ALEVLERİN EFENDİSİYLE YÜZLEŞMEK...
Doğal hayatın tersine, çokbilmiş birileri Tanrı'nın
yeryüzündeki gölgesi ormanlara pay ve paydacılık akışkanlığıyla musallat olunca
sıralı ağaçlar, sınırsız alev kusar. Ve acilen alınmayan veya geciken önlemler
yüzünden bir anda alevlerin efendisiyle yüzleşilir. Emanete hıyanetin kirli bağına
bağlananlar veya politikanın örümcek ağına takılanlar, paçası tutuşunca sorgusuz
sualsiz alevlerin efendisine tapınmayı günceller. Ancak her ne kadar tapınsalar
da iş işten geçer…
Zaten işin özü özeti, bu dur duraksız yangınlar ve durduk
yerde toplu yanmak hali, hangi günahın tescilli markasıdır besbelli. Kurunun
yanında yaş hesabıyla, önü kesilemeyen yangınlarda, günahların en babasına yolculuktan
çekinmeyenler muhakkak kızgın kızıl alevlerden ucuz yollu payelenir. Aleleri
ele geçiren alevler pik yapar, lale devri efendileri dip ve anlaşılır ki, gizli
veya açık alevlerin efendisiyle asla oyun olmaz...
Yalandan tedbir ve yavan bahanelerle alevlerin efendisini
azdıranlar, erken veya zamanında kurulacak sandıktan bir şekilde çıksalar da
iki cihanda azap çekmeye adaylaşırlar. Çünkü darasız terazili ticaret, adapsız siyaset
saklanan sinsi ortaklıktır. Madden manen murdar işe körü körüne ortaklaşanlar, kıyıma
kıyı köşe bulaşanlar, sakardan sakınmazlar hatta bile bile kötü gidişata yol
verenler de dahildir bu büyük günaha. Topu ortaktır alevlerle gelen ortaklığa…
Ortada hiç makul sebep yokken, dünyanın doğal halindeliğini hovardaca
bozan tüm zamanların en silikleri, bedavadan sivrilmişleri, alevlerin
efendisinin ifrazatından sıkışınca, hele de iflasın vakti zamanı erişince gölgesine
sığınacak ağaç da sancak da bulamazlar. Sinseler, siperlenseler, silkelenseler
de muhakkak hayatlarının bir dönemine damgasını vurmuş olan alevlerin
efendisini karşılarında bulurlar. Kul hakkı için karabasan yaşarlar. Alevlerin
efendileri tarafından gömülmeseler de birilerince mutlaka çelik mezara gömülürler.
Nihayetinde köyde kentte, yolda izde, dağda ormanda ili, dili, ilgiyi ve
bilgiyi kimlerin öğrettiği veya tümden kimlerin kirlettiği açıkça bilinen, kayıtlara
geçendir. O nedenle geçmiş olsun makamına sığınmak yetmez...
Yediden yetmişe kolay sınav yoktur hayatta. Sanılmasın ki alevlerin
efendileriyle yüzleşemeyenler bir gün, ürettikleri haksızlığın, güttükleri bilinçsizliğin,
biteviye haklı çıkmaya çalışmanın, yalanı yalanlarla ispata girişmenin hesabını
vermeyecekler. Hepsi de mutlaka vakti zamanı vurduğunda hesaba çekilecekler. Alevlerin
efendisini şimdiden gazaba yönelten alaz da yalaz da alaka da vaka da budur. Dikkat,
sakın ha rejimi...
İşte o yüzden alevlerin efendisi köyleri, kentleri,
bölgeleri kuşatırken yalan yanlış, eften püften yaylım ateşiyle faciayı
geçiştirmek boştur. Külden zülden kurtulmak güçtür. Kurtuluş hayali icat değil,
hayati icraat gerektirir. Kabarmanın, kibirlenmenin, kirlenmenin,
kurumlanmanın, çöreklenmenin ve memleketi onmaz süreçlere hapsetmenin, suçu çok
ağırdır. Her şeyi dün virüslerin efendisine, bugün alevlerin efendisine atfederek,
fevri çıkışlar ve mecburi çatışmalar sergileyerek ganimet devşirmenin, hele de yangınları
mucizevi olaylara bağlamanın bilinç körlüğüyle elbet saltanat biter. Dört kollu
salı taşımaya sade efendiler kalır...
Sadd vaad merkezli bir dizi fettan efendi peşine düşülerek
yapılan gölge siyaset, iktidar hırsıyla pekiştirilen ve klişe haline getirilen umursamazlığı
kullanarak gerisinde kalıcı hasarlar bırakır. Hatta göz yumulan bu kiliseci
anlayış en ücraya bile kin ulaştırır, kindarlık bulaştırır. Haliyle devrik hükümdar
pozunda ahkâm kesmelere bel bağlanır. Parametrelerin açıkça yol göstermesine,
uyarı manasında bireysel tepkilere ve toplumsal tavırlara hiç bakılmaz.
Yenileşmeye yüz verilmez. Bu yüzsüzlüğün
sonucunda yerel, genel, bölgesel yangınlarda alevlerin efendisiyle yüzleşilir. Yangın
şamarı vurunca yüzsüz politik parya ve paralel siyasetin müdavimlerini
gölgelikler de siperlikler de korumaz. Hatta gölge siyasetin eseri ağır kusurlu
kumpaslar hiç işe yaramaz. Kumpanyaya para pul yetmez, alevlerin efendisi paparayı
yemez...
Sonuç itibariyle siyaseten Tanrının yeryüzündeki gölgesi
sayılanlar dahil, blok halinde, küresel ölçekte dayatılan karma da marka da anında
yanar kül olur. Küresel güç simsarları işbirlikçileri vasıtasıyla alınan,
verilen, salınan kararlarla, hiç de demokratik olmayan yöntemlerle yıllarca telafisi
olmayan çatlaklar oluşturur. Od, odun deryasında patlaklar oluşur. Alevlerin
efendisiyle çarpışmak yerine, her musibette olduğu gibi çark etmeyi yeğleyen
skandal oluşum, yine bundan sonrası volkan, benden sonrası tufan yalanlarına
sarılır. Yalan yanlışlarla kısmen tepkiler bastırılır. Ama ağaçlar ayakta ölür,
asla yıkılmaz...
Resmen öldürücü ucube rejim bağımlılığı, siyaseten boş tapınma
salt büyük günahın piyonlarını çoğaltır. Hoş, acı gerçek geç de olsa anlaşılır
ama anlı şanlı imajı verilen kusurlu kurgunun bargahları bu kez, zifiri
karanlıktan beslenen gölgelerin efendisine sığınır.
Doğal hayatın zıddına yuvalanan ve yuvarlanan bu sığınık
sıradanlıkta asla külle kürle sıvanamaz görüntü, çaresiz alevlerin efendisiyle
yüzleşen milletin ve memleketin hazıra orman dayanmaz babında, gölgelerin
efendisinden kurtulmaya hazır olduğudur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.