TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

30 Haziran 2021 Çarşamba

KILIÇLARIN GÖLGESİNDE ÖDÜL VE CEZA

 

KILIÇLARIN GÖLGESİNDE ÖDÜL VE CEZA

Yaşam denilen şey düşük düzeyli ödül ve ceza temelinde, ileri seviyede sürdürülebilir güvenli gelecek ayarlamasıdır. Ancak ayarsızlık ve arsızlıkla yakalanılan seciye kırılması, güveni yıkar. Bir kere yıkılmaya görsün, tekrardan güven tesisi zordur. Yaşanan güven kaybının yanı sıra ahde vefa da tüketilince, artık yaşamla barışık kalmak hepten güçleşir. Emsalsiz embesillikle emanete hıyanet devam eder gider. Ve kılıçların gölgesinde ödül ceza, ceza ödül olur…

Akıl odalarına hangi akılsızlar girer, hangi yarım akıllılar girip çıkar, kamaralarda ne ucuz hikayeler düzülür, falezde ne acayip masallar yaşanır ve yaşatılır, faraza kimler lafta kaderin cilvesine çarpılır, hepsi kılıçların gölgesinde kalır. Diğer yandan akla zarar melun mesailerde, hiç sakınmasız ödül ve ceza yakıştırması birbirine karıştıkça, yaşamda yeni sayfalar açmak, açılsa da günceye güzel el yazısıyla artı güzellikler karalamak da güçleşir. Yani sapla samanı, günahla sevabı, ödülle cezayı karıştıran yüzsüzler yüzünden ak günler kararır, günlükler su gibi karalanır, günden güne aynaya düşen anılar yaralanır. Çünkü yanlış yolda atılan küçük bir adım, doğru yolda atılan tüm büyük adımları da küçültür. Seviye düşer, seciye banalleşir ve devasa boşluk sarar atmosferi. Kutup soğuğunu solur, kör karanlığa hapsolur sıcak nefes…

Nefaset kaybı, nefessiz bıraksa da ağırdan ağır acı verse de acı gerçeklerin üzerine gitmek başta korkusuzluk icabı, sonra her yanlışı düzeltmek cesaretidir. Acizliği bitirmek, zayıf görüntüyü silmek illa ki insanlık gereğidir. Yaşamın yansıttığı kirli yüzü kibirlenerek yaşamayı seçenlere, sevmek ve kollamak bir yana ödül babında cezayı kesmektir dava. Yüzsüzleri ebediyen unutmaktır hava. Zaten ödül ve ceza çerçevesinde gelişen çaresizlikle ve yüreğe dokunan izafi derinlik oranında yaşanır, yaşam denilen şey.

Geleneksel izlerin dışlanması ve tarihsel bilinç eksikliğiyle perçinlenen zayıflık, tutsaklık ve bağımlılık yaşamı direkt etkiler. Övünülen müflis toptancılık sırf gücü temsil edene tapmayı, tapınmayı getirir. Çağ dışı çapsızlık, çiğlik ve çirkinlik yaşam düzeneğinin paslı çarkını biteviye döndürürken, vahim bir vakayla tüm roller aniden değişir. Ve ne yazık ki yalan yanlış yamanmalarla, deliksiz dedikodularla, medeniyetsiz iftiralarla biçimlenir gelecek. Göz göre göre yapılan tek bir yanlış, yetinmeyip iftira üstüne iftira çalmak, koca memleketin dahi adını unutturur. Asla unutulamaz çarpık tavır, her şey pahasına yaşam yalağından nasiplenme şevki, kölelikten hallice geçici misafirlik başlatır. Bu confessor yelteniş ne yazık ki ne idüğü belirsiz yelloz kimliklere mecburiyeti de günceller. Kalan ömür de çeyreği yarısı bahaneleriyle, kamuflaj kandırmacalarla, boşa geçer gider…

Kambur zambur kasıtlı hamlelerin yaratısı kısır döngüde, doğal yaşama kasvet bulaştıran mikropların bir gün mutlaka cezalandırılacak olması ise sönüp giden keyiflere balans, katmerli kahra da türbülanstır. Zaten akla eseni yapma serbestisinin ve ağır kusurlu kuryeliğin kıyamete dek sürmeyeceği de besbellidir. Kıyamete dek akla takılan, kılıçların gölgesinde verilecek ödül ve kesilecek cezanın, geleceğin yok edilmemesi, çoluk çocuğun yarınlarının çalınmaması, doğru karakterin zaafa uğramaması, tatlı sert otoritenin defi veya yeniden güven tesis etme peşinde yıllar yılı koşuşturmanın resmen hiçe sayılmasını karşılayıp karşılayamayacağıdır. Beterin beteri ortaklığa ve şen ortaklarına ortalık yerde kesilecek bariz cezalara hazırlıklı olmak ve ödül babında ceza kuşanmak rastgele diyarının temel gerçeğidir.

 

Tarihte bir gün bir akşam serinliğinde rastgele diyarında, random civarında yaşam denilen şey, ödül ve ceza dergahında serseri ruhlu bir delikanlı gibi semirir. Kılıçların gölgesinde ağır yolcular seyir halindeyken, ayarsızlık çoğalınca, göze batanlar artınca, bilmeceler çözülünce, akıl da ruh da yanar, ten de. Ve yeni başlangıçlar hepten zorlaşır. Ödül ve cezaya ilişkin kargaşada çözülmeler ve çöküş hızlanır.

Hep yeni bir hikâye, hep yeni bir olay. Her türlü kuyruklu yalanla bezeli oyalama taktiği kabilinde, kabile yıkan misyonerliğe sürüklenmenin getirisi sünepe perdelemesidir. Mansiyon ödülü ise bir hayal dünyasına kapılanma ve yarım akıl odalarına izinsiz hapsoluştur. Yarı çıplak vücutlarda sağlıklı etki-tepkilerin kalıcı izlerine sinen, kızıl güneş yanığı ve zavallılıktır. Arsızlık adalarında kuyu kurutan hırsızlıktır. Her şey bir yana huzurla katlanılması gereken ödül ve ceza, yaşamın suça, suç işlemeye ve suç önlemeye dönük yüzüdür. Yüzsüzlüğü gidermeyecek olsa da tek çare haklı isyanlara açık kapı bırakmaktır.

Kılıçların gölgesinde hayat denilen şeyi, düşkün seviye ve düşük seciye temelinde kılıksızlarla buluşturanlar, hayal kırıklıkları ile dolduranlar, doğanın kurallarına aykırı donatanlar, başka çıkar yol kalmayınca ihanet pazarlamasına yönelirler. Emanete hıyanetle başlayan ve gittikçe azgınlaşılan bu dip yolculukta, pik yapan utanç ve ıstırap kıvranışlarıyla, aleni ve kasıtlı karalamalar, yanlış üstüne yanlışlar ve de sahte suçlamalarla ödül ve ceza girdabından kurtuluş yoktur. Zaten bu sapkın yol, yolsuz pişkinliğin zararıyla toplu intihara dek uzayan bir yoldur. Ayrıca kılıçların gölgesinde ödül ve ceza her gün, güne özel yeniden güncellenir.

Kılıçların gölgesinde tasarlanan ödül ceza, tanımlanan ceza özeldir…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...