30 AĞUSTOS ZAFERİNİN PİRİ MUSTAFA KEMAL...
Yüz bir yıl önce, emperyalist dünya ve yerli işbirlikçileri bilinen
deyimle yedi düvel bu milleti bir türlü yenmeyi başaramadı. Memleketi parçaladı,
paylaştı ama ele geçiremedi. Yüz yıl sonrası vaktiyle alınan hezimetin acısıyla
bin türlü alavere dalavere ama yine başaramayacaklar. Başaramazlar çünkü bin
bir yıl geçse de 30 Ağustos Zaferi bu milletin uğuru, zaferin piri Mustafa
Kemal ilelebet bu milletin tam bağımsızlık umududur...
Bugünden yüz bir yıl önce para yok, silah yok, ordu yok
savaşamayız denilerek sıvışıldığı, sanki saltanat düşmemiş yenilmemiş gibi yeniliriz
diyerek topyekûn mandacılığa sıvanıldığı bir dönemde düzenli orduyu kurdu
Mustafa Kemal. Savaş sonrası ödenmek üzere para, takalarca, kağnılarla silah ve
mühimmat temin etti. Mustafa Kemal. Vatan evladını vatan aşkıyla işledi. Her birini
gönüllü şehitliğe yüce gönülle razı etti. Vatan uğruna ölmeye imanlı bir millet
yarattı...
Gidilen yol akıl işi değil, ak akçe olmadan savaş olmaz, elde
yok avuçta yok savaş için çok para lazım diyerek kıvıranlara, para bulunur dedi
ve komün komünist demeden parayı buldu Mustafa Kemal. Canımızı almaya bizi
kanımızda boğmaya yeminli birleşmiş düşman güruh var, içlerinden birine bağlanalım,
mandalanalım kurtulalım diyen salt günü kurtarma yağcılarını cesaretle
tersledi. Bağımsızlık uğruna garip guraba milletiyle yekvücut, iç ve dış
düşmanlara tek başına karşı durdu. Akıl yüklü radikal hamlelerle düşmanın
topunu yendi. İlerleyişi öğütledi, örgütledi. Denizleri hedefledi, düşmanların
maşasını denize döktü. Aslı zor kazanılmış bir kutlu zafer, 30 Ağustos. Zaferin
piri Mustafa Kemal’in Nutuk’unda her bir ayrıntıda gizli zorluk.…
Mustafa Kemal Paşa 30 Ağustos'ta; kurtuluşa bir adım kala "…yürüdü
uçurumun başına kadar. /Eğildi durdu. /Bıraksalar Kocatepe’den Afyon Ovası’na
atlayacaktı…” dizeleriyle destanlaştı. Ata toprağının kurtarılması için ağır şartlardan
yılmadı, Hak doğrudan milim sapmadı. Halkından kopmadı. Zalimlerden korkmadı. Dünyanın
görüp göreceği en büyük siper savaşlarından, süngü savaşlarına ve kaybedecek bir
şeyi kalmamış düzenli ordu taarruzuna dek gözünü huzurla kırpmadı. Millet memleket,
ar namus uğruna kar taş üzerinde paltosuna uzandı. Bir gözü açık yattı hiç
rahat uyumadı. Dost düşman hiç rahat uyutmadı. Hainlerin peşini bırakmadı. Mustafa
Kemal’in pirliğinde bir millet uyandı, bir devlet doğdu, bir Cumhuriyet ki küllerinden
kuruldu…
Kutsal isyanın zaferle taçlandırılacağı ilk gün karacasından
bugüne yüz bir yıl. Yüz yıllar geçse de tarih yapmayı görev görenlerin, kıyı
köşe tarihle uğraşanların, dünyayı tarihin kaynaklarıyla buluşturanların asla
unutamayacağı bir zafer 30 Ağustos. Bir millete tarihi serüven yazan, tarihin
akışını değiştiren, dünyaya yön veren zaferin piri Gazi
Mustafa Kemal Paşa asla unutulmayacak. Gazi Mustafa
Kemal Atatürk zaferin piri, kutlu ilerleyişin önderi, meydan muharebesini
bizzat yöneten komutan. İlelebet Başkomutan...
Mustafa Kemal Atatürk asla koltuk hırsı yapmadı. Usulen antiemperyalist
nutuklar çekmedi, lafta kapitalizmle çarpışmadı. Milletini ezmedi bizzat milletiyle
bir oldu diri kaldı topuna kafa tuttu, pir oldu topuyla savaştı. Bugün milleti
inim inim inleterek ekonomik savaş verenler, emperyal emellerle havanda su
dövenler, mirasyedi havasında havadan övünenler, yıllarca Cumhuriyet
nimetlerinden faydalananlar, büyük zaferi içten dışa, gizli kapaklı inkâr
edenler neyin savaşını veriyorlar. Dünya mazlumlarına sembol 30 Ağustos ile
perçinlenen kutlu dirilişi ve kutsal isyanı hiçe sayanlar, gelmişinden
geçmişinden ders çıkarmayanlar, aslını neslini inkâr edenler, ülkenin geleceğini
karartanlar akla zarar neye hizmet ediyorlar. İkinci yüzyıl başında Kuvayı
Milliye Destanı’nı, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini, 26 Ağustos ile başlayan kutlu
Zafere yürüyüşü ve 30 Ağustos Büyük Taarruzu metazori dillerine doluyorlar. Sevr’i
yırtan Büyük kurtarıcı, zaferin piri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını sanını
anmaktan imtina ediyorlar. Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan ayrı düşmek ve aykırı
düşünmek yolunu seçiyorlar. Bu neyin hırsı anlamak mümkün değil…
Tarihi tekerrür ettirme acziyle Gazi Mustafa Atatürk’ün
gelmişine geçmişine saydıranları tarih elbette yargılayacak ama yazmayacak. Tarih
yine zaferin piri Gazi Mustafa Atatürk’ü kutsayacak. Başa gelen talihsiz ve
tarifsiz kara yazgıya her dilden her dinden beddualar az gelecek. Böyle illet
düşman başına. Yerüstünde bu millet gibi bir başka millet olmaya, toprağı
kanıyla sulamış şüheda utanmaya...
Pir düsturu; "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır..."
Ta kutlu zafere kadar. Ölene kadar. Öldükten sonra da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.