TAM SAHA PRESS, YIKILMAZ BLOKSS...

27 Şubat 2023 Pazartesi

KİTAP TOPRAK OLDU

 KİTAP TOPRAK OLDU


Dalkavuklar çemberinden dışa vurdu

izlerin en oylumlusu.

İzmlere vuruldu dünya

geçen yıllara bakıldıkça

yılmayan tırsmayan yolcular yoruldu.

Kitaplar toprak oldu...


Toprakla yoğruldu evren

kitaplar doğdu.

Öyle bir hayat ki

bataryaları boşalmışçasına dingin

durgun deniz mavisi.

Oysa cesaret abidesi yiğitler

canlı çarpışmaların göbeğinde

on yıllarca savruldu.

Yılgın insan öbeği dargın

mekanizma her defasında yeniden kuruldu...


Kara kuru ciltlere

cıvık maskelere inat

insanlık kendiliğinden  doğruldu.

Çepeçevre insancıllık ateşi

alevin parlaklığında cam gözler

ölümsüz cana canlandı kainat...


Aylar yıllar var ki gözlerde pus

dört bir yanda diller sus.

Adamın biri gece bekçisi

diğeri gardiyan

öldü hafif uykularda sağır sultan.

Ciğeri beş para etmez akşamlarda

yandı eridi pirler piri...


Karakol gemileri top patlatırken

işkillendi karadeniz.

Dalga dalga soluklandı rıhtımlar

ölümün soğuk soluğu ensede duyuldu.

Kemençeler kenetlendi sonsuza.

Solfej asistanlık seviyesinde

işsizler ordusu marşı tek kelime.

İşte dünya o kelimeye boğuldu...


İsyana denk günlerde

Eylül aşkları da sustu.

Maşuklar elifi okuyamadan daha

kitaplar kara toprak...


Çok geç yaşta anlaşıldı

Derdo dalkavuklar çemberinden dışa vurdu

kitaplar toprak oldu…

26 Şubat 2023 Pazar

KUYRUKLU YILDIZ MİSALİ...

 KUYRUKLU YILDIZ MİSALİ...


Sıradışı günlere sırdaş sözcükler

kuyruklu yıldız misali.

Kum kül toprak kurşun gibi ağır

dilden gönülden dökülen sözcükler de.

Artık yeminler bozuldu

değersizleşti vaktiyle verilen sözler...


Her yemin her plan

toplum mühendisliği argümanı

arkasızlık dip arsızlık pik yapınca

tumturaklı yalanlar

ağulu zakkum diller

cehaletimsi yükselmeler

sınırlı bilgiyle böbürlenmeler

kalıntılar kalantorlar.

Kutupsuzluk kuyruklu yıldız misali.

Zulme isyan zor deneyim

kusursuz karasal enerji.

Enerji boşaldıkça fay boyu

preslenir insani prensipler...


Kapkara boşlukta iç karartan gezinti

iklim yaratısı çapsız çıyan

sarsıntılar sarmalında yaban.

Evrenin yaşanırlığı bozuldu resmen.

İlerisi gerisi bahane bol yaygara.

Aslolan sunumu fiyakalı ölümler

yitene gidene kefensiz gömüler… 


Durum tespiti tedirginliği

doğrudan görüntülere doğru sözcükler

zorlanmalar kuyruklu yıldız misali.

Salımlı düzenek sabit noktaya kilitli

hayal kırıklığı büyük keşmekeş.

İstikamet çıkmaza sürüklendiğinde

yapay taslak ve kolaycı anlak.

Yazgı yarınlarda karabasanlara uğramak.

Yıldönümsüz çok feci bir seviye.

Salaş ivmelenme sarhoşluğunda

canlar yanar da yanar

yaşanan asla hafife alınamaz incinme...


Dere geçerken boğulma günlerinde

incir çekirdeğinden takıntılar

taklaya gelmeler tafralanmalar.

Sürekli sinir lifleriyle oynayanlar

mantıklı çıkarımlardan uzak.

Sonuç her yanlış adımda ateşle sınanmak.

Topu yağmacı yıkılışın ilk işareti... 


Sıradışı kentlere sırdaş kelimeler

elden dilden gözden uzak nesneler

aklı kuşatmak ve kuşatılmak kuş misali.

Kapı duvar sağırlardan yaygaralar

tek kulak kabartan zebaniler.

Kıyasıya kavga kimyası bozuk ayar

gürültü gök gürültüsünden beter 

günübirlik güzelleme güçlü güceniklik...

 

Kuyruklu yıldız misali direnç

hiçbir güç önüne barikat kuramaz.

Basar geçer sarsar gider tökezletir.

Tözüne dokunulunca köze dönüşür

pik demiri bile eritir.

Bilinçle dökülen sözcükler

akıl gücü seferberliği.

Kıyamet geçmişten kopuş

keramet yeniden kuruluş.  

Tekrarı yok kuyruklu yıldız misali

tek mesele var yaşama tutunmak...


Sırdaş günlerde zihne sıradışı dalga

sözcükler enkaz altında.

Hatlar tıkanır hatıralar gömülür

kelimesi kelimesine ezber bozulur.

Bozuk düzen boş bedenleri kanatlandırır 

pik dip havariliği pembe rüyaları kanatır. 

Kanaatler üzerine kurulur her paragraf

kuyruklu yıldız misali

her dizeyle tüme varılır tümden gelinir…


Kuma çizilen suya yazılan

ateşe atılan

sele rüzgara bırakılan

asrın yıkımına derman sözcükler

yasaklanır bir sabah  erkenden.

Güneşi tekrar görebilmek arzusuyla

sözcükten kaleler

kimler tarafından temize çekildiyse çekilir

canlanır sayfa sayfa.

Kuyruklu yıldız misali

kaderin cilvesi doğrudan betimlenir...


Artık yeter bir duygusuzluktur

kuyruklu kolpalar

top yekûn hedeften sapanlar.

Gören gözler gülen sözler güzel sözcükler

tek sözle ifadesini bulur

hayatınız kuyruklu yalan...


Kasıtlı kısıtlı bu günlerde geçer

ibrişim kuşağı kuşananlar

kuyruklu yıldız misali.

Derdo sıradanlaştırılan günlere

sıradışı sözcükler sırımak

sıkı sırdaşlık kuyruklu yıldız misali.

Dilden gönülden aşkla dökülür sözcükler...

25 Şubat 2023 Cumartesi

ADI KAVRUK ACI

 ADI KAVRUK ACI


Kavruldukça hayatın özü

kavrulur deniz

Adı kavruk acı yaman ki yaman.

Bir ben var benden dışarı misali

göze gelir söze savrulur zaman.

