TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

8 Ağustos 2021 Pazar

ALEVLERİN EFENDİSİYLE YÜZLEŞMEK...

 

ALEVLERİN EFENDİSİYLE YÜZLEŞMEK...

Doğal hayatın tersine, çokbilmiş birileri Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi ormanlara pay ve paydacılık akışkanlığıyla musallat olunca sıralı ağaçlar, sınırsız alev kusar. Ve acilen alınmayan veya geciken önlemler yüzünden bir anda alevlerin efendisiyle yüzleşilir. Emanete hıyanetin kirli bağına bağlananlar veya politikanın örümcek ağına takılanlar, paçası tutuşunca sorgusuz sualsiz alevlerin efendisine tapınmayı günceller. Ancak her ne kadar tapınsalar da iş işten geçer…

Zaten işin özü özeti, bu dur duraksız yangınlar ve durduk yerde toplu yanmak hali, hangi günahın tescilli markasıdır besbelli. Kurunun yanında yaş hesabıyla, önü kesilemeyen yangınlarda, günahların en babasına yolculuktan çekinmeyenler muhakkak kızgın kızıl alevlerden ucuz yollu payelenir. Aleleri ele geçiren alevler pik yapar, lale devri efendileri dip ve anlaşılır ki, gizli veya açık alevlerin efendisiyle asla oyun olmaz...

Yalandan tedbir ve yavan bahanelerle alevlerin efendisini azdıranlar, erken veya zamanında kurulacak sandıktan bir şekilde çıksalar da iki cihanda azap çekmeye adaylaşırlar. Çünkü darasız terazili ticaret, adapsız siyaset saklanan sinsi ortaklıktır. Madden manen murdar işe körü körüne ortaklaşanlar, kıyıma kıyı köşe bulaşanlar, sakardan sakınmazlar hatta bile bile kötü gidişata yol verenler de dahildir bu büyük günaha. Topu ortaktır alevlerle gelen ortaklığa…

Ortada hiç makul sebep yokken, dünyanın doğal halindeliğini hovardaca bozan tüm zamanların en silikleri, bedavadan sivrilmişleri, alevlerin efendisinin ifrazatından sıkışınca, hele de iflasın vakti zamanı erişince gölgesine sığınacak ağaç da sancak da bulamazlar. Sinseler, siperlenseler, silkelenseler de muhakkak hayatlarının bir dönemine damgasını vurmuş olan alevlerin efendisini karşılarında bulurlar. Kul hakkı için karabasan yaşarlar. Alevlerin efendileri tarafından gömülmeseler de birilerince mutlaka çelik mezara gömülürler. Nihayetinde köyde kentte, yolda izde, dağda ormanda ili, dili, ilgiyi ve bilgiyi kimlerin öğrettiği veya tümden kimlerin kirlettiği açıkça bilinen, kayıtlara geçendir. O nedenle geçmiş olsun makamına sığınmak yetmez...

Yediden yetmişe kolay sınav yoktur hayatta. Sanılmasın ki alevlerin efendileriyle yüzleşemeyenler bir gün, ürettikleri haksızlığın, güttükleri bilinçsizliğin, biteviye haklı çıkmaya çalışmanın, yalanı yalanlarla ispata girişmenin hesabını vermeyecekler. Hepsi de mutlaka vakti zamanı vurduğunda hesaba çekilecekler. Alevlerin efendisini şimdiden gazaba yönelten alaz da yalaz da alaka da vaka da budur. Dikkat, sakın ha rejimi...

İşte o yüzden alevlerin efendisi köyleri, kentleri, bölgeleri kuşatırken yalan yanlış, eften püften yaylım ateşiyle faciayı geçiştirmek boştur. Külden zülden kurtulmak güçtür. Kurtuluş hayali icat değil, hayati icraat gerektirir. Kabarmanın, kibirlenmenin, kirlenmenin, kurumlanmanın, çöreklenmenin ve memleketi onmaz süreçlere hapsetmenin, suçu çok ağırdır. Her şeyi dün virüslerin efendisine, bugün alevlerin efendisine atfederek, fevri çıkışlar ve mecburi çatışmalar sergileyerek ganimet devşirmenin, hele de yangınları mucizevi olaylara bağlamanın bilinç körlüğüyle elbet saltanat biter. Dört kollu salı taşımaya sade efendiler kalır...

Sadd vaad merkezli bir dizi fettan efendi peşine düşülerek yapılan gölge siyaset, iktidar hırsıyla pekiştirilen ve klişe haline getirilen umursamazlığı kullanarak gerisinde kalıcı hasarlar bırakır. Hatta göz yumulan bu kiliseci anlayış en ücraya bile kin ulaştırır, kindarlık bulaştırır. Haliyle devrik hükümdar pozunda ahkâm kesmelere bel bağlanır. Parametrelerin açıkça yol göstermesine, uyarı manasında bireysel tepkilere ve toplumsal tavırlara hiç bakılmaz. Yenileşmeye yüz verilmez.  Bu yüzsüzlüğün sonucunda yerel, genel, bölgesel yangınlarda alevlerin efendisiyle yüzleşilir. Yangın şamarı vurunca yüzsüz politik parya ve paralel siyasetin müdavimlerini gölgelikler de siperlikler de korumaz. Hatta gölge siyasetin eseri ağır kusurlu kumpaslar hiç işe yaramaz. Kumpanyaya para pul yetmez, alevlerin efendisi paparayı yemez...

Sonuç itibariyle siyaseten Tanrının yeryüzündeki gölgesi sayılanlar dahil, blok halinde, küresel ölçekte dayatılan karma da marka da anında yanar kül olur. Küresel güç simsarları işbirlikçileri vasıtasıyla alınan, verilen, salınan kararlarla, hiç de demokratik olmayan yöntemlerle yıllarca telafisi olmayan çatlaklar oluşturur. Od, odun deryasında patlaklar oluşur. Alevlerin efendisiyle çarpışmak yerine, her musibette olduğu gibi çark etmeyi yeğleyen skandal oluşum, yine bundan sonrası volkan, benden sonrası tufan yalanlarına sarılır. Yalan yanlışlarla kısmen tepkiler bastırılır. Ama ağaçlar ayakta ölür, asla yıkılmaz...

Resmen öldürücü ucube rejim bağımlılığı, siyaseten boş tapınma salt büyük günahın piyonlarını çoğaltır. Hoş, acı gerçek geç de olsa anlaşılır ama anlı şanlı imajı verilen kusurlu kurgunun bargahları bu kez, zifiri karanlıktan beslenen gölgelerin efendisine sığınır.  

Doğal hayatın zıddına yuvalanan ve yuvarlanan bu sığınık sıradanlıkta asla külle kürle sıvanamaz görüntü, çaresiz alevlerin efendisiyle yüzleşen milletin ve memleketin hazıra orman dayanmaz babında, gölgelerin efendisinden kurtulmaya hazır olduğudur…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...