ADALAR VAPURU KAÇTA
Pürtelaş palamar halatı çekildiğinde
Adalar vapuru kıyıdan açıldı
iskele alabanda.
Koptu karşı yakaya doğru
kırmızı düdüklü kuğu
iskele tornistan.
Marmara hafif dalgalı damardan mağrur ve ağdalı.
Ağır ağdalı boğaza akmakta vapur
iskele sancakladı beton griden maviye
bravo kaptan, yaşa usta nidaları.
Populer şarkı nakaratlı
yaşa varol nurol haykırışları…
Ak köpükler süzülüyor vapurun çarkından
takipçiler rengi bozuk martılar.
Makine dairesi mırıl mırıl bandası ateş gibi kızıl.
Prusya krallığına talep açmış bir pus
punduna getirip deliyor
azan bağrını açan bir deniz ve ardına bakmadan Adalara kaçan vapur...
Pici puştu pruvasındayız imansız postacının
kapıları kaç kez çaldığı belirsiz.
Amansız şehir hatları müdavimleri belli.
Simalar renkli
yüzler benli benekli.
Öteki beriki derken
kocakarı kışını aratmayacak bir fani
durduk yerde 'ben demin söyledim' dedi.
Yakasında tarihten armağan kutlu bir rozet
evvelinde huri bugün koket.
Etrafa yaydığı buğu sıcak
alnında yakamoz yalımı.
Yakına uzağa denize adaya
yaylım ateşinin gongunu vurdu.
Koketin ettiği beddualar nazlı nakaratlı
'Karşı yakada eller yakaya yapışır
asortik alaboralar gölgeye asılır
aslar yedekler bir yemeğe yamulur.
İnsafın kurusun yamuk kaptan
seni boz düdüklü mamut
hem bal hem zehir alkor dudaklı
gölgesi uzun burunlu
gövdesi fiyakalı filinta
filancaya uğrayan kayıklı
can yeleklerini filikaları hazır et.
Batacak gibi bu vapur
battı batar gider.
Batıracak bu rezil kaptan
rezil de eder vezir de eder vapuru
yan yatıracak yatıklık bin beter.
Deniz yatağında yatalaklık
adalar da modalarda bin bir keder…'
Kader dedi sonunda ah çekerek.
Kurumlu bir edayla ahşap kanepeye kuruldu.
Al beyaz benekli yüzünde yılların uyumu
kukumav kuşu gözleri yumulu.
Kaşla göz arası çaktırmadan izliyordu
korkudan buruşan yüzleri.
Tam Osmanlı kadını tavında çakar tokadı anlamazsın cilvesi ahengi tadında.
Ata kızı kıvamında
dudakları boyalı kiraza.
Ben ise başka bir alemdeyim
bir yudum içmeden
küfelik sarhoştan daha sarhoşum
yalan dünya yükünden yorgun...
Girmişim çocukluğumla topkapıdan içeri
sevdalar şehrine kapılmışım
boğazındaki inci kolyeye
takılmışım
kararan deniz mavisine atılmışım.
Asılmışım martılarla yarışan dalgaların nefesine.
Nefesiz bırakılmışım genç yaşta
varlığım dayanağım budanmış
kaybedecek neyim kalmış. Kamarotu kalantoru aynı vapurda
ben denize vurulmuşum dağlarda.
Vurgun yemişim en derinde
nice pusuya uğramışım dehlizlerde.
Can pazarında can kurtaranım.
Boğaziçinde bir vapur
Adaları ipe dizen Adalar vapuru.
Türkuaz çırpıntılı başı belada
kentin surlarına öğle arası değende
kıskanç deniz altıyla didişiyor.
Ben ise yer altına çekilmişim
aracısız sırlarla adalara taşınıyorum.
Esrik esintiler okşuyor vücudumu
o kadar demli demliyim ki
uzun yıllar sonrası usluyum en usturuplu en ala direnişçi pozunda.