Bir kent vardı orada

tan yeri alacasında savruldu

tam yerinde bir fay kavruldu.

Bu kentte işler çok zor artık

Adı kavruldu acı yaman yıkım büyük.

Gül desenli bir fonda

gün gün yalnızlık

ve yüz yıllık çile daha.

Salındı sallantı çarşı pazar

çarpık düzen hala kayıplarda...


Sabah alacasında alagül kızarıklığı

her hane her dükkan önü enkaz

aç açık sokaklar denizi

yüreği kavruklar dolaşır günü geceyi.

Ahtına bahtına tahtına kızgın heceler

Tahtırevanlının tahtına kavruk isyan.

Renk vermez titrek ellerde acı haber

dağıtım yerlerinde kavrulur yürekler...


Kimsesiz doğa traşlıyor kaderi

talebeyi kırpmış göndermiş ağır plancı

gönderin altında çekinik kavruklar.

Çaresiz sokak gezerleri

oba otağ

aç açık uzanır yerlere.

Çomak sokulmuş tekerler tekerlenir

her tekerlemede kısır döngü.

Kör tekerlenme uğrar yağmurlu kıyılara

mutlaka denize çıkar tüm ana yollar.

Ölüm uykusunda katlanır acılar

sonra rüyadır sanmalar

en uçta sanrılar...


Ayrısı gayrısı yok her dilde sayrılık

bir davudi yıkıma savruldu

zerreler.

Adı yok dört bir yan yıkılan şehir

zerkedilen aynı zehir.

Gönüllerde kırık camlar

devrildi gözün özü aşık çamlar.

Camlara vurdu çıplaksı damlalar

ağladı ıslak iğne yapraklar.

Derdo ortalık kavruluyor orada

Adı yok acı çok ortam yaman 

ıslak ve üşüyor körolası zaman...

ŞEHRİYAR…

 ŞEHRİYAR…


Şehir eskiydi

ama şeklen yesyeniydi şehriyar.

Sessiz paslı bir sabahtı bastıran

terbiyesiz yer öfleyle yarıldı

tektip şehriyar şehirleri şerbetledi...


Şehriyar şer hayır hoyratlığıyla

yardan geçemedikçe esti gürledi.

Selviler devrildi al dudaklar kurudu

gençliği yandı lal kuzuların.

Boğaza çöktü ahlaksız karakış.

Çarpıldı adi cereyana hayatlar.

Örüldü garip yolcuların hazin yol öyküsü

çetin geçecek günler

ve dahası kapıda.

Toza toprağa belendi namussuz evren

kirlendi tepeden tırnağa yalnız şehirler.

Çarpuk çurpuk deccal

mezara kadar

asla unutulmayacak şehriyar

mahşere kadar...


Şehirlerin akciğerine sırnaştı habis ur

şehirler nefessiz viran.

Şehir eskileri çocukçasına ağladı

güne geleceğe hayıflanarak

gözyaşlarında arındı çocuklar.

İsyanı sağır sultanlar duydu

küfür küfür esti rüzgar.

Hapislik eskiydi evveldi

yenisinde her yer nar

şi şehri yar şiranda şehriyar...


Şehrin eskimiş fiyakasını öptü faylar

ikinci el aşk borsasında şehirler.

Sahte ışıkların gölgesinde

aşkların en hakikisi eridi.

Her şey eskide kaldı

şimdi var yok diyarında kördüğüm.

Güler yüzlü eski aşıklar öldü 

günler yandı yıllar binnar.

Binalar eskiydi ama yenileri yıkıldı

ihanete hapislik müebbet...


Eskiydi şehir

sarımor ampuller şehri parlattı.

Şehriyar şehri patlattı.

Beyni eskitti yalanlar

akıl çelindi küllendi şehir.

Şehrin eskimiş ışıklarıyla yıkandı gece

şehirlerarası yolculuklar başladı ecele.

Koyu kıvamlı bir sabahtı

ıslak havlulara sarıldı şehir kıyı köşe kurulandı.

Alev alev tutuştu hayatlar çöktü çöktü hayatın içine...


Eski şehrin esrimiş ışıkları da söndü

güneşle ay yıldızlar

şehirler yumruk yemiş gibi sallandı.

Uğurlayanı su dökeni olmadı gariplerin.

Hazlı nazlı bir sabahtı

varlığı eskidi şehrin

varlığı eskidi şehriyarın. 

Şimdi şehrin yenileniş vakti. 

Derdo yenilenmedi yenildi şehriyar

eskiydi ama yenilmedi şehir...

22 Şubat 2023 Çarşamba

DÜŞ YAKASINDAN...

 DÜŞ YAKASINDAN...


Düşle gerçeği kızıştıran alımor bir gece

ansızın sarsıntılar sarktı kentlerin üzerine.

Sıkı sıkıya örtüldü demir kapılar

ama sanrılar diyarına açıldı enkazlar.

Ürperdi yaşanmaza serpilen harap mekanlar.

En öteye nihai noktaya kutsal yolculuk

tınısı tanısı tümüyle düş yakasından...


Maddesel evren paralelinde

hazineyi tam bulacakken 

mola. 

Bilinçdışı öğretiler gizeminde

oluş hazzıyla kayboluş.

Dünya gerçekliğe geçiş barınağında aciz.

Sistematik ritüeller eşiğinde

bilimcil manzumeler eşlikçi

haznede dolma mermi imgeleri.

Aklı zorlayan yaşam koşulları

rastlantısal değişmeler

veya mutlak değişmezlikler çözüldü sonsuz evren girdabı.

İnsanlığın zulasında okunmaz bir mektup...


Başlangıç sonuç teması kapkara ekran

resmen ölümü terbiye eden tavır.

Kentlerin üzerine yıkılan yıldızlar

bilgiç gözlerde yakılan hayaller

gerisingeri neler saklıysa zihinde

sonsuzluğun sonu Tanrılar diyarı. 

Kutlu emanet inci taneli yazı

hal hatır sorgusuyla bilgeliğe varış.

Sonsuzu keşif incelikli mesaj

sınırları genişleten imaları çözen imaj.

Akranlara doğru okunamayan mektup...


Ne kadar hayıflanılsa boş

düşle gerçeğin örtüştüğü ılımışık gece 

kapkara çöreklendi kentlerin üzerine

temsili varoluş soluksuz

Tanrı katında akıl boyutunda

kafayı kurcalayan çok boyutlu yaşam.

Dünyadan aceleyle koptu koparıldı canlar.

Bir saliselik ruhsal pratik

düşle gerçek arası mucizevi alamet. 

Desteklenecek bir işaret varsa eğer

salt bedensel ve zihinsel bir seyahat. 

