GEL GÖR DENİZE GÖMÜLMEYİ…
Kırmızı uçan balonlu küçük kız
gel gör halimi buralarda niceyim
gez gör dolaş yükü yekûnu
küçük bir adacıktayım...
Denizlere nasılsa nasıl serpilmiş adalar
Egeye ada ada sıralanmış yanyanalar
yanılmamışım en güzeli bu adacık.
Kırmızı balonlu küçük kız
gel gör suskun denize gömülmeyi
veya uçan kuşlarla göklere çekilmeyi...
Sakın ha gömüt ritüelleri istemiyorum.
Biliyorum şahsımı uğurlayanlar
her limanda yasta
yolculuklardan yolculuk beğenmişler
damarlarımda dolaşan kanımda
şansımı beğenmemişler ellerde al yazma
ıslak mendiller filmin sonuna
yoluma yolculuğuma alkış tutulacak.
ve son arzum tek tümce olacak
merhaba kardeşim Deniz...
Doğal hayatın hasılası dertli başıma
bitsin gitsin adı batasıca kaos
batsın yeni başlangıçlara son sevdası
sonsuzluğa sil baştan yolculuk nidası
ya da sonsuzluğun sonu rüyası.
Gel gör uçan kırmızı balonlu küçük kız,
ne istilacı bunalımlardayım…
Adam sendelik mülteci hafızamı
bitkin anılarımı yokluyorum habire,
hiç yoktan anlarımı sesliyorum.
Yoksul yoksun küçük dünyamı sorguluyorum
katlimize çıkarılmış fermanları.
Ne yazar bunca hasar kimi kasar
ben zaten çok önceden vurulmuşum.
Vurgun yıllarından kalmayım
tabanlarım sızladıkça yalım yalım
bilesin tabanca aşkım yeşerir.
Tabansız tabanvay çıkmazında
çıplak silaha merakım depreşir.
Nice depremler yaşadım yaşarım
ardı sıra klasik çelik ayazı günler.
Adım sanım savım kavım belli
kıvamında devrimcilik ederim.
Denize kan gülleri derip
boğazdan gelip geçen gemileri sayarım.
Gel gör kırmızı uçan balonlu küçük kız
ben hangi meçhul gemide
en dip kamaradayım...
Gözlerimi her yumduğumda
patlar izli mermiler aklımda
ışır hafızam kuru sıkı
düş kırıntılı
tünelin ucundaki sarı ışık sıkıntılı.
Sahte ve kalpazan düş artıkları
kasvetli rastlantılar dizilir
dizimin dibine
vazgeçemediklerim dillenir sen makamsız kutlu isyancı
mekansız mutlu yabancı
yoluna kurban can yoldaşım.
Kim ki ayni yollarda iki garip yolcudur
onlara yüreğim kanar hala.
Gel gör kırmızı balonlu uçan küçük kız
kızıl közlerde çıplak ayak yürüyeni...
Yüreğim kırk pare çarparken
beyazperdeye nasılsa nasıl gözüm takıldı
garezim kinim sırf kolundakinedir.
Aylardan Eylül onikiden tam isabet
sayenizde sımsıcak düşlerim delindi.
Delice okuyorum şimdi o kitabın ortasından.
Zihnim zifiri derinlikte okumayı unutmamış
hala kör gecelerde isyancı hecelerdeyim.
Mücadele kaybedilmiş hücrelerdeyim.
Siyaseten sorgulanmışım askılarda
ve en vahşi vurgunu yemişim.
Gözüm dönmüş aklım durmuş
gizlim saklım kalmamış
yine de yenilmemişim.
Artık asla geri dönülmeze dolu silahım
yarına teklediğim dakikalarda
çektim kurdum tetik düşürdüm
hep aklıma dolandın.
Oldu bittiye getiremedim açık hesabı.
Tarifsiz keyifler muhitinde misafiriz
gidiş adresi belli dönüş belirsiz.
Tek başımaydım yılmadım
salt kolundaki korkuluğa taktım.
Elimde el yazması kitaplarım
her harfinde minnacık ellerinin izi.
Baştan vaz geçip önce sonunu yazdım...
Uyumsuz mavilikler saklıyor adaları
delibozuk dalgalar yutuyor adamcıkları
felaketin lekesi gökyüzü duvarına asılı.
Yıkılsın taş duvarlar
kelebek desenli sobalarda
nahoş fezlekeler yansın.
Yansam da yansak da yanmasak da
ilk fırsatta feleğin sillesi
işte bu şarklı sinikliğine düşmanım.
Çarkı bozuk çarkıfelek kanlım.
Sıkarsın alnının ortasına
veya şakağına tek mermi
belki o zaman solmaz gözlerimdeki Pertev.
Sonrası yok öncesi var artık.
Bir atımlık barut sonrası
duyulmaz martıların yalvarışları
anılmaz kuşların adadan kaçışı
görülmez kaçıklığın son perdesi
ve nice badireden kurtulanlar solar
düşte düşenler sağırlaşır.
Ismarlama yaşıyorum gizemi
yeşil gözlerde yanan alemi aleni.
