TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

27 Kasım 2022 Pazar

ADALAR VAPURU KAÇTA

 ADALAR VAPURU KAÇTA

 

Pürtelaş palamar halatı çekildiğinde

Adalar vapuru kıyıdan açıldı 

iskele alabanda.

Koptu karşı yakaya doğru

kırmızı düdüklü kuğu

iskele tornistan.

Marmara hafif dalgalı damardan mağrur ve ağdalı.

Ağır ağdalı boğaza akmakta vapur 

iskele sancakladı beton griden maviye

bravo kaptan, yaşa usta nidaları.

Populer şarkı nakaratlı

yaşa varol nurol haykırışları…


Ak köpükler süzülüyor vapurun çarkından

takipçiler rengi bozuk martılar.

Makine dairesi mırıl mırıl bandası ateş gibi kızıl.

Prusya krallığına talep açmış bir pus

punduna getirip deliyor

azan bağrını açan bir deniz ve ardına bakmadan Adalara kaçan vapur...


Pici puştu pruvasındayız imansız postacının

kapıları kaç kez çaldığı belirsiz.

Amansız şehir hatları müdavimleri belli.

Simalar renkli 

yüzler benli benekli. 

Öteki beriki derken 

kocakarı kışını aratmayacak bir fani

durduk yerde 'ben demin söyledim' dedi.

Yakasında tarihten armağan kutlu bir rozet

evvelinde huri bugün koket.

Etrafa yaydığı buğu sıcak

alnında yakamoz yalımı.

Yakına uzağa denize adaya

yaylım ateşinin gongunu vurdu.

Koketin ettiği beddualar nazlı nakaratlı

'Karşı yakada eller yakaya yapışır 

asortik alaboralar gölgeye asılır 

aslar yedekler bir yemeğe yamulur.

İnsafın kurusun yamuk kaptan

seni boz düdüklü mamut

hem bal hem zehir alkor dudaklı

gölgesi uzun burunlu 

gövdesi fiyakalı filinta

filancaya uğrayan kayıklı

can yeleklerini filikaları hazır et.

Batacak gibi bu vapur 

battı batar gider.

Batıracak bu rezil kaptan

rezil de eder vezir de eder vapuru

yan yatıracak yatıklık bin beter.

Deniz yatağında yatalaklık

adalar da modalarda bin bir keder…'

Kader dedi sonunda ah çekerek.

Kurumlu bir edayla ahşap kanepeye kuruldu.

Al beyaz benekli yüzünde yılların uyumu

kukumav kuşu gözleri yumulu.

Kaşla göz arası çaktırmadan izliyordu

korkudan buruşan yüzleri.

Tam Osmanlı kadını tavında çakar tokadı anlamazsın cilvesi ahengi tadında. 

Ata kızı kıvamında 

dudakları boyalı kiraza.

Ben ise başka bir alemdeyim

bir yudum içmeden

küfelik sarhoştan daha sarhoşum

yalan dünya yükünden yorgun...


Girmişim çocukluğumla topkapıdan içeri

sevdalar şehrine kapılmışım

boğazındaki inci kolyeye

takılmışım 

kararan deniz mavisine atılmışım.

Asılmışım martılarla yarışan dalgaların nefesine.

Nefesiz bırakılmışım genç yaşta

varlığım dayanağım budanmış

kaybedecek neyim kalmış. Kamarotu kalantoru aynı vapurda

ben denize vurulmuşum dağlarda.

Vurgun yemişim en derinde 

nice pusuya uğramışım dehlizlerde. 

Can pazarında can kurtaranım.


Boğaziçinde bir vapur

Adaları ipe dizen Adalar vapuru.

Türkuaz çırpıntılı başı belada

kentin surlarına öğle arası değende

kıskanç deniz altıyla didişiyor. 

Ben ise yer altına çekilmişim

aracısız sırlarla adalara taşınıyorum.

Esrik esintiler okşuyor vücudumu 

o kadar demli demliyim ki 

uzun yıllar sonrası usluyum   en usturuplu en ala direnişçi pozunda.