Öze dönüş tılsımı yavan

saklı zaman diliminde akıl sallanması...


Belleği kuşatan şimdinin yarına aktarımı.

Hepsi o kadar.

Keşke mektup okunabilseydi 

ah bir doğru okunabilseydi.

Gözükaralık akılla didiştikçe 

bir başka pusula gelir elbette

pusa pusuya aldırmadan...


Sonsuzluğa çağrı kör karanlığın kalkması. 

Derdo ola ki düşle gerçeğin bölüştüğü

ılımışık bir geceden sonra

korkmadan göçer gider son yolcular.

Hiç düşünmeden düş yakasına...

KIYAMET SENARYOSU

 KIYAMET SENARYOSU


Ne olur kırma beni hayat

kırma artık.

İpek böceği masalı değil ki bu

allı yeşilli bir kıyamet.

Çıkışsız gecelerde dinlendikçe makamlar

Şekillenir çakma markalar.

Karınca kardeş karışmam artık hayatına

artık kızmam.

Arılar oğul verdiğinde canlanırım artık

karınca kaderince bir yaşama sarkıp…


Ölümlerden ölüm beğenirim

derin uykulardan kalkıp.

Yıllarca hiç üstlenmediğim ölümlerden

bedenime yakışanı.

Aklıma akıl yarıma yarenime nedense hiçbiri

şimdi canın en çektiğidir arta kalanlar.

İpekböceği misali yakınlaşmalar.

Kıyameti beş çala altın köstekli

allı yeşilli bir mekân.

Çalıkuşu yok hecelerimde artık

altın kafeste bülbül

hücrelerimde çalıntı hayat.

Varı yoğu çıplak gerçek…


Ağustos böceği söylesin artık şarkıları

ben içlenir içlenir kıyamet döşenirim.

İçer ki içerim dertleri kederi kaderi

içlenirim kader planı senaryosuna.

Arıların bal verdiği zaman koptu kıyamet

kıymetlenirim artık

karınca kaderince bir hayata aldanıp.

Kader senaryolarına sallanırım hemen

hayat yolunu yarılayıp…


İpek böceği mahsulü sanki bu hayat

allı yeşilli bir camekan.

Buz camlı kalede bir makam

pahalı senaryosu kıyamet

can paramparça.

Ne olur kızma bana artık hayat

artık dayanamayacağım

İçine içine içlenirim ilelebet…

21 Şubat 2023 Salı

HAYAT SORGUSU...

 HAYAT SORGUSU...


Yıllardır duygu titreşimleri esrik

gönüllü cesaret metazori tehlikelerle sırtsırta tekdüze yaşam

estetik esli esaret.

Hayat sorgusu çoktandır eksik

ve eksik olası peşpeşe şok dalgası...


İnanılmaz doğurganlıkta endişe

hanelerde davetsiz titrek konuk.

Yatay geçiş dikey aralık

enkazlar ve sahipsiz ölümler. 

Vahşi kaypak düzen titri

ulaş ulaş gelinen nokta beterin beteri... 


Yer titredikçe titredi

kara gecelere kan rengi şafak 

pul pul döküldü  ihanet.

Pin kodlu her gece yataklık

ve saten sabahlar

yılların itibarını zedeledi.

Tüm dünya afalladı

afatın defi aval zaval arasına sıkışma

kurda kuşa kapılanma. 

Gaflet illet hapı yutuldu bir kere...


Yumuk akılla hiç umulmadık  buluşma

hayatlara kağıt gibi buruşma

hakimiyet en baştan yitirildi.

Dimdik uçurum dümdüz diyar

koca kentler kara taştan mezar.

Pikten en dibe uyduruk tedbirsel saçılım 

tutkusal deliriş dermansız açılım.

Ciddi tehlike herkeslere  duasız defin...


Dokunaklı günler sorgu günleri.

Kimsesiz gömütler

hesapsız ayartmalar

havasız kanatlanmalar  tasvir edilemez yıpratmalar

çetele acınaklı hiç ama hiç çekilmez.

Özgüvensiz suratlara tokat üstüne tokat

gözlenen azgınlığın kendi başını yemesi...

  

Dokunulsa yıkılacak ıssızlıkta

derhal külünden varoluş davası. 

Aksi halde tekdüze hayatlar felç.

Olgunlaşan metafor fanus daireler  

ruhsuzluk ruhbanlaşısı ablukalar

tek seçenek var reel hayat.

Dile kolay yüzleşilen

dünden yarına hayatı sorgulatan

asla sıradanlaştırılamaz büyük felaket... 


Zoru kolay kılmak için her çaba

çare açık gizli yarenlik.

Hayat sorgusu gönül telini titrettikçe

Derdo yaşam ağır bastı yine.

Ve sorgusuz sualsiz direnmek

esenlik için ölme pahasına...

20 Şubat 2023 Pazartesi

KRAL ÇARESİZ, ŞAH MAT...

 KRAL ÇARESİZ, ŞAH MAT...


Zeka ve strateji oyunu heveslileri

satranç tahtası dolapta üst rafta.

Evrak klasörleri arasında toz tabakalı

altmışdört haneli

yarı yarıya beyaz ile siyah kareli.

Kıyısında renkli karton kutu

içinde ak kara onaltışar taş.

Piyonlardan şahına taşlar uyuşur vergisiz pırlanta taçlar.

Eşi benzeri bulunmaz körleme hırs

satranç tahtası ile mahkeme klasörleri arasında.

Şah mat kıyametinde küçük dünyalar

şaha son uyarı ağız dolusu şah

Şah demeden mat olmaz...


Aklı karalı hanelerde

farklı taş dizilimi olasılığı.

Boş hanelere dümdüz girebilen

faydasız fay hattı kırığı.

Tozlu tahtanın dört bir köşesinde

tahta göz dikmiş tunçtan kaleler.

Filgillerin hortumcular takımı

çaprazlama çapul hareketli.

Nerde çokluk orda yokluk kalyonunda

hane üstü zıplayarak uçan atlar.

Her yöne vezir çıkarmak

darda vezir çıkmak sınırsız rahatlık

Şah her yöne akla kara tek kerelik.

Kral çaresiz kalbinde şah mat korkusu

piyadeler ön safta dizili.

Piyon başlangıçta iki ileri

devamında tekli.

Çarpı çapraz yemeyle suç telafisi

yegane teselli ön şartlı terfi.

Şah istemeden rütbe kazanılmaz...


Kazıda başarı önce inanmakla başlar

sonra tedbir ve sıkı takip.

Çoğu kere teorisel değildir duyulan ilgi

pratikten gelir usta çırak ilişkisi.

