12 EYLÜL TRENİ
Sabahın pusunda tutuldu dörtyol ağızları
tutuldu her kör kavşak.
Gar peron istasyon cadde sokak
silme tepeleme kurt vaşak.
Sağı solu dalayan tüm evrenciler
tüm korkak şakşakçılar yavan yavşak...
Sapada kuytuda kıçın geri garabet
başta faşist evren ve beşli çetesi nekbet.
Sabahın yabanında makbet
kolgeziyor kara kukiletalı cehalet.
Cahil cühela zangoçvari zabitlerin
ezez zaptiyelerin zulmü sabit.
Kör şeytanları püskürtüyor peri bacaları
sinsice hainleşiyor darbenin faşoları.
Tarihi direniş bin parçalı logo
egosu yankısı evlere piyango
gözbağlı günahsızlar cemselere banko...
Rejime kastedenler aslında bizzat darbeciler
koy körfez haliç düşü görenler
kuyruklu yalanda ustalaşanlar
yalı boğaz lüks alem arzulayanlar
zali zalim kahpe kalemşorlar.
Memleketten insan manzaralarına
inceden nince çöktü faşizm.
Sunumu kurumu kılcallarına dek dinci
durum sahte alim sabırsız cani.
Kalender ve masum bellenen hin oğlu hinler
resmen rejim düşmanı.
Sabahın ayazında zillet yerleşkeliler
resmi elbise giydirilmişler
arma apolet takmışlar
milli yetkiyle militanlaştırılmışlar
derin devlet bileşkeliler
12 Eylül trenine yol veren işvekarlar
sabahın kirinde pasında topu toptan yavşak…
Evren ve şürekası faşır fuşur faşist
darbenin acı gerçeği nice kurban
narsist evrencil öykülerde.
Sadist sapkın ekabir tiplere
sahte abdestli jimnastikçiler eklemlendi.
Mendebur faşist darbe akılları üşüttü
taş basılı yürekleri yaktı.
Daltaban 12 Eylül tapınakçıları
Allah yarattı demeden çullanıverdi insanlığa...
Evren gülen fark etmez
darbe darbedir ortalığa şer aktı.
Akı karası ayrılamaz zifirde
serseri kurşunlardan sıyrılanlara
çıplak tahta sandalyeler hazırdı
Tepede sarı pis bir ampul bırakıldı
eşikten içeri kan pıhtısı.
Mazgallarda delirtici kar boran sızıntısı
tavandan beynin içine içine damlacıklar
gariplerin kucağına düşen alev fırtınası.
Yaylım ateş parmak izinde dil izinde
ayak tabanında ağır kusurlu sorgular.
Benzersiz fiyasko kemik sayımları
transit idam sehpası.
Seher kuşu ötmeden 12 Eylül’ü görenler
işkence kompartımanlarında Allah yoktur yazar
hasılı bilirler metazori trene bindirilirler.
12 Eylül treninde yüzler gülmez
hiçbiri bir daha darbelerden korkmaz...
Bir zamanlar burada çok aktı kan
bir anda kan kırmızıya boyandı gök.
Nice gönder gitsin sürgünleri
göndere çekilen gençleri gördü bu nesil.
Katil evren hiç kimseye acımadı
utanılası vakaları dahi tınmadı.
Türk İslam sentezi bir hava
küflü ürün binbir caka takındı.
Fırsat bu fırsat faşist piyasa paryası
cana canana bulaştı mala dayandı.
Havanda su dövmek ve sövmek
işte o günlerden kalma rezalet.
On iki Eylül Seksen emanete ihanet
kudurdu evren ve şürekası gırla cinayet...
Vatanda kulluk ve kapılanma resmigeçidi
törenin içinden geçti 12 Eylül treni.
Tek sıra yılanbaşlı homo ludensler
derde dert katan dört çekerli lümpenler
sırasıyla moda mostralıklar mozolesi.
On yıllarca görenekler yok sayıldı
gelenekler tersyüz edildi.
Faşist evrene tanrıymışçasına tapıldı
çıyan başlı yumuşaklar balmumu beyazı yumuşakçalar yavşadıkça yavşadı.
Çıbanbaşılar çıngıraklı caniler
evren kağnısına binen yavşaklar
yıllarca birlikte iş tuttular.
12 Eylülcüler Eylül ismini kirletti
çağ yangınına tüfenk çatanlar
güzelim eylülleri oburca yuttu.
Çağ şaşkınları çabuk unuttu
yarınlara ders niteliğinde eylül esintisini...
Evrenin evrene yaptığına yürekler dayanmaz
tren aynı tren trend aynı trend
12 Eylül seksende at izi it izine karıştı.
Faşizm yüzsüzlüğün zirvesi dönüm noktası
vampir dişli zebani çatal dilli ölüm arması.
Allah dendikçe beytülmale erişim karması
tarihi kürenin dört bir tarafında mihenk taşı.
12 Eylül treni evren uğursuzu
uzun gecelerde tatlı cadı avında
bin beter kıyım için kavruluş tavında.
On yıllar sonra kalplerde kara delik
kırık can zerreciklerinin uğrağı koyu mavilik...
Kindar 12 Eylül trenine
kimler binmedi ki
unutulmuş sanılanlar yürekleri hala yakar.
Kimlerse kimler tarih tekerrürden ibaret bedavacılar taşınır dinozorlar çağına ibretlik.
Simit gevreği günlerde mısır patlağı saatlerde
zaman çoktan beri durmuş 12 Eylül treninde...
