TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

8 Temmuz 2023 Cumartesi

ARDA BÜYÜK ARMA…

 


ARDA BÜYÜK ARMA…

 

Arda, Los Galacticos’a attığı imzayla eğer çok büyük bir hataya düşmezse unutulmaz arma, uluslararası marka olma yolunu araladı. İlk anda duygusal istekleri karşılamayan bir kopuş varmış görüntüsü oluştu. Sosyal medya bir anda sitemlerle çalkalandı. Dur nereye, daha doya doya izleyemedik, izlettirmediler, kalsaydın bir sene ne olurdu sanki, ağır hafif bahane bolluğu. Oysa futbol mantığı çerçevesinde düşünüldüğünde Arda’nın gitmekle çok iyi yaptığı aşikâr. Öyle forma aşkı, renk aşkıyla izahı zor bir olay, karşılaşılan büyük güzellik. Madrid’in ve dünyanın en büyük takımına elbette Almanya’dan gidenler de ayrı bir gurur ama Türkiye’den giden ilk Türk Arda.  Ayrıca fena mı Arda’yı tüm dünya izleyecek artık. Futbol ordinaryusları gırla, efendim orada oynayamazmış peki Arda’ya burada sen kaç dakika layık gördün. Yarısını da alsa yeter. Arda bu, büyük arma, evrensel marka yolcusu…   

 

Altı yıllık imza aslında üzerinde her açıdan düşünülmesi gereken ve ne kadar yazılsa çizilse de çözümü açık seçik belli bir adım. Konu baştan sonra yönetsel. İdari bunalım. Bu ilk adımın peşine futbol dışında hemen her alanda koşa koşa niceleri gidecek, Arda’ya niceleri eklenecek. Diğer yandan yakalanabilecek ilk fırsatta kendini yurt dışına atmayı düşünen, çığ gibi büyüyen ülke gençliğine bu büyük transfer denizde zerre de olsa bir umut ışığı. Hangi alanda olursan ol, başar, göze gir ve git. Gidersin kolaylıkla. Oysa bu fiziksel ve beyin göçünün özü iç yakıcı. Niteliği, yeteneği üst kalite kimse burada kalmayacak bu gidişle. Gerçi giderlerse gitsinler parolası dillerde, gitmek mi zor kalmak mı akıllarda ama yine de düşündürücü ve acı gerçeklik kapıda. Gençler ne yapıp edip mutlaka dışarı kaçacaklar yani. Hatta familyasıyla tası tarağı toplayarak tümden. Sonra övün bakalım en genç nüfus bizde diye tabi uzatmalı sığınmacı yoz yobaz gençliği saymazsak. On yıllar sonra ayaktopu, ayak takımı diye burun kıvırılan bir sahada sevinç kıvılcımı değmiş hayatımıza şöyle gönül rahatlığıyla sevinemiyoruz. Neşeyi sevinmeyi bile unutmuşuz. Ne yazık ki unutturmuşlar gayriihtiyari güler gülmez hemen amiyane amigoluk…

 

Nedendir bilinmez dünyanın en büyük takımına, takımdaşlık bir kenara federatif futbol tarihinde ilk olma özelliği taşıyan bu transferi bile kaldıramayan, bir toplumsal düzenek hadi sokuldu demeyelim anında devreye girdi. Devir iletişim, bilişim, dijital teknoloji devri. Bilmek, öğrenmek, görmek isteyenler bu devrimden kolaylıkla yararlanabilir. Mevzu yeni değil ki Arda, yıllardır dünya futbolunun genç ve gelecek vadeden yeteneklerinde ilk beşte.  Çocukluk aşkı Sarı Kanarya’nın ve Ulusal Takım’ın en büyük umudu olması çoktan tescilli. Ayrıca ileride değişmezse eğer zeki, çevik ve ahlâklı bir profil çiziyor. Üstelik empati yeterliği yüksek, çok saygılı, sevgi trafiğini de iyi kullanan güler yüzlü bir genç. Neymiş vay bırakmış, vay kaçak vay şu bu, en kötü alışkanlık veya yaslanılan beter algı böylesine avam kırgınlık ve kızgınlıkla hariçten dem vurma hali. Efendiler resmen gurur duyulacak, git dünya futboluna damganı vur gel denilecek bir durum ortada. Kapışılan ortada kuyu var yandan geç faslı. Yarım ağız da olsun ‘yolun olun açık olsun Arda’ demek bu kadar mı zor. Yok, Sarı Kanarya’da bir sene daha hem de kiralık oynasaymış da pişseymiş. Arda’ya kiralık takım yığınla, belli ki sıradalar bugünden. Ya pişirelim derken yakarsak vebali kim ödeyecek. Futbol Tanrıları korusun ya onmaz bir sakatlık konarsa bedenine, bu travma süreci ve sonrasında Arda’yı kim anacak, kim anımsayacak. Kim ısrarla arayacak, özel uçağını yollayıp aldıracak. Babamın bir sözü hala kulaklarımda, ‘yolcu yolunda gerek hadi bakalım’ hadi bakalım Arda kolay gelsin...

