ZİHNİN MERKEZİNE YOLCULUK...
Hayat kıyasıya sürerken, katlanılan nice yol ve yolculuk arasında en zoru, zihnin merkezine yolculuktur. Çünkü zihnin merkezinde yolcuyu olduran mucizevi şahlanışlar veya yolu donduran mücaveze şaşkınlıklar yatar. Zihnin merkezindeki mücadeleye zemin bazen buruşuk bir ruhun özgüvensizliğiyle boyun bükme veya ruhu özgürlüğe adanmışlıkla büyüyen başkaldırıdır.
İşte anca böylelikle meydan okunur hayata. Kanca atılan demir zırhlı düşünceler, tozu dumana katar ve gayretkeşliği tetikler. Ha gayret çelik grisi parlayan son bir nidadır. Nitekim zihne saplanan; yaşamaya izin verildiği sürece yaşanır plakasıdır. Bu gizli saklı bir süreçtir. Bu iki bilinmeyenli zor denklemin aleni yanıtı ise geçmişi sonsuzluğa uzatan istasyon, utanmazlık serüvenini anonim metne bağlayan acı son oluşudur...
Kutlu idealleri terk ettiren, hayat denilen sihirli oyunu bozan ve zihni yoran bu yolculukta karşılaşılan düş kırıklıklarıdır. Bu düşbozan kırılgan çizgiye hapsoluş sinirli yaklaşımların işaret fişeğini çakar. En radikal sertliği içeren, isyankar dürtüler zihni kaplar. Zihni yalım besler ve alevlenen utku bambaşka tutkuları tetikler. Pratiksel hoşgörü, programlı betimlenen teori ve planlanlanan yüksek ilkeler bir anda silkelenir. Sinirli hal ve harlı gücenmişlik, geciken adaleti simgeler. En nihayetinde pek akıllıca bulunmasa da asla ayıplanamaz bir doğrultuda nihai hedefe varılır. Bizatihi varılan nokta üzerinde hiç düşünülmeyen, dokusal ve dokunsal deneyim ürünüdür...
Zihnin merkezine yolculuk işte böylesine ürkütücüdür. Çünkü orada tarifi zor, itirafı güç çözülmelerle yüzleşilir. Hele ki, ayrıntılarda boğulan işgüzarlar, eften püften sebeplerle haddini aştığında kaçınılmaz son gongu vurur. Çalar saat gibi işler zihin, erdem zedelenmesi ve zehirlenen zihin işvelenmesine karşı koyuşu kodlar. Çıkış yolundaki açmazlar, arzın kökenlerine dek uzanan ayrıma tabi tutulur. Tabii ki evrensel huzuru kaçıran yavansı yabancılaşma ve ocak söndüren yoz yobaz yabanlık, zihnin sonsuzluğunda o bilindik son yolculuğun yegane nedenidir. Tersi kanıtlanamadığı sürece sonu belli o süreç kendi kulvarında ve kıvamında ilerler...
İlla ki, zihnin merkezine yolculuk, kurgunun tadını bozanlarla, geri dönüşsüz yollara sapanlarla, yüzsüz yüksekorta tiplerle yüzleşme serbestisidir. Zihin izin tanısın veya tanımasın, bu epey tanıdık pik ve dip aymazlarıyla, izsel ve zihinsel savaş kaderin cilvesi anına dek sürer. Zinhar zemin kayar ve tahtalı köyde toplu mezar...
Zihnin merkezine yol açmak ve zihinsel huzura yolculanmak, Tanrının bir lütfudur veya korsatanların hayattan çaldığı anların dayanılmaz ağırlığıdır. Meselenin özü anları kurutanları, anıları kusurlayanları, kustuğu kötülüklerle zihinde derin izler bırakanları ve bu minvalde kör anlayış ruhbanlarını ceza babında mükafatlandırma eylemidir. Yokluğa ve yoksulluğa direnci pekiştiren bu genel doğrudur. Elbet bir gün mutlaka eden cezasını bulur tezine sığınma yerine, zulme zulmete ve zifir zihniyete zararziyanın hesabını sorma niyetidir zihinsel yolculuk...
Kalender meşreplere inat karakter çapı metelik etmeyenlerin, zihin çeperi alemde zerre olmayanların, toplumsal terbiye standardını bir anlık ıskalaması bile ıslak hava mahkumiyetini ısmarlamadır. Medeni boyutta boğulanlara makul yafta ömür boyu azap çekme cezasıdır. Çetele boyna asılır. Hıyaneti emanet bu etiketlenme zihnin merkezini her ziyarette, hayal bile edilemez hakimiyeti umudu
perçinler. Es verilmedikçe esrarengiz biçimde bir sonraki esareti kıran aşamayı askıya çeker. Bu askı süreci adaletli duruşla, en çekilmezi çeken yorgun zihnin çatlamış skalasını klaslaştırır...
Bu kahırlı klasmanda zihni devamlı uyaran ise insan kisvesinde hayvan postuna yerleşme lainliği veya insanlık indinde yeri olmayan hayvan postuna bürünme gafletidir. İnsanı zıvanadan çıkaran ve kutsal isyanın pimini çektiren işte bu küllük kurnazlığıdır, katıksız küstahlıktır.
Küsuratları hariç zihni ağır mesuliyete sevk eden, zihnin sakinlik merkezini geren işte bu kendine davranılması beklentisi dışına taşanlardır. Yolyordam bilmeyip hayat yolculuğunu zihin ötesi garabete taşıyanlardır. Tabansız taşkınlıklarla ilahi dengeyi yıkanlardır. Hal böyle olunca, haliyle zincirlerini kopartan zihin asla kontrol edilemez tavlı ve tavırlı çatışmayı önceler. Elbette bu kendini mal sahibi, mülk sahibi gören ayarsızlar, kendini bilmez seviye ve seciye düşkünleri önce zihnin merkezinde bir yerlerde, sonra sığındıklarını sandıkları şehirlerin merkezi veya ücra yerlerinde hayat pahasına, ağır yolcu ile karşılaşırlar...
İşte tüm zihin fukaralarının gördüklerini göreceklerini tamamlayacak olan, asla unutamayacakları o son karşılaşma ve sonsuzluğun zifiri karanlık merkezine o son yolculuktur...