KALEM SİTEMKÂR, KALEMKAR SİTEMKÂR…
Güneş sisteminde kör karanlığı delen, mavi küreyi ışıtan güneş ışığı, merkeze çekilince, aya bakan hayaller çalındıkça, merkezkaç kuvvet boşanıp, sayaç ibreleri tersine döndürüldükçe sitemler başlar. Sirenler çalar. Sitemkârlar ve sistemkârlar koşullu koşulsuz kapışırlar. Kalemkârların karınca kararınca dokundurmalarına karşın kar, ar damarı çatlamışçasına, göz göre göre salt bir avuç sistemkâr arasında dağıtılır. Hal böyle olunca eninde sonunda ahir zaman hayatı duvara toslar…
Bu bodoslama gidişle birlikte özellikle adalet zaafı, ahalide haleti ruhiyeyi değiştirir. Haliyle sistemkâr rejim buyruğuyla, sitemkârlara her nevi baskılar kurulur, havadan ağır cezalar kesilir. Buzdan kalpler kırılır, buzdan kılıçlar da erir. Yürekler buzlanır, her yeni güne özel günceler kayıtlanır. Her kazan kaldırma mevsimi yakınlaştığında kızılcık şerbeti ve kısırdöngü hayaleti ve de zeytinyağı muhabbeti sarar kulisleri. Ve illaki hararet basar stenpostları. Gidişat artık sineye çekilemeyecek hale bürününce kalemkârlar; sitemkâr bir tavırla duvarlara ve tavanlara kabartma resimlerle, tülbent veya ince kumaş üzerine fırçalarla, boş ekranlara, beyaz kağıtlara, elektronik word sayfasına yazmacı mantığıyla mevcudu döşenir. Kutlu arenada sergilenen, enlemi boylamı derin, sonu uçurum olan eşsiz itibar kaybı ve eşsiz itibar kazanma yarışını gözlemler…
Seri biçimde dolmalık,
donmalık, dondurmalık mızraklı ilmihal, korkunç kazalara saplantılı arabalar, çelik
çember ilmekli tekerlekler ve besili dor arap atları. Gladyatörler ve köleler
diyarında Roma hukukuna giriş metaforu, antik gelenekçi koro. Korlanan anafor, foruna
forsuna bakmadan herkesi yutar. Formaliteden forsalar metamorfoz çağında,
Ortaçağ azmanlarıyla imaj tazeleme azgınlığı, yalan dünyaya ve elalemine sitemi
sistemleştirir. Sistemkârlık rejimine sitem dört bir yanda pik yapar. Sitemkârlık ve kalemkârlık, istim üstünde isyankarlığa
evrilir…
Göndere isyan bayrağı
çekilince, dünyanın merkezine oturan yerli ve milli boğalar hemen savaş
baltasını çıkarır, asla barış çubuğu üflemezler. Kayıp gezegeni baltalı ilah
feryadı kaplar. Ormanların efendisine kızıl maske mührü düşer. Elden gelen öğün
olmaz babında varlıkla övünenler ise eden, beden damgalanır. Notırdam zangocu kaçarcasına
plakasız tırlara yükler kaçak ganimeti. Çünkü gökkuşağı kaç renk, Millet neden aç,
milyar dolumlar nerede menşeili benzer soruların hiçbirini, sistemkâr rejiminin
istisnasız götürücüleri yanıtlayamaz…
Kalemkârların aklında kâr
zarar cetveli, sitemkârlarların dilinde açlık sınırı, düşkünlük harcı. Katlanılası
zor, kırık kara çizgi romanlarda bile absürt kaçacak, cep foto romanlarına bile
çok fazla gelecek kötü sonlu, sonsuz bir aşk bu sistemkâr âşıklığı. Sona gelinir,
dona kalınır bir gün ve aşkın, taşkın tütsüsü de söner. Yatık kürsü dikilir, son
sarı yapraklar titrer, sitemkârların gazap türküsü derinden ama tutkulu duyulur.
Duyurulur damat sesinden yanık nara, aynı nakarat; tahtları kaldırın aradan,
arasan da bulaman…
Bir şekilde sistemkâr
bulamacına bulaşanlar, bilmece bulmaca karanlığında Allah’ından bulasılar,
belalarını bulur. Güneş tutulur, kısıtlı ışık ortaçağ teolojisi, mecazi
yazıtlar ve kelalaka yanıtlar ile hasat kaldıranlar mozolelik tipler almanağına
eklenir. Ekmediği ekini biçenler furyasında fullenen, bire bin ekleyip şatafata
göçen havarilerin de havası söner. Yalan dolan imaj kuşatması çöker, aşkla
ekmek kavgası kalır elde. Önce ekmekler bozulur babında kıssadan hisse,
sitemkarların sitemi ebemkuşağı, ebesinin körü, ebesinin…
Sitemkârın hissesine
düşen karın tokluğuna karma takımında, karun yokluğuna aldanmalar ve ilahi
hisler. Ahir zamanda arşa yükseliş gecesinde, daralma ve dayanılamayacak denli beter
yoksulluk. Kalemkârlarda yorgun demokratlık. Güneş sistemine kazık çakmış
dünyada, yaralı heykeller sergisi. Memleketimden İnsan Manzaraları. Ve illaki
nahoş sistem karşıtlığı. Sistemkârlara, sitemkâr şarkısı, mevsimli mevsimsiz
düşern; İnce İnce Bir Kar Yağar fakirlerin başına…
Baş yakacak denli baştan
sona ruhban bankacılığı, kâr payı güldürüsü. Arada faiz helal götürüsü. Olmayacak
duaya âmin manastırından şirin ortak arama girişimi. Zaten paranın dili tek, dini
yok, her yol mubah yokluktan yükselene ise yer demir gök bakır. Arşıâlâ. Elbette
karışanı görüşeni olmayınca, baştan çıkaranı da çok olunca ters yola sapar
sistemkarlar. Arttıkça artar, Ortaçağ batağı takdiriyle otlağa oturma, etrafı korkutarak
otarma, ortalama filozof aklı uyarınca kotarma, otağına batağına hükmetme. Anot-katot
şanssızlığı bir yana pozitif-negatif terbiye kantonunda terbiyeden muaf el
yakacak denli para pul hikâyesi. Sitemkârlara forever akla karalar bağlatmalar,
sistemkârlara renkli rüyalar yaşatan fonlar düşer.
Güneşler ve gezegenlerin
fiziksel dayanışması, enerji, sinerji, alerji derken yumruk yıldız çarpmasıyla
gelişir sitemkârlık. Hem sözel hem sayısal cezalandırmaya uğramışların
terminalinde lanet ve tehdit katarından kaçılıp, emanete hıyanet tünelinden
sıyrılıp, sığınılan ılıman liman ise sistemkâr rejim karşıtlığıdır. Kolay baş
eğmeyeceklerin eğilimiyle sistemli eylemciliktir. Kalemkarlar ve sitemkârlar güneş
sistemi gibi işleyince, kurulu sistem tüm kurgu oyunlara rağmen aklanamaz. Sistemkâr
rejimi oligarkları sitemkârları karalar, kalemkârları
yakalar, yangına körükle gider, ısıtır ıslatır ısıtır yine olmaz. Sistemkârlar temcit
pilavının ateşini besler, besleme yalakalar resmen ihtiras tramvayına biner
yine aşı tutmaz.
Güneş sisteminde, kör
karanlığı delen mavi kürenin kalemkârları ve sitemkârları, her koşulda sistemkârları
bir güzel gömer. Kalem sitemkâr, kalemkar sitemkâr. Şimdi tam mevsimi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.