 

Hadi bakalım deyip geçemiyor demek ki insan kisvesindeki yaratılar. Garip ülkenin komple takım taraftarlarının açık ara sevdiği, gururlandığı, kucakladığı bir dünya yıldızı olma adayı bulmuşuz, hemen linç taktiği. Yargısız infaz takıntılı depresif tutumlar. Anında katı kamplaşma, kısır döngü tüccarlığı.  Başta ülke futbolu, kurulamamış yerli futbol endüstrisi sonra sırasıyla Sarı Kanarya, büyüğünden küçüğüne diğer takımlar, bu arada Arda’yı vareden cafcaflı günlerindeki Gençlerbirliği salt Arda sayesinde bedavaya piar yapmış anlayan söyleyen yok. Hiç olmazsa Sarı Kanarya’lı bir Madridli veya Arda’lı Ulusal Takımı destekleyen bir İspanyol görebileceğiz. Bu ne maddi manevi çöküntüdür ki kulübüne tarihinin en yüksek transfer gelirini ‘fazlası ileride’ kazandırmış hem de bunu onsekiz yaşında yapmış bir genç hicvedilen, eleştirilen, linçlenen. Dini imanı para olmuş bir dünyada hala yok armudun sapı üzümün çöpü. Moral değerlerin çürümesine, ekonomik darboğaz çıkmazına, zamlara zumlara bu kadar kafa yoran yok. Resmen yıkıma aldıran hiç yok. Haliyle katlanılması gittikçe zorlaşan sonuç ortadayken alelade sportif kaçamaklar…

 

Arda, Los Galacticos formasıyla muhtemelen unutulmaz arma, uluslararası marka olacak ama bu resmen karşılıklı köklü zihniyet değişikliği ürünü. Real Madrid, yakına kadar dünya çapında isim yapmış yıldızları fahiş bedeller ödeyerek kadrosuna katıyordu. Son beş yılda transfer politikasında radikal değişikliğe gitti. Temel strateji gençlere yatırım yapan, gerekirse yüksek bonservis ödemekten çekinmeyen çerçeveye oturtuldu. Bilinenin aksine çığır açan takım yönetimi deneyimi bedavaya, gençlik heyecanını parayla yapısına kattı. İşte futbolda dünya devinin yeni transfer anlayışının son hamlesi Arda Güler oldu. Sıra Arda’nın bu real sisteme akılcı enerjiyle adapte olmasında. Bu mantıkla kurulan takım tutarsa ki olasılığı yüksek tutar, yakın zamanda yerel ve ulusal ölçekte tüm kupalara Los Galacticos hegemonyasını kurar…

 

Dünya futboluyla az biraz ilgilenenler bu örneği futbol felsefesi yapan hatta başarılı olan kulüpleri bilir. Avrupa’da Dünya’da çok var biz de hiç ölçüsünde neredeyse yok. Hal böyle olunca keşke Sergen dışarı gitseydi, dünyayı sallardı, Rıdvan şeytandı diye avunuruz, yeni bir Arda gelsin diye yirmi otuz yıl bekleriz. Artık dünya çok küçük, futbol dünyası ise sokak arasında taştan kalelerle minyatür kale maç kıvamında. Ve eloğlu tepede bekler dibinde izler, uzaktan denetler uydudan kendine uygun görür yeni Arda’ları hap gibi kapar. Eğer ağlayıp sızlanılacaksa buna bakalım…

 

