güç devşirilirse boş masal devri de sona erdirilir.
Siyaset arenasında yalan dolan masallara kananların, bukalemun
gibi her koşula ve her ortama uyanların, siyaset mezarlığında yerini almaları
mutlaktır. Hatta bu kalemin hakkını
vermeyenlerin siyasi enkazın altında kalması muhtemeldir. Eğrisi doğrusu
ellisinden sonrasına ‘kara mizah’ zor gelir ama bu seçim bu kara masal komedyası
nereye kadar demek şart. Yoksa siyaset sahnesine nice ‘Yalancı Çoban’ çıkar, aklı
yaşında ve başında olmayanlara matrak acırak masallar anlatır.
Yerelde masal devri bu yüzden çok önemli. Aday listelerine
kahırlanıp ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ debelenmek, sadece ‘Tepegöz’ü güçlendirir.
O halde vasat Basat birlenmek doğru hasat gerekir. Çünkü yereldeki doğru seçim,
genelde bambaşka masallara kapı aralar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.