TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

8 Ekim 2021 Cuma

ZAMANE RUHU...

 ZAMANE RUHU...

 

Ne yazık ki dünyaya egemen olan durum tuz kokar ve zaman hızla biter durumu. Bu duruma koşut yarını hiç düşünmeden bugünü yaşamak biteviye, resmi elden modalaştırılıyor. Demodeliği aşikar modda açık gizli, akıl dünyasının kodlarıyla oynanıyor. Yani yeni model babında, eski yeni tarihi tüm koordinatlar gizlice çarpıtılıyor. Çağdışı mantığa aşinalıkla, tarihin kadranına hiç de doğru bakılmıyor. Medeniyete katkı sunan uzun yolculuklar ve göz alıcı tarihi süreçler ise tamamen yok sayılıyor.  Böylece zamanın ruhu, zamanla daralıyor, dahası özgürlükler daraltılıyor...


Resmen dağılmaya özgü aldatıcı tasvirlerle süslenmiş ve asla estetik kaygısı olmayan atıflarla, salt algısal yanıltmaya dönük sahte tarihsel tasarımlarla bütün kuşaklar cezbedilmeye çalışılıyor. Yani yarınlar bu günden bedavaya harcanıyor. Sonsuz olanakların tarumar edilişi sığda, sağda, solda anlamsız detaylarda boğulmalar ve ucuz hikâyelerin getirisi bozulmalarla görmezden geliniyor... 


Durum apaçık iken tüm bu içinden çıkılmaz haller aslında dünün eseri. Resmen koleksiyonvari sahneler, göz boyamacalar ve yürek kabartmalar ise bu güne özgü estirimler. İşte bu yüzden yarınlar insanlığa ve uygarlığa yön vermekten uzak biçimlenecek gibi...


Kestirimler bu yönde çünkü tarifi ve dayanılması olanaksız durum, taraflı bakış açısına göre geniş katmanlara yediriliyor. Süleymanın mührü sayılan mühür, zamanı kullanma sanatını alenen ziyan ediyor. Bu yüzden zamanın ruhuyla resmen alay eden kör karanlık zor kalkacak gibi. Sanki sırf bu nedenle hala hanedanlık hayranlığı aşılanıyor. Harem aşırı merak uyandırdığından hanende melekler aranıyor. Arada karada arsızlığa pik yaptırılıyor... 


Dillere destan öyküler arsızca karikaturize edilerek sınırlar, kıtalar ve zenginlikler imparatoryal düzeneğin emrine sunuluyor. Bu arada can yakan yönetsel tekniklerden faydalanılarak, toplumlar tarihi miraslarından koparılıyor. Zamanın ruhuna ters oranda, lafta muhteşem medeniyetler ısrarla aynileştiriliyor. Tarihi eritip kalıplara dökerek, mümkünsüzü mücevherleştirmenin mümkün olmadığı bilindiği halde tekrar tekrar tarihe kurgusal anlamlar yükleniyor. Böylece herşey kökten halledilecek sanılıyor. Oysa modern zamana eskici hamleler veya eskiyen zamana modern dokunuşlar hiç bir yenilik kazandırmaz. Sadece zaman kaybedilir. Ve tüm bu yabanıl gayret sadece vakti zamanı geldiğinde yaşayan tarihten, kökten kazınmayı getirir...

 

Zaman artan hızla akıp giderken, bazen en büyük uygarlık simgesi değerler bile dönem ruhunu yansıtmaz. Çünkü ya zamanın ruhu kaybedilmiş veya akıl durmuştur. Kayba yönelen akıl ise zamanla, zaman ve mekân üstü özgürlük felsefelerine kayar. Tarihi ve geleceği tuz buz eden durum işte budur.


Dünyaya faşizanca hükmeden duruma koşut, değişen koşullara ayak uyduramayan insanlık resmen tarihsel ayrım ve ayrışma sürecini yaşar. 


Öyle bir yaşar ki, dünden usanmış, bugünden vazgeçmiş, yarınlarda zamanın ruhunu arar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...