Sınıflara ayrılmış insanlık rötarlı yolculuklar kolleksiyonluk.
Karanlık gözlü gardiyanlara yakalanış fire
susuz dereler ve engebeli arazilerde
silbaştan faşizan alfabe.
Faşist tren on yılda bir raydan çıkar
tıynetsiz fetret devri fezlekesi
ak gardenyalar gölgesine mukadderat siner.
Yamaçlara tünemiş telgraf direkleri titrer
ters rüzgârların etkisiyle firar.
Direkt mesajlar takibe takılır
donanımlı dağcılar bağımlı bağcılar
12 Eylül treni yoluna dizilir...
Evren faşisti genç yaşlı demedi
nice cana kıydı nicesini sakat koydu
cuntası kuntası narin boyunlara çaldı bıçağı.
Viyadüklü kuşaklarda köprülü kavşaklarda
tahammüden öldürmeye yetkili
yeni yetme yavşaklar.
Millete hizmet babında balans
ful makiniste ucu kapalı yol gösterimi.
12 Eylül kudurgan yamaklık yalımı
sarı ışığı kendi haresinde boğulur
darbe ertesi resmi kurban mevsimi.
Kimileri ana haber bültenlerine görüntüdür
kimileri bizzat hesabı kendi keser...
Kesin bir şey var ki
kimse bir daha kendine gelemedi
yıllarca faşizme kurban yetmedi.
Sacayağı Türk İslam sentezi arap kullaşması
putlaşan egemen sermaye gölgesi.
12 Eylül’ü yaşamışlık aslen budanmışlık
bir namazlık bin niyazlık saltanat
koca ömre körlemesine tam isabet.
Adressiz kör kurşun namludan çıkar çıkmaz
her cüsseyi deler geçer adı
ölümsüzlük.
Balmumu yüzlerde kızıl leke
izi gizi ömür boyu çıkmaz.
Yiten canlar yürek sarsan yıllar
derinden etkileniştir 12 Eylül unutulmaz...
Unutkanların vurdum duymazların dünyası katliamın babası dikalası
çocuk yaşta dara çekilmeler.
Kesik saman ve kesif duman kokusu
hala tüter kanatır tüter.
Ve barut parladığında karanlığa
beyaz kefen örtülü mükellef masada
ikram hiç uğruna piç uğruna ölümler.
Boş arazilere yayılır candaşlık
altın başaklı tarlalara mevzilenir yavşaklık.
Tren raydan çıktığında
gemi karaya oturduğunda
12 Eylül hikâyeleri zar zor yazılır...
Daima anımsatır kendini kör olasıca 12 Eylül
barış yeryüzünde kıvrım kıvrım kıvrılır
aynı faşist ellerde izli fişek patlar
izmli hayatlar pırasa gibi kırılır.
Kırılmayanlar ziftli trenlere bindirilir
sınıra varış noktası bir karıştır.
Şimşekli sağanaklara sürülür insanlık
aynalarla bronz heykellerin üzerine toz yağar
ciğerler sebebi nefti kurum bağlar
soğuk sığınaklara sürülür insanlık...
Vaktiyle 12 Eylüle yakalanmışlık
kanı çekilmiş sokaklarda yaşanmışlık varsa
can damarlarında dolaşır korkusuzluk.
Her yenide yitip gidenler sorusu
uslarda iz bırakanların ölümü
hücre kaybı tıp ayıbı
deniz karası
boşlukta kör kuytularda gün ışığı arzusu
hapsi yalnızlık hepsi çok kayıplı maraton.
Tonlarca ağırlık basan gri çelikten pres
derin ve gizemli bir çılgınlık.
Renkli renksiz kataloglarda bir yığın yiğit
fırtınanın at koşturduğu bir acayip yenilgi
sebepli sebepsiz bir büyüleniş filmi.
Haliyle resmi mühürle damgalanmak
12 Eylül trenine giriş bileti...
Bezmeldek bezirganlar sessiz ilgisiz tuhaf
kırklara kıyan kırkı kırıklar
seksen kere tövbe etseler yetmez
korkunç kabahatler alınyazısına eklenir.
İşte insanı kahreden tam da budur
mideler bulanır takvim yaprağı yırtıldığında
tarih utanır kendinden ve 12 Eylülden.
Dosta dost selamı veremeyiştir 12 Eylül
tehditkâr pespaye bir ortama tutunulunca
tutuşur gönüller tutuklanır akıllar.
Hakkınca direnemeyiş
topluma ezberlettirilir
kara duvarlarda nefessiz gölgeler
yüreklerden sökülen canlar
kül rengiyle küllenirler.
Son ışıkları da canavarca yutar cellat
koca memleket tık nefes ihtiyarlığa sığınır.
Zebani kılıklı yaratıklar
zamanla hikayenin acınanına dönüşürler.
Kara bir duman halkasına hapsedilir iyimserlik
12 eylül treni yola düzülür...
Etinden et koparılmış analara
koca bir yalandır nafiledir hayat.
Faşist darbelere kinlenir her türlüsüne direnir yürekleri.
Ömür bir yudumluk sudur
ama kerbelayı yaşar ömür boyu içmezler.
Kızgın günceler kan gülleri açar
kör pencerenin paslı demirlerine asılır yas.
Derdo 12 Eylül treni her 12 Eylülde
kanlı kavşak yaban yavşak aldırmaz
sabahın pusunu raylara yatırır
bir bir demirden korkmayan yolcuları toplar…