TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

21 Şubat 2024 Çarşamba

YERELDE MASAL DEVRİ…

 

YERELDE MASAL DEVRİ…

 

Yerel seçim süreci, listelerin ‘Seçim Kurulu’ başkanlıklarına verilmesiyle birlikte resmen başladı. İş olsun yaklaşımlar, uzaktan direktifli eleştiriler, uygunsuz gaflar ve polemikler arasında sıkışmış yerel siyasete şimdi de liste küskünlükleri eklenebilir. Aday listeleri hazırlanırken belki demir tavında dövüldü ve çeliğe su verildi. Ama liyakat düşünülmeden, bir şekilde birilerine siyaseten yol verildiği de malum. Nitel açıdan pek hak etmeyenlere, nicel yapı gözetilerek yer açıldığı aşikâr. Şimdi tumturaklı tembihlerle sorun çözülür mü? zor görünüyor. Yani siyaset arenası ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ masalı temalı. Bu arada seçmeni bekleyen ise beyad beyanlı, bayat vaatli, sonu vahim masalsı bir seçim daha…

 

Liste yarışında geride kalıp kırgınlar kılavuzuna ismi yazılanların, yüreklerindeki kızgın protestoyu bastırıp bastıramayacakları birkaç güne netleşir. Eğer müzmin ayrışmayı bir kenara bırakıp, halinden muzdarip yolcu kıvamında, yola devam ederler ise ne ala. Etmezler, adaylaşma yolunda yolda bırakıldık iç güdüsüne kapılırlar, mevzileri bir bir boşaltırlarsa bir seçim daha yalan olur. Geçim berbat olur. Bu akla zarar gidişat yeğlenirse, nedense görmezden gelinen faciaya, feci sona sağlam zemin hazırlanır. İllaki billahi işlem tamam olur. Millet bu kez baş edemeyeceği bir büyük yıkımla daha karşılaşır. Zaten ittifakları iterek yol alacağını sanan muhalefet, özellikle ana muhalefet halt etti. Yani iktidar istedi bir göz, muhalefet verdi iki göz. Kiklop misali vasat Basat kapışması güncellendi. Küçüklere büyüklere ‘Tepegöz Masalı’…

 

On yıllardır seçimden seçime doldur boşalt manevralarıyla, siyasi mekanizmalar tamamen bozuldu. Bir türlü dengini bulamayan lafta özüne dönme eğilimiyle daha da bozulacak görünüyor. Siyaset tetiğinin boşluğunu bu kez kim düşürecek, bekleyip görülecek. Siyaset piyasasına sunulacak güruh, üçe beşe satılacak ruh da kalmayınca durum alenen bu çerçeveye devrildi. Hep söylenir ya gerçekten yine gelenler gidenleri aratacak gibi. Yani çaresizlik çare olunca gül bahçesi kurur, gülen ayva ağlayan narı oynayan siyasi figürler kendi çaplarında rol kapar. Masal biter sonuç sıfır…

 

Masallarla yürümez, bilimsel gerçekliktir siyaset. Bu toz duman, kara bulutlu ortamlar, popülist siyasi kültür melankolisinden kaçanları her an illegal sayılabilecek bir eylemliliğe sürükler. O yüzden yerel seçimde, gülünç yanılgıların tuzağına düşmeden, yanılmaların yansımasına en doğru yanıtı vermek gerekir. Halk yardakçısı gibi davrananlara, siyasi serüvenin gerektirdiği tavrı apaçık göstermek gerekir. Türdeş medya köşelerine ve sırça köşklere aldırmadan, cazibeli yutturmacılara ve uyutucu yutturmacalara kanmadan, kanayan yaraya neşteri cesaretle vurmak gerekir. Aymazlığa ayna tutarak, salt uydu kentlerde boğaza nazır bol kepçe hayat yaşayanların ekmeğine yağ sürülür. Yağma düzeni devam eder. Ve masal dünyası her gün bir masal yutar…

 

Eğer ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ sarmalından tezelden çıkılamaz ise iktidarın genel seçime kadar eli rahatlar. Kazanımlarını çoğaltır, kaynakları kapar, kazan kaynar. Yüz yıldır damıta damıta imbikten süzülenler, tekrar helaline haram karışmışların küplerine akar. Ondan sonra küplere binmek hiçbir işe yaramaz.  Kaypak temelli, dinsel uydusal sosyopatlık daha da azar. Hatta vakti zamanında yel değirmenleriyle mücadele etmişlik de yetmez. Yani genel seçime kadar, geçmişe ilişkin yörüngesi kaymış izli-gizli hallenmelere takılmalar, demokrasinin ömrünü hepten kısaltır. O nedenle gün bu gündür. Sanılmasın ki deniz bitti, umut en umutsuz anda kapıyı çalar. Gına getiren ‘Yalancı Çoban’ masalı da bir yere kadar…

 

Her seçim arifesinde bol siyasi masal dinlendikçe, dürüstlüğün her şeyden önde tutulması gerektiği sonucuna erişilir. Bu erişim, bencil siyaset uğruna sarf edilen yalanlarla ne denli kötü sonuçlara gebe kalındığını görmeyi sağlar. Derin mana çözülür. Öyle ki ‘Yalancı Çoban’ masalından bile farklı dersler çıkarılır. Masal deyip geçmeden metni doğru okuyanlar, aklı-fikri-zikri tutuk, ‘Tepegöz’ zulmü altında yaşamı reddeder. Siyasette yer sarsıntısı ve zemin kayması arttıkça seçim geçim arasına sıkışan yığınların tek seçeneği kutlu isyandır. Baş eğme, boyun eğdirme, zorla saydırma baskısına başkaldırıdır. Bu zorlu süreç, sözüm söz diyenlerle seçim sonrası bakacağız diyenlerin yerelden genele taşınıp taşınmayacağı kararını netleştirecek süreçtir.

 

Madem böyle, bu ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ merkezli siyasi kargaşa ve propagandasal temaşa, partizanlık potasında eritilemez ise hiç istenmeyen arzulanmayan devrialeme hız verilir. Masal devri, ‘Tepegöz-Kiklop’ gözetiminde hazırlop sürer. O nedenle bugünden yarına kim ki inadına Basat olur, baş ve topuk selamı vermez, saygıda kusur etmeden dik durur ve direnir onunla olmak evladır. Protest çizgisine güvenilir, katıksız sevilme ve taraflı popüler olma derdi olmayana güç devşirilirse boş masal devri de sona erdirilir.

 

Siyaset arenasında yalan dolan masallara kananların, bukalemun gibi her koşula ve her ortama uyanların, siyaset mezarlığında yerini almaları mutlaktır.  Hatta bu kalemin hakkını vermeyenlerin siyasi enkazın altında kalması muhtemeldir. Eğrisi doğrusu ellisinden sonrasına ‘kara mizah’ zor gelir ama bu seçim bu kara masal komedyası nereye kadar demek şart. Yoksa siyaset sahnesine nice ‘Yalancı Çoban’ çıkar, aklı yaşında ve başında olmayanlara matrak acırak masallar anlatır.

 

Yerelde masal devri bu yüzden çok önemli. Aday listelerine kahırlanıp ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’ debelenmek, sadece ‘Tepegöz’ü güçlendirir. O halde vasat Basat birlenmek doğru hasat gerekir. Çünkü yereldeki doğru seçim, genelde bambaşka masallara kapı aralar…   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...