Satranç tayfası altın kozalak derdinde

piyonlar vezirler fildişinden tahta küstüğünde

filler çimenlerde tepinir.

Gailesi gariplere kabir

karton garabeti martılara sır.

Kuğu gölüne dar gelir maraza.

Martaval nehrinde

kesik kesik solur alabalıklar.

Süzgeçler solungaçlar delik deşik

sabaha karşı saat dört onyedi.

Şah can alıcı hamleyi görür de görmez...


Akçalı oyun heveslilerine köprü altılar ayaz

göçük altılar avaz avaz.

Lokum damağa yapıştığında hınzırca

zart diye düşer dolgu diş.

Altın suyuna bandırılmış kaplama

kapaklanır çöle bir yudum soğuk suyla.

Kuru kavgacı taşlar düşer sırayla

Şah mat sert iki hamle sonra.

Şahın tehditlere karşı hiçbir hamlesi yok

tek beklenti onaltı hamlede

pata pat çıkmayı yoklama.

Devrik kral figürü bilmez

Şah ölmeden oyun sona ermez...


Eksik zekayla strateji oyunu heveslileri

konservatif kral çaresiz şah mat.

Derdo sıralı klas evler enkazında

Satranç tahtası en dip hayat üçgeninde...

19 Şubat 2023 Pazar

FES DÜŞTÜ SERPUŞ NAŞA...

 FES DÜŞTÜ SERPUŞ NAŞA...


Çıkış varış eşiği karmakarışık

çalış batış beşiği saliselik.

Püsküllü fes yerli ve milli sanki farz

ibikli serpuş yersen ve manen sanki feyz

Forslu fos kafalara fermanen kılık.

Formasyon anglosakson marifetiyle deformasyon

senelerce fes başa serpuş naşa…


Fesli neferatı nezdinde selamlık

resmi hatıratına ahaliye bulaşık.

Çıtadan çıkrıklar susunca

çatık kaşlı yıkıntıları kusar hayat.

Desenli fes giydirme süsü

kara lale bulamacında ihanet.

Asrilik içten dıştan hileli himaye

beş paralık akılla harcamat.

Doğal yaşama ve mevcut hayata kast 

fikirsel ve eylemsel fenalık. 

Farkındalık fes düştü serpuş haşa... 


Festal menfaat nesline nice can feda 

esef verici kayıplar

düpedüz düzen ayıbı.

Yer yarıldı birlik dirlik bozuldu

düzen bozuk düzen.

Hala ümmet himmet kısmet mistizmi

akla çorap örme taktikleri. 

Vira gurur kırılması

viran kentler dayanışması.

Fes düştü serpuşe asla…


Ağır devlet zayıflığı devletlu ayıbı 

madden medeni cesaret çuvallaması

manen rastgele en dibe yuvarlanış.

Silindirik fese reçine kokulu yıllar harcandı

sevindirik fesli fışkırtı fiiller havalandı.

Sessizlik genleşmesi devletini aradı

fes düştü devlet yaya serpuş başa...


Kasten festen fettan fesfesesi

suya akseden kadersi aldanış kasesi

fıtrati aldatmalar içbedesten kesesi.

Gönül kabartmalar serde boşluk kalesi

her hisarda başıboşluk.

Boğazlara dizildi hilkat hali

hal hal değil kölelikten hallice.

Milli ve yerli mimler diz çöküş timsali

resmen timsah gözyaşları afallaması.

Demir çivili alem

kusurlu aleme imzası çatlak

iması yarı taslak

lastik mührü çıplak lakırdı.

Başa bela püsküllü serpuş

başlara bela fes mes tiryakiliği.

Fes düştü serpuş düştü

çöktü kara düş düşkünleri felsefesi…

 

Kösele yüzlere yamalı peçe

nispet kısmet yırtılması her gece.

Kara pençe kuş uçar kervan geçmez yerlere

suretleri kızartan sahne

sahte şahlanış resmi.

Kanak masumiyet yer göbeğinde mahsur

bastırılmış içgüdüler malum

boş kafalara püsküllü fes.

Fesat sarı patates yığınlara göçük batağı

kısır çöl ümitsizliği geçim kaynağı.

Boğazlarda düğümlenen her safha

bin kandırmaca binbir aldatmaca.

Fes başa serpuş naşa akıllar rafa...


Kelli fesli çığırtkanlık kenarsız köşesiz yağdanlık

sağır sultan fermanı Allahlık.

Lafta Tanrı emri

fesli serpuşlu mihmandarlık

anemik dükalık

vahşi gölgelik

sinsi siperlik.

Fez başa tez boşa vira serpuş

zil nice zelzele kafesi…


Banal sömürgeleşme süreci

çözümsüzlük multi kanal çürümüşlük

bir adım sonrası yepyeni bir başlangıç. 

Ayan beyan çıyan musibetine kötek 

estek köstek de bir yere kadar.

Fes düştü görülmeyecekler görüldü

serpuş kara toprağa kefensiz gömüldü.

Fes serpuş toptan tarih mezarlığına...

PLAN PROGRAM PLANTASYON...

 PLAN PROGRAM PLANTASYON...


On yıllardır sırf ajitasyon

plansız programsız cemaatçi platformasyon. 

Sinsi plan paslı pranga provası

gizli program kendi toprağında kölelik.

EvvelAllah eşitsiz yaşamlar kantonu

ve sona yakın keskin viraj plantasyon 

yaşam örgüsü kanıksanan adaptasyon. 

Plan plantasyon

program yüksek tansiyon…


Şahdamarından beslenen kukla düzenek 

sunumu kiliseci tapınakçı heybet. 

Tapusal oynaklığın pençesinde millet

tamuya tapınsal hoyratlık

resmen büyük yıkıma işaret. 

Zamanlı zamansız depremler

pastoral dünyanın bittiği nokta.

Yitip giden hayatlar

boşalan viran kentler

sekterlenen tarım

iğneden ipliğe muhtaçlık

yeniden inkişafı zor devlet... 

Plan program plantasyon

Uzak yakın ufuk Ata toprağında kiracılık 

Sakın ha sakın tarla bağ bahçe köleliği. 

Uydurma projelerle resmen vatan değişimi 

değerleme kutsal coğrafyaya çökme çapulu. 

Teori pratik emanete hıyanet

pragmatik yaklaşımlarla bekayı yok etmek 

plantasyon devrine hizmet uşaklığı...


Plantansyon kirli paslı emperyal çarkın

tarım toplumlarını güncelleme eğilimi.

Kader planı deprem bulunmaz nimet 

kurumlanan köleci düzenek düşük maliyet. 

Dehşetengiz deneyimlerin kucağında mahrumiyet

asrın sonunda yedi düvele tekrardan teslimiyet... 


