PALAVRACI
Palavralar atılır pembe mor palas pandıras
her lisanda her aksanda
akşam alacasına yerleşen damlarda.
Aksayan akıcılıkta akkor şarlatanlığında.
Kim bilir hangi aksana karışır
hangi sabırsız sonsuzluğa taşınır.
Delice esen rüzgar sesi
karmakarışık palavralarla kıvranır.
Kuytularda pazarlık yalanı
sürekli kaynar cadı kazanı
Dünyanın bin bir haline ek memleket ahvali.
Denizin öte yakada portakal ağaçları
yürek sızlatan portakal kokusu
sarmalar tüm yalnızlıkları.
Hüzmeli hüzünler
hızmalı huriler girdabında
pembe mor palaslarda patapat
palas pandıras palavralar sıkılır.
Her nedense her seferinde ayni laf
safi gaf
kanmışlar gergefinde saf üstüne saf.
Hangi akıllı anlayacaksa
anlar korkusundan
paranın mor rengine yamanma
paçoz palazlanma gizemli zırıltı.
Zırf delinir delinmez
yanık tenli bir gölge vurur palavralara
damgası kızıl dağlara
simgesi lacivert kara denizlere.
Rengarenk yalanlara kırbaç gibi iner gökmavi
yeryüzü havalanmaları vip misali
boz taylar oylum oylum seyirtirken
serfler er vakit ekinlere.
Sapsarıdır mısır püskülü aykırılıklar
hafiften kızarır güneşe uzatılan yüzler.
Neyle ölçersen ölç artık palavraların şiddetini
isli paslı kaç karış,
deniz miliyle kaç kulaç,
kaç arşındır arşa doğrultulan
hiç mi hiç farketmez.
Yalanı doğrusu yığınları yanıltır
uzaya yayılan atılganlık kaptan köşkünü yıkar
kaptan kırk kırık palavraları yutar.
Kıytırık boşluklarda deniz canavarları türer
avantalaşmalar pazarına avatar tabakası.
Büyüklere film pazarı
kor sahneleri kof
sahipsiz semtlere ucuz oyalanmalık.
İnci küpeler toprak küpte nazarlık boncukları cepte
karesi küpüne eklendikçe
kesilir doğranır bantlanır film yılışık apıştırma hazzına eşitlenir.
Palavrası bol palavradan filmler.
Patlayan mottosu açlıktır
taş baskısı kitaplara siyasetname
bir bir yürekler mühürlenir.
İlahi tarzda palavralar parlatılır
prenses palasında palas pandıras satılır.
Dünya galasında atıklardan beslenir
küçükten büyüğe üç boyutlu gözlük
veteranlara felç maskesi takılır.
Palavralar kafesi küfesi boş
her lisanda her aksanda
insanla insan yarışır
daima insancıl olmayan kazanır.
Günah hafifleten günbatımına
uğultularla uğursuzluk yaftalanır.
Bunca laf arsızlığına lafazan anısızlığa
kim inanır.
Yeldeğirmeniyle tek tabanca savaşanlar
tabansızları üç mermiyle kovalar.
Palavralar paslanır
pembe mor mavi küre pislenir.
Bağrında sapsız pal sokağı kaması.
Bedavaya satılan palavralar en kanlısı.
Konu gayet açık
ganimet ayet gayretlilerine
gül pembe kimlere yakışır.
Mert dayanır kim kaçar
palavra tanrısına palavracı periler planlanır.
Yakın plan sırnaşık sarılmalar
yılışık pelit altı elitliği.
Can seli cin salı paravanlar
kum seli palavralar usa payandalanır.
Kasıtlı kanıtlar
bil cümle kayıtlar
deniz ötesi kaykılmalar
küreksiz kayık malı...
Karşı yakada açar portakal çiçekleri
portakal kokusu makiliği geçer
Durma yolcu patikayı takip et narası
havası suyu kokusu eşsiz ıtır
yolcu ciğerine ciğerine çek...
Mavi mora kadar portakal ağaçları
port çiçek bahçesi portakal kokusu
palavralar palasında
palas pandıras derdest korkusu.
Açılınca sır perdesi orda kal
portakal öncesi papaz yortusu.
Tortusu topuzu akla işlenmiş
pembe mor mermerden
portakal prensesi yontulmuş
düşlere mezar kaçkınları.
Tek atımlık düşlere karışanlar
satanı şeytanı satan
cadı kazanı dünyaya
dünyanın palavrasını yakıştıranlar.
Lisanı harbiyle topu sonluğunu toplar.
Palavracılar çarkında felek
palavracıların elinde memleket
palas pandıras palas sarsıntısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.