Nice ayrıntıda gizli eskiyen zamanlar
pozisyon kompozisyon tam pansiyon
hainleşen yarım porsiyon lafta dostlar.
Eften püften sebep ihanetler
hay huy çıkmazında hazımsız bahaneler.
Alaylaşan ahaliden
sıradanlaşan ahvalden saraylaşan hanelerden
zenginleşen harap konaklardan
bıkmışım usanmışım.
Derdim deliren zamana deliller zımbalamak…
Bana ne ise herkese de o,
olacak o kadar çılgınlık.
Soyuna sopuna çapına çarkına
giydirmelerden sıkıldım.
Kırk yıldır ayni terane.
Pir baktım gördüm piştiyi
kavradım piştiyi peşteyi anında bıraktım perini peşini.
Pekala pey verdim gönülden
mutlaka görülesi hesaba denk.
Batarsa batsın artık dünyalar
ayarsızlığa adananlarla adaya vapurlar…
Adalar vapurundayım es kaza
batarsa da batsın neyleyim
zerre korkarsam namerdim.
Yan yatsın yatalak kalsın
illa ki yalanlarla gerçekler kapışsın.
Koca vapur serin sulardan kopsun.
Adalıyım atış alanında tetikteyim
kent köylüyüm en asılından kıyıcığından karşı yakalı
korkarsam adam değilim.
Suskunluğum çağ düşkünlüğünden gelir
kutsal isyanım ezeldendir.
Adalar vapuru batacaksa eğer
duvara toslayan asılmışlıklarım utansın
ağdalı yalancılar korksun.
Ben gün doğumuna doğru yüzerim
vapur dumanı bulutları yüzer geçerim.
Anı demeti pınarındayım.
Rozetli kocakarı bir başka hikaye...
Çığlık budalası martılara paylaştırıyorum gevrek simidi
kavruk susamlarını havayla karışık balıklara.
Askı tepsili olmasa da çaycı damlar birazdan
kıvırtak kırıtarak efemine mineli
astımlı veremli gibi kırık sesli,
'tereyalı tost köpüklü ayran
demli taze sıcak çay
efendizadelere kahve dünyası'
Bunlar hep böyle mi benzeşir
ayni tornadan çıkmışçasına
fıtrat el verir
belki belki de kader.
Adalar vapurunun şamatası bol
adaların birine çıkartma heveslisi
bir öğrenci kafilesi.
Kafileden cinibiz kızlara cakalanan bir afili,
'Hanım teyze hani batacaktı adalar vapuru
boğazın öteki yüzüne basbayağı yüzüyor işte zenginin mostrası fakirin malı…'
İsmini duymadığım bir lise kaçamağı
kocakarıya takılmaları tek sesli
peyderpey manidar.
Adalar vapuru batmadı...
Benim vapurum Karadeniz’de çoktan batmış.
Gençlik aşkı mı kalmış
pederim de alıp başını göçmüş
sayıklamalarım sonsuza kadar.
Adalar vapurunda cayırtılar cıngılı
vız geliyor artık hayat.
Banane desem mantıksız
başımı nereye çevirsem ayni manzara.
Adalar vapuru rozet gibi yakamda.
Ada yazılı dönem harcanışlarım aklımda
gerisin geri günleri dayanılmaz.
Yanıyorum tarifsiz ve tarifesiz.
Soğusam kime ne soğumasam kime ne
neyleyim sonsuzluk ilamını hayat billahi tekelimde.
Orda borda adalar vapuru köpüğü
pur pur vurmuş şavkı limansızlığıma
rüyalarım vurulmuş bir kere kıyıdan içeri salınır Adalar vapuru.
İçime pineklemiş acılar hala taze
o yüzden tersoyum imansızlara.
Atlas yelkenler fora,
bayrak çekilsin kocakarı ayazına.
Adalar vapuru saat kaçta
kaçırırsam bir kez daha
patlar aort damarım kanım çekilir.
Çekerim hayatın palamar halatını...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.