Acımasız dünyanın ayıplı aymazlığı

fütursuz dincilik ve fiili etnisite pazarı. 

Planları hayata geçirmenin kod adı plantasyon 

kadim coğrafya emperyalist güçlere komplike istasyon. 

Ekstra hadise yerli ve milli oyalanma taktiği

on yıllardır hadsiz sınırsız tahakküm. 

Tahammülü zor esaret

kontra plan cesaret parola feragat...


Plantasyon plan plan filme çekilen pervasızlık

programlanan adaptasyon plan plantasyon.

Başı sansasyon sonu yüksek tansiyon.

Yıkılan yarılan yeryüzünde dağınık yalnızlık 

Derdo akla saplanan tek ide tam bağımsızlık. 

Sonun sonu illa ki proleter demokratlık…

17 Şubat 2023 Cuma

CAN İLE CANAN MİRAC

 CAN İLE CANAN MİRAC


Ömür çehreli çırpınış misliyle mirac

can ağızda canan yürekte.

Bembeyaz kumaşa  sarılmadan

hayat perdesine sessiz sedasız veda.

Kendi halindeyken herşey

yıkıcı koordinatlar yalınkılıç ufka seyirtir

Kadraja ağlayarak girenler üflenen nefes çekilene dek

ucu bucağına denklenir.

Naralar duyulmaz nidalar durulmaz

çok kullanılır beylik laflar mekansızlığa gömülü.

Büyük günahlar misliyle not edilir

ve ağıtlar ahlar vahlar...


Duyulur duyulmaz fısıltılar

sonsuza dek sus telkini.

Her şey koca yalan

buz tutmuş gözlerde göç kesin.

Can yola çıkmaya hazır

ecel perisiyle buluşma vakti 

Cananı kader değil keder vurur.

Mahşer kör bıçak gibi göğse 

saplanır

göksel anlaşma cananla asri bütünleşme...

 

Manevi boşluklara tanrısal buyruk

hiçten gelinir hiçe dönülür.

Günahsızlar kalabalığı mahsur mahur

ya körü körüne ölmek nedir.

Hava kararır kan kusar toprak

sürülen tarlalar süren davalar

düşler hayaller kalır beton mezara.

Ölen ile öldüren birbirine not edilir.

Türküler söyleyerek

zalime söylenerek gitmek varken

malesef böyle boynu bükük gidilir.

Kristal gökkubbeye acılar dağılır

Can uçar melek yazı sonsuza kalır

Canan güneş tenli düşen yaprak

mirac maddi manevi üşür… 


Dürüst bilinç nerede

evrenin kaçıncı katında erişilesi arzu

tanrısal tecelli ilahi teselli hangi gönülde cihan güneşi.  Bilinmeze yolculuktur kapıyı çalan 

canından can bir yıldızdır kayan...


Yer gök bir günde bir anda alçalır

yolculuk derin uykuda başlar.

Yer gürülder gök yarılır

her şey buharlaşır.   

Tepsiye dizilir kor demir

kör duvar başuca mermer nişan.

Can gök Canan gökkuşağı

kara kaplı yeryüzünde açılır… 


Varlık nedeni göçük öyküsü

Adası edası yangısı yankısı

gökyüzüne otağlar kurmak.

Yerle göğün birleştiği yerde yoksulluk 

Öykünün özü gözü yılgınlık.

Derdo bembeyaz  kumaşa sarılmadan

can ile canan aynı makama mirac…

16 Şubat 2023 Perşembe

ASRIN İHMALİ...

 ASRIN İHMALİ...


Şavkı şada şiddetli melodram

gökkubbede bir nahoş seda mimodram

binbir zahmet kurtuluşlar sanki kıyam

infarı inkarı güç

yaşanan büyük kıyamet.

Şeraitin şakülü kader kısmet

asrın felaketi asrın ihmali.

Çarşı pazar han hane göçükaltı

çepeçevre moloz enkaz yığını.

Ateş çemberine giriş bileti pahalı

dip pik arası devinilen ortam bedava.

Salt hayatta kalmak adına

alazlanan

meydanlara şavkı vuran şahı merdan...


Melanetkarane çarkıfelek çıkmazında

asrın ihmali asrın felaketi.

Yaşam mücadelesine uluorta müdahale

melankolik havalı haddalara hadiye faslı.

Yalan makinesi hurdalığına hususi haytalar

hamasi karakter bozuğu küstahlaşmalar.

Kesik kolonlarla geçiştiriliyor kara günler

kesin hesaplaşma haddeden sonra...


Yakıcı köpüklü yıkıcı bir atmosfer

asrın felaketi asrın ihmali.

Arsızlık kol geziyor

betona boğulmuş kentleri. Uslanmaz rantçılar ketenpereye getirip

kadife kurdelalet makaslama hevesinde...


Grostonlarca hidrolik pres azameti

asrın ihmali asrın felaketi.

Zehir zakkum düzenek

toplu mezarlarda arzı endam.

Düzmece hadsizlik prime time

bol kepçe primlendiriliyor. 

Bilinç kaybı seviyesinde saygısızlık

deprezedelere bilahare ödenemez bedel

anında ödettiriliyor...


Kızılcık şerbetli imar himar şiddeti

asrın felaketi asrın ihlali.

Kuşatmış hayatın karası

karışık zihinleri ve kentleri.

Zifir karanlıkta

kara taşın üzerinde kara karınca avı 

kaderci şambabalarına şeddeli şamata...


İnsanlık suçu şevkinde kroki şema

asrın ihlali asrın felaketi.

Gökten zembille inmiş bencillik 

ziyadesiyle can kaybı.

Bunca ağır krizin telafisi yok

tercihan sümenaltısı zor... 


Affı olmaz gerçekdışı tutumla

emek sıfırlandı

asrın felaketi asrın ihlali.

Acılara hapsedilmişler dayanışması

şehremini havarisi pozundakileri ürküttü.

Havadan sudan dem vuran   rejim sevdalısı kara vicdanlılardan

geçmişler olsun temennisi...


Temini evvelsiz temkini temelsiz evler

çürük korunaklar barınaklar

asrın ihlali asrın felaketi.

Gök kuzgun yer kızgın kızılca kıyamet şeddad şeameti  

hayatı doğru okumayanlara

uzaktan kumanda pilli piyasalar...

15 Şubat 2023 Çarşamba

DİJİTAL İSTİKAMET

 DİJİTAL İSTİKAMET


Dijital çağ hızla evrildi

siyaset platformlarını

sosyal medyasını

kendi kültürünü 

kendi dünyasını yarattı.

Sivil dayanışmacı

organizasyon koordinasyon üretileri

toplumsal yapıyı rahatlattı.