Elaleme sert rüzgarlar kazıyorum
artık kendime daha çok kızıyorum.
Allı yeşilli bir dağdım dağlandım
küllerinden külçe külçe doğanım
üflesen ada ada uçarım
kırmızı pelteye üflenen can tükendi
tükendim sanki.
Gel gör kırmızı uçan balon
gel gör kırmızılı küçük kız
sevgi tünelinde tüten sevgiliyi
sevgiliden öte ebedi yari
yolculuğu yarım kalanı.
Çoktan tamamlardım ama esirinim.
Unutma bize hep hiçlik
piclik her yerde ezilmelik.
Yıllar geçse de aradan
hiç gücenmem unutma
gücüm yettiğince eserinim.
Esip gürlediğime aldırma
tabancam oyun hamurundan
namlusu akide şekeri
lokum rastlantılar dizilmiş şarjöre
sırısam hedefi silme ana renklere boyar
duvara mıhladığım dünya ılım ışık ebem kuşağı olur.
Doğrudur bir gider bin geliriz
odacık odacık dağılırız
Denizden içeri adacık adacık doğarız.
Doğanım küçük evliya çayırına
can tükendikçe tende büyüyen çağlayan...
Küçük kızım meskenimiz bu tatlı adacık
tüten bacalarının buğusu buharı
hep hapislik.
İhtiyatlı bir ihtiyarım artık sürgünlerde kederli bir yar
liman liman bunalsam da
habis ura direnen er.
Yatmam dört duvar arası artık yatamam.
Kahpe felek bekle
asla fazla gecikmeyeceğim
güneş rotalı ilk gemideyim
bekle de gör halini.
Zerre tınmam olacakları
can alıcı tanrıçaların bedeniyle vedalaşmışım
yakut gözlerine sade bir öpücük kondurmuşum
kallavi kumpaslardan yırtmışım
şimdi uzsal bir parıltıyım
gölgesinden korkan bekle geliyorum...
Tek katlı adacık evleri çatıları kırmızı kiremitli
cümle kapıları asma kilitli
pencereleri ürkek bakışlı saf kadifeli
kadifeli gelinler al yanaklı
usumda kalanlar bunlar.
Dahası son yolculuğumun suskunları
gülümseyen pamuk şekeri bulutlar
ustura gibi bir ayaz
ve buz kesmiş yollar.
Hafızamı yoklayan kurşun geceler
üzerime çöküveren ateş canavarları
ve busbulanık anılar.
Sıkı dur kahpe felek
Ata yadigarı tabancam belimde
helalinden üç mermi avucumda
vınlıyorum kurşun gibi
kanatlanıyorum kuş gibi.
Çifte tetiğin boşluğunu alıp sonsuzluğu indirmişim yere
hadi çık bakalım karşıma soyka felek.
Sönmüş milyarlık yıldızlar
ilkesiz ilkler kaypak eller
ışık yutan kara delik çaprazında.
Deliksiz inanıyorum
kör karanlığa inat
ışıl ışıldır şanlı adacıklar.
Kara deliklerinizden çıkın adamcıklar
size şah damarınızdan daha yakınım
sunacağım hayat başka bir hayat...
Sırt üstü uzanmışım dirilişin maviliğine
gökkubbeyi yalıtan yaratıları gözlemliyorum.
Yarıda kalan rüyalarımı özlüyorum.
özüme kesin mizan bir türlü tutmuyor
Devlet sırları belenmiş beşiğime
açık ara kızılca kıyamet turlarındayım.
Serçe parmağıma bağlı kırmızı ipli nişan
Küçük kızın elinde kırmızı balon
sözün özü kırmızıda gizliyim.
Hayatımın bilançosu ipin ucu.
Maviye uçan kırmızı balon hayatımın şablonu..
Göz gözü görmeyen bulut karmaşasında
tırmanıyor kırmızı bir uçak
sis bunaltılı denizde
tırmalıyor grimavi bir gemi resmen havaya karaya saplanmışım.
Fünyesi çekilmiş bir benliğim
mora kesmiş bileklerim.
Çakmaklı beyliğimin yivleri paslı
künyeme kazılı adım Adalı.
Adım gibi biliyorum
uzaya uzayan al balon
patladığında
ben çoktan basıp gitmiş olacağım.
Küçük kız dönülmeze yolculuğumun sırdaşı.
Biliyorum bu sol yolculuğum
Biliyorum bu son yolculuğum
aradan çekileceğim usulca.
Al balonlu küçük kız
usulünce gel gör halimi niceyim
Denize sarılmak üzereyim.
Gel gör yükü yekunu
miniminnacık bir mavi adacık.
Aldırma kırmızı balonlu küçük kızım
büyüdükçe maviliklerde
beni göreceksin
mutlaka kutlu emanetimize büyüleneceksin
ve gümüş yeleli bir adam vardı
o adam vallahi babam diyeceksin...
Kırmızı balonlar göğü kaplayacak
ve denize gömülecek tüm adamcıklar.
Arkamızdan bir tas su dökecek adacık.
Sadece ikimizin adası...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.