SPARTAKÜS...
İsa'dan önce yetmişüç ila yetmişbir yıllarında, İtalya'nın güneyinde büyük isyanın, devrimci ateşini bir köle gladyatör yaktı. Spartaküs...
İki yıl süren tarihin bu ilk büyük devrimci isyanını sürükleyen, özgür doğmuş bir Trak idi. Şimdiki Napoli kırsalında, bataklık şehir anlamı taşıyan Capua şehri arenasında çarpıştırılan Trakyalı bir gladyatör...
Devir öyle bir devir ki, köleleştirilmiş ve özel eğitilmiş gladyatörlerin, zevk için amfi tiyatrolarda, kendinden geçen kalabalık seyirci kitlesi önünde ölümüne kapıştırıldığı acımasız bir antik dönem...
Gladyatörlerin akıllarında ise zincirleri kırma ve kurtuluş planları. Bu tutkulu ideali başaran Spartaküs ve bir avuç arkadaşı. Yüz kadar yoldaş prangaları kırıp yola koyuluyorlar. Kafileye yolda katılanlarla birlikte yükleniyorlar Vezüv’ün zirvesine. Oraya üsleniyorlar...
Spartaküs günden güne gelişerek, bir yılda efendilerinden kaçan köleler, eski askerler ve köylerden katılan güçlü dinamik gençlerden düzenli bir ordu kuruyor. Yüz kişi ile başlanılan isyan yüz binlere ulaşıyor. Bu ordu Romalı komutanları ağır yenilgilere uğratıyor. Her kazanılan savaş ve şehir Spartaküs’e yeni asker, bol ganimet ve yeterli cephane sağlıyor. O yüzden karşılarına kim çıkarsa çıksın sürekli yere yıkıyorlar, ezip geçiyorlar.
Ancak ihtişamlı kazanımlar Spartaküs'ün ordusunu ikiye parçalıyor. Galya lideri Crixus, o kıvırcık saçlı isyancı alıp başını kuzeye gidiyor. Daha Maceracı ve daha saldırgan bir politika izliyor...
Spartaküs ise sakin ve daha komplekssiz temkinli bir yol izliyor. Kendine inanan ve güvenenlerle güneye akıyor. Proto-komünist bir yaklaşımla birliği zayıflasa bile yağma ve talana hiç yanaşmıyor. Bükülüp eğilmiyor. Barbarsı hiç bir eylemin içinde olmuyor. Yeniden büyüyor. Efsaneleşiyor...
İşte Roma, asıl bu ilgiden ve tavırdan korkuyor. Çünkü bin yıllık egemenlik sarsılıyor. Köleler yığın yığın, artan yoğunlukla Spartaküs’e bağlanıyorlar.
Öyle ki, ekonomiyi ayakta tutan, efendiler namı hesabına karın tokluğuna çalışan ve üreten köleler uyanıyor. Beyaz efendiler kölelerinin bu büyük isyana katılmasından endişe duyuyorlar. Koskoca imparatorluk tarihinde egemenleri hiçbir ayaklanma ve isyan girişimi bu denli korkutan aşamaya ulaşmıyor. O yüzden Spartaküs’ü önemsiyor ve yenilmesi için her türlü fedakârlığı yapıyorlar.
Ayrıca bu tarihi köle isyanı Spartaküs'ü daha iyi komutan, büyük lider, beklenen peygamber ve büyük devrimci konumlarına getiriyor. Yüceltiyor…
Elde kesin bilgiler olmamasına karşın, Spartaküs'ün kökeni Trakya'ya dayanıyor. Varsayılan o ki Spartaküs Trakya'dan kaçırılan, sonrada köle pazarlarında satılan bir genç. Geçmişinin bu olduğu doğrultusunda genel bir kanı var. Belki de Kırklareli’li. Gladyatör okulu veya askeri eğitim aldığı da, yaygın düşünceler arasında.
Spartaküs’ün tarihe damga vuran, akan tarihin yörüngesini değiştiren, kölelerin özgürlük mücadelesinde rol tip olduğu, savaşın öncüsü ve önderi olduğu yadsınamaz bir gerçeklik. Bu kutlu yürüyüşün ve özgürlüğe yolculuğun en başında olduğu da sol literatüre geçmiş bir değerlilik...
Roma'ya yürüyüş aslında imparatorluğun dört bir yanında kurulan köle pazarlarına, arenalarda ve amfi tiyatrolarda birbirlerini ölümüne hırpalamalarına, pazarlanan katliamlara, gladyatörler panayırına ve şiddetli sömürüye karşı duruştur. Yiğitçe karşı çıkıştır. Cesur bir karşı hamle, bin yıllık kurulu sisteme en ciddi başkaldırıştır.
O yüzden Spartaküs asla yerleşik düzene, toprağa bağlı yaşama geçmemiş, göçebeliği yeğlemiştir. Tam iki yıl boyunca hep ilerlemeyi öncelemiş, ilerlediği güzergâh boyunca kölelerin kurtulmasına, kurtarılmasına yol açmıştır. Hürriyete yolculuğa ana sebep olmuş, kendini salt bu iddiaya adamış ve ölümüne dek yılmadan ilerlemiştir.
Spartaküs’ü yolundan şaşırtacak binlerce bahane olmasına karşın asla durmamıştır. İstikametinden milim sapmamıştır. Bilinen ve denilen o ki hep medeni bir rota izlemiş, daima mantıklı davranmıştır. Hatta şiddeti bile belli seviyede tutmuştur. Yani gerektiği şekilde, kurulu düzene direnmiştir. Toplumsal bir eylemcilik ortaya koymuştur.
Böylece korkulan ve saygı duyulan, yenilmez isyancı devrimci olarak kalmayı da becermiştir. O yüzden binlerce yıl sonra bile unutulmamıştır...
Diğer yanda sözde medeni Roma, onu otuzsekiz yaşında en kanlı ve vahşi biçimde ortadan kaldırdı. Spartaküs ve binlerce askeri Apulia yolunda çarmıha gerildi. Yani tarihin bu ilk muhteşem devrimcilerine, ilk kitlesel infaz uygulandı. Ama asla yok edilemediler. Hala yaşıyorlar...
Medeniyetler çatışması ve egemenler çarpışması, İsa'dan iki bin yıl sonra yine ayni rotayı izliyor. Sanki tarih yeni Spartaküsleri hazırlıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.