TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

27 Kasım 2022 Pazar

GEL GÖR DENİZE GÖMÜLMEYİ

 GEL GÖR DENİZE GÖMÜLMEYİ…

 

Kırmızı uçan balonlu küçük kız

gel gör halimi buralarda niceyim

gez gör dolaş yükü yekûnu 

küçük bir adacıktayım...


Denizlere nasılsa nasıl serpilmiş adalar

Egeye ada ada sıralanmış yanyanalar

yanılmamışım en güzeli bu adacık.

Kırmızı balonlu küçük kız

gel gör suskun denize gömülmeyi 

veya uçan kuşlarla göklere çekilmeyi...


Sakın ha gömüt ritüelleri istemiyorum.

Biliyorum şahsımı uğurlayanlar 

her limanda yasta

yolculuklardan yolculuk beğenmişler 

damarlarımda dolaşan kanımda 

şansımı beğenmemişler ellerde al yazma

ıslak mendiller filmin sonuna

yoluma yolculuğuma alkış tutulacak.

ve son arzum tek tümce olacak

merhaba kardeşim Deniz...


Doğal hayatın hasılası dertli başıma 

bitsin gitsin adı batasıca kaos

batsın yeni başlangıçlara son sevdası

sonsuzluğa sil baştan yolculuk nidası

ya da sonsuzluğun sonu rüyası.

Gel gör uçan kırmızı balonlu küçük kız, 

ne istilacı bunalımlardayım…


Adam sendelik mülteci hafızamı

bitkin anılarımı yokluyorum habire,

hiç yoktan anlarımı sesliyorum. 

Yoksul yoksun küçük dünyamı sorguluyorum

katlimize çıkarılmış fermanları.

Ne yazar bunca hasar kimi kasar

ben zaten çok önceden vurulmuşum.

Vurgun yıllarından kalmayım

tabanlarım sızladıkça yalım yalım 

bilesin tabanca aşkım yeşerir.

Tabansız tabanvay çıkmazında

çıplak silaha merakım depreşir.

Nice depremler yaşadım yaşarım 

ardı sıra klasik çelik ayazı günler.

Adım sanım savım kavım belli 

kıvamında devrimcilik ederim.

Denize kan gülleri derip

boğazdan gelip geçen gemileri sayarım.

Gel gör kırmızı uçan balonlu küçük kız  

ben hangi meçhul gemide

en dip kamaradayım...


Gözlerimi her yumduğumda

patlar izli mermiler aklımda

ışır hafızam kuru sıkı

düş kırıntılı

tünelin ucundaki sarı ışık sıkıntılı. 

Sahte ve kalpazan düş artıkları 

kasvetli rastlantılar dizilir 

dizimin dibine

vazgeçemediklerim dillenir sen makamsız kutlu isyancı

mekansız mutlu yabancı

yoluna kurban can yoldaşım.

Kim ki ayni yollarda iki garip yolcudur

onlara yüreğim kanar hala.

Gel gör kırmızı balonlu uçan küçük kız  

kızıl közlerde çıplak ayak yürüyeni...


Yüreğim kırk pare çarparken

beyazperdeye nasılsa nasıl gözüm takıldı 

garezim kinim sırf kolundakinedir.

Aylardan Eylül onikiden tam isabet

sayenizde sımsıcak düşlerim delindi.

Delice okuyorum şimdi o kitabın ortasından.

Zihnim zifiri derinlikte okumayı unutmamış

hala kör gecelerde isyancı hecelerdeyim. 

Mücadele kaybedilmiş hücrelerdeyim.

Siyaseten sorgulanmışım askılarda

ve en vahşi vurgunu yemişim.

Gözüm dönmüş aklım durmuş 

gizlim saklım kalmamış

yine de yenilmemişim.

Artık asla geri dönülmeze dolu silahım

yarına teklediğim dakikalarda

çektim kurdum tetik düşürdüm

hep aklıma dolandın.

Oldu bittiye getiremedim açık hesabı.

Tarifsiz keyifler muhitinde misafiriz

gidiş adresi belli dönüş belirsiz.

Tek başımaydım yılmadım

salt kolundaki korkuluğa taktım.

Elimde el yazması kitaplarım

her harfinde minnacık ellerinin izi.

Baştan vaz geçip önce sonunu yazdım...


Uyumsuz mavilikler saklıyor adaları

delibozuk dalgalar yutuyor adamcıkları

felaketin lekesi gökyüzü duvarına asılı.

Yıkılsın taş duvarlar

kelebek desenli sobalarda

nahoş fezlekeler yansın.

Yansam da yansak da yanmasak da

ilk fırsatta feleğin sillesi

işte bu şarklı sinikliğine düşmanım.

Çarkı bozuk çarkıfelek kanlım. 

Sıkarsın alnının ortasına

veya şakağına tek mermi

belki o zaman solmaz gözlerimdeki Pertev.

Sonrası yok öncesi var artık.

Bir atımlık barut sonrası

duyulmaz martıların yalvarışları

anılmaz kuşların adadan kaçışı 

görülmez kaçıklığın son perdesi

ve nice badireden kurtulanlar solar

düşte düşenler sağırlaşır.