Gelişen dijital gidişat

bilişsel sanal dünyada politik takılmadı.

Övünülen sistem toprağın altında kaldı

Dijital dünya en doğru pozisyonu aldı.

Asrın depreminde bile

kusursuz mekanizması şaşalamadı. 

Dijital dünya resmen gidişatı etkiledi

süreci belirledi

acılar hafifledi...


Anlaşıldı ki dijital dünyanın tüm olanaklarını

Dünya kullanmalı.

Dünyalılar öncelikle siyasetçiler

ve toplumcu siyaset sevdalıları.

Kuşaksal geçişler doğrultusunda

herkes bir güzel yenilenmeli.

Yaşatıcı yöntemlerle

doğrudan çözümler aranmalı. 

Artık tüm yöntemler

dijital çağ normlarına uymalı...


Üç seçici pozisyon kuşatması

kusursuz katılımcılar xyz kuşağı. 

Bir tuşla dönemsel mantık

dijital çağ teknikleriyle çaresizliğe katkı. 

Anlaşıldı ki geleneksel alışıldık köhnemiş herşey

plan program denenmiş yöntem

ve tali tercihler gözden geçirilmeli... 


Genelde yz kuşağınca yürütülen süreç

mevcut hal ve kötü durumu ellbirliğiyle 

katı karşıtlıkları yok sayarak güzelledi.

Onbinleri enkazdan çıkardı

canları kader planının eline bırakmadı.

Dijital kuşak

Analitik politikalar geliştirdi

doğabilecek negatif etkiyi kökten sildi

diğer kuşakları da yönlendirdi...

 

Dijital çağın çağdaşları

gidişata

yepyeni istikamet çizdi.

Sanal alemde kurulu platformları

gerçek dünyayı ve trolleri

dijital çöplüğe gömdü...

14 Şubat 2023 Salı

HAYATIN AKIŞI KESİLDİ

 HAYATIN AKIŞI KESİLDİ


Doğanın diyalektiğinde gizli herşey

yıllar yılı kaçıldı

varken yok sayıldı

hayatın doğal akışı kesildi birader.

Hatalar eleştirel elekten hiç geçirilmedi

koyu karanlık gizemciliğe tapınım

kişilik buhranını ayrıştırdı.

Mesleki dürtüler devreye girdi  

siyaset sosyal sorunları diriltti.

Kör sevgi ve bayağı bağlılık boyutunda

çoğaldıkça facia çoğaldı acı.

Son on yılların getirdiği katı bağımlılık 

hayatın doğal akışını kesti birader...


Temel sorunlar ayrıntılı biçimde ele alınmadı

hayat akışında kırılmalar azdı.

İnsanlarda kısır kırılganlık

ve devasa gelecek belirsizliği arttı.

Toplumsal uyuşmazlıklar

bireysel tutarsızlıklar bileşkesi gün gün kötüye giden akış.

Ve bozuldu sistem yıkıldı hayatlar.

Şimdi hayatta kalıcılığın

hayata tutunmanın ve esenliğin tesisi 

sınırsız boyutta ele alınmalı birader...

 

Öyle zaman olur ki oldu

kof zenginliğe güven yetmezmiş anlaşıldı. 

Zenginlik küstahlaşması

yoksulluk küllenmesi

doğanın en karmaşık çelişkisi.

Çile çetin kendi içinde çözülür birader...


Hayatın akışı değişim ve etkileşim

her nefese uygun nüvesi bulunur

doğanın diyalektiği asla kata budanamaz.

Hayatın akışına yön veren tutum

tutkuyla akıl ilim bilim olur

ve çakıl kumul altında kalmaz kimse. 

Bu kör karanlık hiç hakedilmedi birader...


Hayatın içinde doğru akış

metodolojik açılı diyalektik. Konuyu kavramak

ve bütünlük sergileme inceliği.

İnisiyatif tamamen gönüllü

amatör ve insani.

Hayatın akışının tersine karşı duruş 

karşıtlığı görmeyiş dev sorunların artçısı. 

Sorunlar arttıkça büyük çaresizlik.

Aklı yenilgi korkusu kuşatır

ve topluma sırt çevrilir.  Haliyle ruhsal çöküntü başlar birader... 


Hayatın doğal akışı çökerken

kim dost kim düşman tutarsızlığı

işin doğası hepten bozulur. 

Sorun mikro makro nihayeti toplumsal

çözüm bireyle başlar çevre ile bütünleşir.

İnsan kendi politikasını oluşturur birader...


Hayatın akışını yıkan kasvet tüm katmanları direk ve endirekt etkiler. 

Derin bir karanlık ve kötümser kararlılık 

katmerlenen sismik hayal kırıklığı

sinik sistemi acilen yok eder.

Hayatlar acımasız bir sona

acınası akar birader... 


Hayatın doğal akışı kesilince

akıl çimento beton akar

ve hayat bağlılığı yerine bağımlılık

sevgi yerine kırıntısı

bolca kristalize düşmanlık

memleketi milleti canından cananından eder.

Hayatın doğal akışı doğanın diyalektiğine tabi 

özünde asla zalimlik barındırmaz.

Derdo doğanın diyalektiğinde gizliydi herşey

yıllar yılı harra harala gürele.

Hayasızca hayatın akışı kesildi birader…

MÜLKSÜZ MÜLTECİLER YOLLARDA

 MÜLKSÜZ MÜLTECİLER YOLLARDA


Deprem on vilayeti vurdu

evler barklar yerle bir oldu

mal mülk enkaz

Resmen deprem yollu mültecilik doğdu.

Mülksüz mülteciler tek çare yollarda.

Göçükler ve enkaz cennetinde

öksüz ve yetimler cehenneminde

mesele varolmak ya da yokolmak.

Varlık kendi vatanında mülteci kalmak.

Deprem sonu mülksüz mültecilik yollara...


Satıh tüm memleket

yeni mülksüz mülteciler türeyecek

nice vakalar vara yoğa yaşanacak. 

İnsan yazmanlarına maceralar azacak

malcı anamalcılar insanlıktan çıkacak.

Tutarsız görüntülerle sınır tanımaz girişimler

sosyete mülteci pozunda  çözümsüzlük.

Vatandaşlık bağlamında mülksüz mültecilik...


Vatan kavramını çökerten  plan

jeolojik jeopolitik ve politik  eksenli.

Yaşamı sadeleştirilen bulaşıcı hastalık

tampon  bölgelerde acı hayat örgüsü. 

Şirketi şirreti gözeten  karanlık...


Gözgözü görmez karanlıkta bir memleket

kurgulanan yeni bir ırk

vurgulanan yeni bir etnik yapı 

depremzede mülksüz mültecilik.

