TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

15 Mayıs 2024 Çarşamba

KUTLUM KUTSALIM 'CANIM ANACIM'…

 KUTLUM KUTSALIM 'CANIM ANACIM'…

Er veya geç ama mutlaka 'Canım Anacığım' diye taçlandırılması gereken, umulmadık anlarda babadan da baba olmaktan asla gocunmayan, tırnak içinde babalığın yanı sıra ana olmayı da içselleştirebilen tüm goca yürekli ana, bacı, sevgili, yaren, evlat, dost, arkadaş, yoldaş, eş, tüm kadınların, insanların; 'Anneler Günü Kutlu Olsun'. Senin de Canım Anacım, kutlum kutsalım…
Her ana kadın için, bir kadın varmış bir kadın yokmuş, kadınlığını unutmuş diye başlar büyülü masallar. Peşine 'masal gibidir Anne olmak' diye devam eder. Zamanla en gerçekçi masallarda bir göçmen kadın teknesi boğuşur deli dalgalarla. Gözlerin akında birçok şey uğruna aceleye gelmişlikler ve haksızlığa uğramışlık saklıdır. Kadının, kadınlığının hapsedildiği hücre duvarlarında ise beyaz tebeşirle çizilmiş “anneliği” simgeleyen çift taraflı madalyonlar asılıdır. Dayanılması zor, yürek yakan masallarda derya deniz olur her ana yüreği. Şefkatle kucaklar analar, alabora olmuş alkanlara boyanmış gözünden sakındıklarını. Alnının çatında evlat uğruna hayattan vaz geçiş, kızı kızanı adına nice haksızlığa uğramışlık yazılıdır. Kara yazgıdan darağaçları utanır…
Yeryüzü masallarının asıl kahramanları, asil insan yavruları masa üstündeki sehpaya vurulduğunda, beyninden vurulan milyonlarca, milyarlarca annedir. Feri kaçmış gözlerine mil çekilse de her türlü baskı ve zorbalığa kurban edilse de annelik iç güdüsüyle asaletli duruştan milim şaşmayanlardır. Annelerdir asil kahramanlar...
Sıradan ama şaşırtıcı durum; kadın peri masallarında bile doğan erkek olduğunda aşkın sevinendir. Pembe melek bir kız doğurduğunda ise sevincini ürkekçe yaşayandır. Kadınlığı düşer aklına ve sanki ürperir. Kadınlara masal işte o zaman biter. Akıl bitkin düşer. Düşler üşür, hayata kötü anılar üşüşür. Masalın sonunu hiç kimse düşünmez ama 'Bir kadın varmış, bir gün yokluk doğurmuş, diğer kadınlar da onu izlemiş ve insanlık yok olmuş'. Yoklamasıdır. Sıra dışı evrensel son...
Dünya, dünya olalı beri masallar, cümle âlemin bilmediği sanılan ama bildiği, gereğince önemsenmeyen beylik yok oluşları pazarlar. Var oluşun ilkesel tanımı ve dünyayla ilk tanışmanın anne kucağında öğrenildiği satır aralarına gizlenir. Gizemli ve kutsal masalların karanlık yüzünde yüzen, iğreti dikteler, kahrolası diktatörlerdir. Satanlar ana kuzusu demez şefkat ve masumiyet masasını devirir. Sonra ağır kusurlu densizler mana dehlizinde, ömür boyu insanlığını arar durur. Masal bu ya asla bulamazlar. Gökten demir elmalar düşer başa ve kerevete çıkmak yerine, teneşire yatılır...
Her kadın; ana, bacı, sevgili, yaren, evlat, dost, arkadaş, yoldaş, eştir ve asla eşiti olmayandır. Hayatı var edendir, hayatın efendisi, hayatın ta kendisidir. Çok boyutlu dünyadır hatta dünya ötesidir. Bin bir gece sürse de masallar an gelir elbet biter ve tanrı katına çıkılır...
Senden ötesi yok senden sonrası yalan, dünyam ahretim, tacım tahtım, mahirim mahşerim, denizim okyanusum, kutlum kutsalım 'Canım Anacım', gülen yüzün solmasın ‘hadi bana eyvallah...’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...