Nice ayrıntıda gizli eskiyen zamanlar 

pozisyon kompozisyon tam pansiyon

hainleşen yarım porsiyon lafta dostlar.

Eften püften sebep ihanetler

hay huy çıkmazında hazımsız bahaneler.

Alaylaşan ahaliden

sıradanlaşan ahvalden saraylaşan hanelerden

zenginleşen harap konaklardan

bıkmışım usanmışım.

Derdim deliren zamana deliller zımbalamak…

Bana ne ise herkese de o, 

 olacak o kadar çılgınlık.

Soyuna sopuna çapına çarkına 

giydirmelerden sıkıldım. 

Kırk yıldır ayni terane.

Pir baktım gördüm piştiyi

kavradım piştiyi peşteyi anında bıraktım perini peşini.

Pekala pey verdim gönülden

mutlaka görülesi hesaba denk. 

Batarsa batsın artık dünyalar 

ayarsızlığa adananlarla adaya vapurlar…


Adalar vapurundayım es kaza 

batarsa da batsın neyleyim

zerre korkarsam namerdim.

Yan yatsın yatalak kalsın

illa ki yalanlarla gerçekler kapışsın.

Koca vapur serin sulardan kopsun. 

Adalıyım atış alanında tetikteyim

kent köylüyüm en asılından kıyıcığından karşı yakalı

korkarsam adam değilim.

Suskunluğum çağ düşkünlüğünden gelir

kutsal isyanım ezeldendir.

Adalar vapuru batacaksa eğer

duvara toslayan asılmışlıklarım utansın

ağdalı yalancılar korksun. 

Ben gün doğumuna doğru yüzerim

vapur dumanı bulutları yüzer geçerim.

Anı demeti pınarındayım.

Rozetli kocakarı bir başka hikaye...


Çığlık budalası martılara paylaştırıyorum gevrek simidi

kavruk susamlarını havayla karışık balıklara.

Askı tepsili olmasa da çaycı damlar birazdan

kıvırtak kırıtarak efemine mineli

astımlı veremli gibi kırık sesli,

'tereyalı tost köpüklü ayran

demli taze sıcak çay 

efendizadelere kahve dünyası'

Bunlar hep böyle mi benzeşir 

ayni tornadan çıkmışçasına

fıtrat el verir

belki belki de kader.

Adalar vapurunun şamatası bol

adaların birine çıkartma heveslisi 

bir öğrenci kafilesi.

Kafileden cinibiz kızlara cakalanan bir afili,

'Hanım teyze hani batacaktı adalar vapuru

boğazın öteki yüzüne basbayağı yüzüyor işte zenginin mostrası fakirin malı…'

İsmini duymadığım bir lise kaçamağı 

kocakarıya takılmaları tek sesli  

peyderpey manidar.

Adalar vapuru batmadı...


Benim vapurum Karadeniz’de çoktan batmış.

Gençlik aşkı mı kalmış

pederim de alıp başını göçmüş

sayıklamalarım sonsuza kadar.

Adalar vapurunda cayırtılar cıngılı

vız geliyor artık hayat.

Banane desem mantıksız

başımı nereye çevirsem ayni manzara.

Adalar vapuru rozet gibi yakamda.

Ada yazılı dönem harcanışlarım aklımda

gerisin geri günleri dayanılmaz.

Yanıyorum tarifsiz ve tarifesiz.

Soğusam kime ne soğumasam kime ne

neyleyim sonsuzluk ilamını hayat billahi tekelimde.

Orda borda adalar vapuru köpüğü

pur pur vurmuş şavkı limansızlığıma

rüyalarım vurulmuş bir kere kıyıdan içeri salınır Adalar vapuru.


İçime pineklemiş acılar hala taze 

o yüzden tersoyum imansızlara.

Atlas yelkenler fora,

bayrak çekilsin kocakarı ayazına.

Adalar vapuru saat kaçta

kaçırırsam bir kez daha

patlar aort damarım kanım çekilir.

Çekerim hayatın palamar halatını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...