TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

21 Aralık 2022 Çarşamba

İNCELDİĞİ YERDEN KOPACAK...

 İNCELDİĞİ YERDEN KOPACAK...


En asil şiirler

inciler saçarak bir kalemde

şairsiz doğsun.

En asi şiir

inceldiği yerden koparsa kopsun.

En sağlam haykırışlar 

tam yarı belinden

şiir üçlemesi yerli yerinden

kırılsın...


Ey solak şair 

sen yaz veya yazma ama oku.

Ok yaydan çıkmış bir kere

pir aşkına okut.

Aşk kılıçtan keskin buzdan soğuk 

yadellerde tuzak üstüne tuzak

sen ben siz biz şirin yardan uzak.

Kendiliğinden aksın asil şiir

tek kalemde şairsiz doğsun

asi şiir.

En asi ve asil yaz ve okut...      


Kumu çalınan kumlu deredeyim

üzerimde hırpalanmış demir köprü

hababam yarına ertelenmiş eylemlerim.

Düşük profilli aldatmacalar

içten içe pekmez tavası kaynamalar

kasım kasım kasılmalar

her biri hepsi ve nicesi

soluksuz feryadım.

Aksuya özgü coşkuyla taşan Fıratım.

Başımdaki fırtına bulutları umut yüklü

Ata dergahım çavuşoğlu dönencesi

kafa denkliğim Karşıyaka dinlencesi. 

Ey solak şair 

sus ve dinle bu asi girizgahı...


Bak pasaklı posbıyık kasap

allem kallem etme

at kalem pirzolaları közden ateşe

soğan ve kırmızı biber ekle

ana sıcağa bol kekik ekele.

Ustam alem ziyafet

elalem adam görsün.

Yarı bitik şişeyi de zuladan çek çıkar

masayı hazır et yoldayım.

Acıkmışım yoluna yordamına birader

adabınca dem vurup demlenelim...


Gelir gelmez elimin sıcağıyla

mazbut bir resim çizeceğim göğe

dümbelekleri dünya alem görsün.

Alnımın çatında çağlayan şelaleler

sürahide meşhur acısu buğusu

resmen resmin içine dökülsün...


Kim kime satarsa satsın aklını 

yüreğini de kahpe dünyaya kapaklasın.

Ey solak şair 

deli divane dayılanalım son kez

ince pazarlıklar diyarına

hain tuzaklar tezgahına

üslubunda sallayalım.

Şu garip millet 

illet olan yaslı yürekleri 

memleket sevdasını içenleri görsün.

Asarlar asmazlar takarlar takmazlar kimbilir

kumpas paspas aralığında taş kesmektense

kötü haber tez ulaşsın balormanına.

Gülenler gülsün ağlayanlar ağlasın

şiir inceldiği yerden kopsun...


Ey solak şair

çağım çağlam heyhat

delikanlılık çağım berbat

yaşlı yüreğim ayet ayet 

satmışım anasını avradını haspa dünyanın.

Reddetmişim ballı börek dünyalıkları

zerre üzülme üzülmem halime.

Ütopik düşler hala kafamda

erketelenmiş eylemler kapımda

üşürüm yıllardır 

sırtımda alev güllesi.

En asi şiir

Deniz gözlü kız çocuğu sancısı

en asil şair

sanki ıssızlığın sızısı.

Şairsiz doğan her şiirde

bitmeyen isyanımın ısısı.

On ikiden vururum dere boyuna.

Kortej türküsü tüter kara gökyüzüne 

mavi boşluklara sığınır nakaratlar

dillenir limana açık lal pencereler.

Ey solak şair

solduğum rüya Karadeniz doyduğum hülya Ege

an ve an anımaat sonsuza...


Ey asi şiir

zulamda dibi delik şişe

aklım zehir ziyan

başım darma duman  

etraf çepeçevre ayran delisi

bir yudum aslan sütü yasak.

Oysa kınalı koça yakışır hayal gemisi.

Ey asil şiir

karanlığı yutar bir tutam derman

deniz gözlüm seni düşünürüm durmadan.

Hababam çıldırtan sulara dalıyorum.

Kalemin burçlarında aynı tutku.

Ey solak şair

şahdamarıma benden yakınsın

bir keskin bıçak ve geçkin sıcak

sürçtü ise lisanı harbim

hiç yakınma kır kalemi..

Sürerim anılarımın topal eşeğini doruklara.

Zaten dünden örselenmiş yüreğim 

yarınlara öksüzüm.

Yıllar yollar aynı yolcular tıpkısı

yorgun argın külliyen dargın.

Belki enginde candarmalara enselenirim

bil ki kesinlikle aldırmam...


Ey nazlı yaren

şairsiz doğan asi şiirlerle

ha babam de babam sana esiyorum 

eskisi gibi sırsıcak değil belki ama

anam babam estikçe esiyorum.

Kıssadan hisse hapşırtan özlemle 

sırf sana eriyorum.


Ey solak şair

derdim her dem memleket.

Buz gibi soğudum bu şehrin iskeletinden

karnı yarılan şu al yeşil vadiden

vaadlerini tutmayan ondan bundan.

Ustam doldur kadehleri memleket aşkına

eşsiz benzersiz süzülen dere Fıratım.

İçmeye doyamam keskin fırtınaları

doyuncaya içerim acı suyundan.

Usum ustam

bu masa son masam

usulca son kez sarhoş olalım.


Ey solak şair

ey asi şiir

ey asil şiir

şairsiz doğan şiire yastayım.

Beyim satılık değil beynim

evet yakıldım yıkıldım sürüldüm 

yılmadım tam da buradayım.

Şu içine içine kanlı yaşlar akıtan derede

üstüne tünemiş demirden köprüde

dertler şahı derdoyum.

Artık hayat denilen muamma

inceldiği yerden kopacaksa kopsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...