Ismarlama yaşıyorum gizemi

yeşil gözlerde yanan alemi aleni.

Elaleme sert rüzgarlar kazıyorum 

artık kendime daha çok kızıyorum.

Allı yeşilli bir dağdım dağlandım

küllerinden külçe külçe doğanım

üflesen ada ada uçarım

kırmızı pelteye üflenen can tükendi 

tükendim sanki. 


Gel gör kırmızı uçan balon

gel gör kırmızılı küçük kız 

sevgi tünelinde tüten sevgiliyi

sevgiliden öte ebedi yari

yolculuğu yarım kalanı.

Çoktan tamamlardım ama esirinim.

Unutma bize hep hiçlik

piclik her yerde ezilmelik.

Yıllar geçse de aradan

hiç gücenmem unutma

gücüm yettiğince eserinim.

Esip gürlediğime aldırma

tabancam oyun hamurundan

namlusu akide şekeri

lokum rastlantılar dizilmiş şarjöre 

sırısam hedefi silme ana renklere boyar

duvara mıhladığım dünya ılım ışık ebem kuşağı olur.

Doğrudur bir gider bin geliriz 

odacık odacık dağılırız

Denizden içeri adacık adacık doğarız.

Doğanım küçük evliya çayırına

can tükendikçe tende büyüyen çağlayan...


Küçük kızım meskenimiz bu tatlı adacık

tüten bacalarının buğusu buharı 

hep hapislik.

İhtiyatlı bir ihtiyarım artık sürgünlerde kederli bir yar 

liman liman bunalsam da

habis ura direnen er.

Yatmam dört duvar arası artık yatamam.

Kahpe felek bekle

asla fazla gecikmeyeceğim 

güneş rotalı ilk gemideyim 

bekle de gör halini.

Zerre tınmam olacakları

can alıcı tanrıçaların bedeniyle vedalaşmışım

yakut gözlerine sade bir öpücük kondurmuşum

kallavi kumpaslardan yırtmışım

şimdi uzsal bir parıltıyım

gölgesinden korkan bekle geliyorum...


Tek katlı adacık evleri çatıları kırmızı kiremitli

cümle kapıları asma kilitli

pencereleri ürkek bakışlı saf kadifeli

kadifeli gelinler al yanaklı

usumda kalanlar bunlar.

Dahası son  yolculuğumun suskunları

gülümseyen pamuk şekeri bulutlar

ustura gibi bir ayaz

ve buz kesmiş yollar.

Hafızamı yoklayan kurşun geceler

üzerime çöküveren ateş canavarları

ve busbulanık anılar. 

Sıkı dur kahpe felek

Ata yadigarı tabancam belimde

helalinden üç mermi avucumda

vınlıyorum kurşun gibi

kanatlanıyorum kuş gibi.

Çifte tetiğin boşluğunu alıp sonsuzluğu indirmişim yere

hadi çık bakalım karşıma soyka felek.

Sönmüş milyarlık yıldızlar

ilkesiz ilkler kaypak eller

ışık yutan kara delik çaprazında.

Deliksiz inanıyorum

kör karanlığa inat

ışıl ışıldır şanlı adacıklar. 

Kara deliklerinizden çıkın adamcıklar 

size şah damarınızdan daha yakınım 

sunacağım hayat başka bir hayat...


Sırt üstü uzanmışım dirilişin maviliğine 

gökkubbeyi yalıtan yaratıları gözlemliyorum.

Yarıda kalan rüyalarımı özlüyorum. 

özüme kesin mizan bir türlü tutmuyor

Devlet sırları belenmiş beşiğime

açık ara kızılca kıyamet turlarındayım.

Serçe parmağıma bağlı kırmızı ipli nişan

Küçük kızın elinde kırmızı balon

sözün özü kırmızıda gizliyim.

Hayatımın bilançosu ipin ucu.

Maviye uçan kırmızı balon hayatımın şablonu..


Göz gözü görmeyen bulut karmaşasında

tırmanıyor kırmızı bir uçak 

sis bunaltılı denizde 

tırmalıyor grimavi bir gemi resmen havaya karaya saplanmışım.

Fünyesi çekilmiş bir benliğim

mora kesmiş bileklerim.

Çakmaklı beyliğimin yivleri paslı 

künyeme kazılı adım Adalı.


Adım gibi biliyorum

uzaya uzayan al balon

patladığında 

ben çoktan basıp gitmiş olacağım.

Küçük kız dönülmeze yolculuğumun sırdaşı.

Biliyorum bu sol yolculuğum

Biliyorum bu son yolculuğum

aradan çekileceğim usulca.

Al balonlu küçük kız 

usulünce gel gör halimi niceyim

Denize sarılmak üzereyim.

Gel gör yükü yekunu 

miniminnacık bir mavi adacık.  


Aldırma kırmızı balonlu küçük kızım 

büyüdükçe maviliklerde

beni göreceksin 

mutlaka kutlu emanetimize büyüleneceksin 

ve gümüş yeleli bir adam vardı

o adam vallahi babam diyeceksin...


Kırmızı balonlar göğü kaplayacak

ve denize gömülecek tüm adamcıklar.

Arkamızdan bir tas su dökecek adacık.

Sadece ikimizin adası...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...