Kuşku verici sona eğilim kadercilik.

Zorunlu ziyaret adıyla

ayağın değdiği her yer vatan 

adım adım batıya kaçış.

Neyin kavgasıdır bu karanlığa iman

resmen göçebe toplum beceriksizliği

temsilcileri göç göçmen duyarsızı.

Muhacir ensar çerçevesinde  eyvallah

muhatap kader plancısı...


Eskiz plan geride mülkiyet gaspı

mülksüz mülteci milletine anlık katkı. 

Malcılık anamalcılık tezgâhında

mülk Allah'ındır sağırlığı.

Elbet bedel  birilerine ödetilir

kendi vatanında mülksüz mülteciler

kesilen faturayı zoraki ödeyecek.

Dünya milleti şaşkın

ilticacı cenneti bir yarımada

iltimas cehennemi bir bölge

hala yarım akılla mülteci politikası. 

Değişen düzenin değişmezliği değişti

yine de bir şeylere zemin hazırlığı...


Aması iması yok topu kuruluşa ihanet

derdo koptu kopacak kızılca kıyamet

deprem yollu mukavemet yollarda...

TEKBİR TEDBİR ÇIKMAZI

 TEKBİR TEDBİR ÇIKMAZI


Sürekli iktidarda kalma felsefesi

piyon ispiyon yüksek tansiyon

oyun içinde oyun.

Tekbir ve tedbir çıkmazında

piyasaya eşantiyon

pazara skorpiyon.

Yanlı yatılı hizmet yaratısı

her yere her derde arzı endam

amir mamur tamir.

Olmayacak dualara amin

en vahiminden tapınma

yallah tazyik tekbir. 

Gayrı resmi meslek erbaplığı...


Facia felaket diyarında

kitlesel falso toptan adanış.

Ölümüne birilerine kaynama

gözü dışarıda av arama

kör antenlerle avlanma

resmen ritüel cambazlığı.

Malumun ilamı

milim milim minyatürleşme

mucizelere mahkumluk.

Geçmişin kiri ve geleceğin musibetine

tekbir sürgüsü.

Enkazlarda piyon körlüğü

tedbir erteleme süngüsü.

Sırf kulluğu yüceltmek

kusurluyu yükseltmek babında

sürekli haklıyım teranesi...


Mütemadiyen talihe suç aranmak

tarihin ayarıyla oynamak

tekbir ve tedbir dehlizinde bocalamak

bolca makam ve mevki ayarlamak

insanlıkla örtüşmeyen iktidar muhafızlığı.

Arşivlerden akıp gelen

can alıcı can yakıcı hikâyeler

enkazı bağrında barındıran mekanizma

faşizan yalancı talancı dünyalar.

Resmen kitlesel çözülüş egemenliği...


İktidarı korumacılık emrinde

nalet pelet neferler

topu nefret duygusuyla yoğurulmuş.

Felsefe akıl karıştırıcı faaliyet kargaşa güdücü.

Resmen aylaklık ve ayakçılık

ispit ispiyon oyun içinde oyun.

Her adımda planlı dalkavukluk 

top yekûn laf ebeliği terbiyesizlik. 

Üç kuruşa talimatlı vazife

uydurma genetik inkârcılık.

Bozuk harca konmacı versiyon.

Lafta sulh sükûnet beka

tedbiri bırak biteviye tekbir haykır...


Malumu avantacı ve lavantacı maksat

vasat saf değiştirme pratikliği.

Sürü kaderine baş koyuş başka bir işe yaramayış  mahiyete sığınma sağırlığı. Ez cümle olura olmaza tekbir

raydan çıkmış despotik diriliş.

Derdo düşük insan profilli takdir

sürekli iktidarda kalma felsefesi...

12 Şubat 2023 Pazar

CEZALANDIRICI YOL GÖZLER...

 CEZALANDIRICI YOL GÖZLER...


On yıllarca

öyle bir an gelir ki dendi dendi

hep dendi ama beklendi.

Ve o an bir anda kendi geldi

dibi delindi yerle göğün

pik yaptı yer sarsıntısı

kızıl ateş sardı hudutları.

Ve akıl tartan acı gerçekle yüzleşildi

ağır ihmal gözler önüne serildi.

Kıyamet şövalye ruhlu kalkanları

dövdü dövdü dövdü...


Asrın döngü kırılması

yer yarıldı umutlar yıkıldı.

Fırdöndü felaket azdı.

Milli ve yerli operasyonlar 

başsız

baştan sona koordinesiz.

İlkin elden geldiğince uysal kalınsa da

sihir bozuldu

ve sinirler dikildi.

Bu yas geçer mi zor geçer.

Geçimsiz uydu tavırlar sertleşir ama

çıplak uyarı bellidir

gün olur cezalandırıcıların günü de gelir.

Kesilen ceza mıdır mükafat mıdır?

Mutlaka öğrenilir öğretilir...


Hep aynı içler acısı manzara

ağızlarda dolaşan yalan yanlış hikaye.

Hep aynı sözler

yaradılış kurgusunda son çırpınışlar.

Yaşananlar karanlıkta kalacak

eksiklik hatırlanmayacak sanmak

belgelerin ifşasıyla derinleşir.

Hiçbir şey geri gelmez belki ama

çekilen kara fotoğraf gerçeklerin çarpıtılmasını önler...


Önlenemez biçimde çürür şöhret

uzak ihtimal görülen tavda

övünülen işler tersine döner.

Herkese ahkam kesen üslup 

haddini aştıkça

akıl durur hayat durur.

Tarihin karanlık dehlizlerinde

tuhaf tarifler

kirli siyaset koridorlarında

taraf tabirler

çamurlu çarmıha gerilir.

Ve cezalandırıcı pejmürde performansı

yakın geleceğe taşır.

İthamlar tehditler ve sindirme hamleleri

zevatı suçtan muaf etmeye yetmez.

Eşyanın tabiatına aykırı vahim durum

ve fahiş failler tescillenir. 

Bundan sonrası hayatın içinde kalmak

diriliş zordur ama imkansız değil...


On yıllardan sonra anlaşılan odur ki

artık bu ayıplı nitelik kaybı

umudu bir adım öteye götüremez

Derdo götürse de cezalandırıcı yol gözler.

Ve öyle bir an gelir ki demedi demeyin...

11 Şubat 2023 Cumartesi

TUTUNAK KORKUSU...

 TUTUNAK KORKUSU...


Hayatta en çok korktuğumuzdu deprem 

kof kolpalarla korkusuzluğa vurduk.

Buzlu puslu bir havada

en korkulan ansızın geldi başa

soluğumuz kesildi.