Evet Arda Güler, usanmaksızın güler yüzlü nezaket, oldukça sabır ve cana yakınlık sergilerse, genç yaşının üstünde tavrının yanı sıra saf ve utangaçlığını da korursa bir futbol efsanesi olma hedefine yürür. Adını efsaneler tarihine yazdırır. Elbette yeteneği Los Galacticos takımına gelmesini sağladı, kariyer planlaması daha yeni başladı. Bundan sonrasını yetki ve kararlar etkileyecek, programatik çalışmalar belirleyecek. Yani geleceğinin bizzat kendisi yazacak. Bu atmosferde kazanılan para da büyük olacak muhakkak, paranın kullanımını veya değerlendirmesini babasıyla ortak çalışacak bir yeminli mali müşavire bıraksın. Para pul saltanatında adı hileye hurdaya bulaşmasın, sert mali politikalarla başı derde girmesin çünkü oralarda yakaladılar mı silerler bir kalemde. Hayatın diğer yüklerini taşımak, taşkınlığa varmayacak insani hazlardan faydalanmak çok kolay. Arda oynayacağı topuna baksın yeter. Sahip olduğu yetenek dünya çapında efsane olmaya fazla bile…

 

Bilmeyenler bilsin tarihe notu düşülsün diye Arda’ya da kulak vermek lazım. Ne demiş ise güzel demiş ne eyleyecekse güzel eylemlendireceği belli zaten. Ekibini de ‘ki eğer yoksa mutlaka evrensel ölçekte kursun’ kutlamak gerek. Güzel bir veda veya başlangıç; “Hayatımın en güzel günlerini yaşadığım Fenerbahçe’ye veda zamanı. Hayalini kurduğum çubukluyu ilk kez giydiğim anı, 10 numaralı formanın gururunu, muhteşem Fenerbahçe taraftarını ve ayak bastığım her yerde karşılaştığım muhteşem desteği hiçbir zaman unutmayacağım.

 

Veda etmek zor ama bana inananları daha fazla gururlandırmak, vazgeçmek üzere olan herkese ümit olabilmek ve Türk gençlerinin istediklerinde her şeyi başarabileceğini kanıtlayabilmek için bu kararı almam gerekiyordu.

 

Bugün olduğum kişi olmama yardımcı olan herkese sonsuz teşekkür ederim. Bana milli takım kapısını açan, bir hayali yaşatan, hep güzel anılarla hatırlayacağım canım Fenerbahçem her zaman kalbimde olacaksın. İyi ki Fenerbahçe…”

 

Bu buruk vedanın aslında bir övünce dönüştüğü karşılıklı açıklamalarla net. Kâğıt üzerinde kısa paslaşmalar olmadığı aleni. Her şeyin oldubitti ye getirilmiş bir alımsatım işlemi olmadığı da hikâyeyi güzelleştirmenin yanı sıra güçlendiriyor. Babamın sık kullandığı bir deyimle, ‘bugünün yarını var, giderken kapı açık bırakılmalı’ yani dönüş şimdiden hazır; “Şimdi gerçekler hayallerimizden de güzel sloganımızla Fenerbahçemize resmi imzayı attığı, sözlerini İyi ki Fenerbahçe diye tamamlayarak milyonlara umut olduğu, her bir Fenerbahçelinin içini ısıttığı o gün, bizim için bambaşka bir mutluluk oldu. Bugün, bu güzel hikâye buruk bir gururla son buluyor ve senin için bir dünya devinde yeni bir hikâye başlıyor. Türkiye’nin en büyük spor kulübü olan Fenerbahçe’nin Arda’sı, dünya devi Real Madrid’e merhaba diyor! Bu güzel ülkenin milli bir değeri, sporcu nesillerin, sporla yetişen geleceğin yegâne yuvası olan Fenerbahçe ve milyonlarca taraftarı adına her şey için teşekkürler Arda başarıların, dün ve bugün olduğu gibi yarınlarda da hep gururumuz olacak. Yolun açık, şansın bol olsun!”

 

Bugün için doğru karar vesselam. Yarın belli mi olur bir gün Arda ile yollar yeniden kesişir, yeşil sahada yaptıklarıyla tribünler yeniden heyecana sürüklenir. Arda bu yirmi otuz yılda bir gelen mucize. Futbol mucizesi. Hadi bakalım ‘Arda boylum Güler yüzlüm’ unutulmaz arma, uluslararası marka ol gel…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...