TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

25 Temmuz 2023 Salı

KONU KONGREFONİ...

 KONU KONGREFONİ...


Parti belli. Sosyal demokrat bir parti. Teori, ideoloji, program, tüzük, manifesto, kongreler ve kurultay tamam. Zaten bunlar partiyi parti yapan değerler. Yakıcı atmosfere projeksiyon tutacak, eylem ve mücadele pratiği verecek, deneyimli ve yüksek gönüllü partililer de tamam. Ama sosyal demokratlık başka şey ne yazık ki alttan üste kadrolar hep aynı. Nicel dayatı, nitelikli talep ve özlem garipleri hep dışarda. İşte partilerin, özellikle sosyal demokrat partilerin değişmesi zorunlu vazgeçilmezini oluşturan temel. Çekirdektekiler ve dışlananlar...


Bir kongre süreci daha. Bir kez daha hemen mahallelerde parti içi demokrasiden  vazgeçildi. Gibi değil öyle ilçelerde de vazgeçiliyor galiba, illerde vazgeçilecek gibi sanki. Büyük kurultay ne alemde kurulacak çok bilinmeyenli denklem...


Yani mevcudu benimseme ve benimsetme bağlamında kongreler peşpeşe sıralanacak. Bu uğurda başka her şeyden vazgeçiliyor. Vazgeçilecek. Sanki kadrosal bütünlük, hücresel bölünmelerle yıpratılıyor. Kurultay sürecine damga vuracak kongrelerin karakteri biraz biraz zayıflatılıyor. İçleri boşaltılıyor. İçi seni dışı beni hesabı kadrosal erozyon baharı...


Zaten çivisi kopmuş memleket benzer formda işliyor ve işletiliyor. Kolektif çalışma pratiğinden kopuş ve tekleme sembolize bireysellik. Kader kıymet edepsizliği. Kanıksanan ardışık önermeler, detaysız yönelimler, kısmet angaryası partilere de sirayet ediyor. Virüs kendini sosyal demokrat farz edenlere de çok kolay bulaşıyor...


Böyle gittikçe elbette bir zaman sonra aidiyet bunalımları doğar. Kısa sürede format hâkimliğine isyan başlar. Elbet başlayacak, başladı bile. İşte o zaman ardı sıra yenilenen olağan üstü kongreler ve büyük kurultay dönencesi. Bölünme öncesi çok seslilik dönemeci...


Yıllardır genelgeler, talimatlar doğrultusunda taktik kurnazlığı. Kafa kol ilişkileri ve ortama sallama yeteneğinden başka yeterliği olmayanlara yetkinlik bağışı. Yetki göçermesi olmadığından mutlaka yetki sarhoşluğu. Yani kongreler takvimi geldisi gittisi topu topu iki yıl ama götürüsü uzun yıllar. Gittikçe daralan siyasal çerçevede bir biçimde çok yerden çatlayacak mevcut yönetsel mekanizma ısrarcılığı. Eğrisi doğrusu doğrudan gelişmeler, ertelenen değerler, gözle görülmez haklı talepler. Sonuç ortak sorunlar, yüz kızartan tercihler ve sürekli hezimet. Kapandıkça kapanacak açılamayacak kapılar, kabuk bağlayan yaralar...


Kadrosal manada fikrisabitle, coşkusuz taktiksel varyasyonlarla bertaraf edilenler yarın çatlağın genişlemesin de normaldir söz sahibi olacaklar. Diğer yandan içten ve duyarlı olması gereken üst yönetsel şema, parti içi muhalefeti enteresan biçimde kurulmuş yapılarla denetleyecek. Egemenlik kurma tavrı ve hiyerarşi hakkı ilahi kanunmuş gibi hep onların inisiyatifinde kalacak. Kurgulanan tek  tip modelin güven yitirmesi kesin. Partinin direnme ve dayanışma eğilimini kaybetmesi kaçınılmaz. Konu belli, yaşanan veya yaşanacak durum açık seçik bu...


İlerici ruhu yok eden, aktüel talepkarlığa ruhsat vermeyenler, sağdan soldan siyasetçi devşirmeyle particilik yaptığını sananlar akla gelmedik organizasyonlara da kapı aralıyor. Önü kapanan örgütsel dinamik yarı organize ortaklıklarla şansa ve tesadüf odaklı siyasete bel bağlıyor. Mutlak ve somut gerçeklikler üzerinden siyaset üretilemediğinden dayatma sürece hapsoluş gerçekleşiyor. Yıllar yılı bile bile sürekli benzer siyasi üslup ve ayni politik çizgi sorunsalı. Değişmezlik statikizmi yaşanıyor ve yaşatılıyor...


Yaşanır elbette çünkü ilke, teori, ideoloji, program, tüzük çerçevesinde çağa uygun davranamayan, gelişen atmosferle örgütünü buluşturamayan parti, hele ki sosyal demokrat ise malum ülkede sürekli destek kaybeder. Eksiklikler devam ettiğinden, geleceğe ilişkin projeksiyon da zayıflar. Ancak katı prensipli dayatmalarla yol alınanabilir zannedilir. Fikrisabit hayali hayata geçer. Ve süreci hakim pozisyondakiler eşitsiz ve dengesiz otorite kontrolü ile idare etmeye çalışır. 


Ancak bu kontrol depolaması her daim otokontrol uygulayan, muazzam sayılabilecek örgütsel dinamiği de içten içe yer bitirir. İçe kapalı dışa açık hamleler dönüştürme görevinde eksik kalır...


Bu arada arsızlaşan modele kurban verilmişlik, partidekileri tuhaf biçimde fenomenleştirir. Kabuğuna çekilenler ile fenomenlerin buluşması ortak politik bilinç potasına erişemediğinden temsilde zorlanmalar başlar. Hatta bu tip modelde ısrarcılık bırakılmadıkça, mevcut modele isyan iki yıl bile ertelenemez. Veya iki yılda bir artan oranda yenilenir...


Nereden esinlendiği belirsiz bu güdük, çelişik partililik anlayışı kısır politik sürecin içinde erir. Buharlaşır. Kongrelerde yol ve yön şaşırtıcı rehberler de böylelikle hakettiğinden fazlasını alır. Kurultaydan sonra çakılır. Kongreler ve kurultay fonunda, kongrefonik bir hava estirilir hepsi bu kadar...


Ancak konu derin. Kongrefonik  çıkmazda bu kadarla yetinen ve yetinilmesini isteyen icracı fasıl heyeti asla kader olmamalıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...