Koptu kızılca kıyamet

kesif bir depremle vurulduk...


Ard arda mahvolduk

artçılar damlayan bozuk musluk

facia kırım enkaz

dört bir tarafta başıbozukluk.

Yapay tutanaklara geçti yaşanmışlıklar

hangi korkusuz serüvenin parçasıydı ihmal

bir anda hiç anlamadan ölümler yaşandı.

Ölümden korkmak ayıp değil elbet

harbiden çok çok korktuk...


Hayatta var oldukça

anlamak gerek ezip gideni

bilmek gerek yüzü tanıdık gelenleri

bilmek ve unutmamak.

Epeyce gecikmişliğin hayata maliyetini

papirüs bakışlı yön bulamayış hikayesini

korkusuzca anlatmak gerek. Korkusuzların hayatta kalma kavgasını

kutlamak ve kutsamak...

 

Çok korktukça derin uyuduk

derin sarsıntılarla korkusuzluğa uyandık.

El aman anaların babaların umudu

elyazısı çok güzel çocukların rüyası

deprem sahnesinde sergilendi.

Moloz yığınları arasını izledik

gözyaşları sel oldu kuruduk...


Korkutulduk korkutulduk

ağır kusurlu mevcudu acayip koruduk.

Enstitü tutkusu akademi yorgunluğuyla

sistemin öteki yüzünü unuttuk.

Depremin korkutan maskını taktık

kötü maksatlı maskeli beşliye taptık.

Mahsustan mahsus yakınlara kandık

geleceği çalınan çocuklara yandık.

Yürekleri kanatan tan vakti

korkuyla ürperdik.

Kar mavisi kuytularda korkuyla titredik.

Korkmanın manifestosu

sonun başlangıcıydı...


Korkunç göçüklerde sıcak kalplerin icrası 

icmali bile olsa geçmeli tutanaklara.

Tutunaklara işlenirse işlensin

korkusuzluk fevkalâde fedakarlık

tarihi örnek kutlu beraberlik.

Gördük ki korktuğumuz yok hiç

korkmadık asimetrik düellolardan

betonla göğüs göğüse siper çatışmasından.

Kanları dondurdu korkusuz mucizeler

torunlara miras kaldı kalacak cesaret...

 

Korkusuzluk Atadan emanet

her bir moloz yığını altı

kirletilen tarih tutanaklarına geçsin asrın sahtekarlığı.

Sünepe sünger kıvamlı katiplere isyan.

Rihter ölçekli silkelenenler

altın sikkelere tenezzül etmeyenler

aynı safa birlendi.

En çok korktuğuyla korkutulanlar

geç de olsa anladı gerçeği

korkunun ecele faydası yok...


Ayakta ölenler bu kuşağın yitikleri

göçüklerde yitirilenler

kutsal emanetin bekçileri.

Millet korkar korkutulabilir sanıldı

baştan ayağa büyük yanılgı.

En korkmadığımız şey en çok korktuğumuzdu

taş duvarlara ölümden hariç her şeyi yazıldı.

Pik dip konisine cesaretle direnenler

asılsız tumturaklı tutanaklar delindi.

Belki de o sebepten  tutunuldu hayata

göçüklerde onca kırgınlığa rağmen

en çok korktuğundan hiç korkmadan...

10 Şubat 2023 Cuma

MUCİZE SAATLERİ

 MUCİZE SAATLERİ


Aç açık deprem günlerinde

mucize saatler

enkaz acı gerçekler zehir

gün aydıkça tatlı açlık...


Vicdanlı insan menüsü belli

soğuk başlangıç kar

tipi boran

yanında varilde volkan

ara sıcak kafayı yemek

anayemek cehennem.

Tatlı tatlı kaçıklık ve isyan.


Gün beşinci güne akarken

gözyaşlarına akla karayı seçtiren gerçek

"Susamaktan acıkmaktan öleceğim abi ya

çabuk kurtarın beni"

Çocuk tüm yeryüzü sofraları doğal hakkın

afed afad kader planı

hakkını yiyen vicdansızların

gözü çıksın.


Aç açık deprem günlerinde

kapalı can pazarı.

Akıl bilim canan

su ekmek yavan.

Çok geç kalındı çok feveran

hala göçükaltı çarpar yürekler.

Dört bir yan koca yürekli vicdanlı insan.

Derdo nasıl dayanacaksan öyle dayan

aç açık deprem günlerinde

mucize saatler...

ÇIPLAK İMAJ VE ÇATLAK MONTAJ…

 ÇIPLAK İMAJ VE ÇATLAK MONTAJ…


Kralı resmen çıplak gösterdi bu deprem

merkez üssü memleket.

On iller dolayısıyla tüm memleket

komple enkaz.

Deprem yediye yedi kulaklara çalındı

arama kurtarmaya çok geç kalındı.

Herşey lafta dörtdörtlüktü

dört gün geçti beşliyor

millet can derdinde göçükte.

Yığınla lojistik destek

yığınla yardım yağdırıldı

depremzelere dağıtımında bile ihmal.

İzlemlenen imaj ve itibar kaybı.

Çok yakında toz duman

kalkar imaj ve montaj için kervan.

Beton mezar çalışmalarına

anında eklemlenir çıplak kral...


Asrın depremine

aslar asiller vekiller

bakanlar bakmayanlar sözcüler

komple gözcü.

Gözü sönmüşler hükümet

iki ileri bir geri zekalar cinnet.

Cansiperane çözüm üretenlere 

sırıtık yamuk şov

defol git İngiliz uşağı.

İşte çırılçıplak gerçek...


Kral çıplak ötesi çırılçıplak

bu kez vatandaş pusmuş beklemiyor

canı yanmış ama aklı başında

görüyor biliyor bileniyor.

Bizzat gönüllü çalışmaların odağında

Zamanla yarışılan insanüstü çabada

maddi manevi destek kulvarında.

Ağzı laf yapan yetkililer kaçak

bala zehir katarlar yok

avare yetkisizler çok.

Şişirilmiş fos ümmetçi tayfa kürküne sinmiş

komple komplesi kayıplarda.

Topu kentlerin acısını acı kederi artıran boyutta.

Kader planı ters tepti

kral çıplak

kraldan çok kralcılar çırılçıplak... 


Her deprem öyle

birilerine çıplak imaj ve çatlak montaj sanayi

birilerine yaşamsal senfoni kaybı.

Temel dayanak ortak akıl

tek bağlayıcı güç dayanışma.

Devlet millet el ele mazi

on yıllardır el ele devleti devletlisi

salt yüksek kar peşinde.

Rant uğruna yerkabuğuna yanlış

komple yanlışta ısrar.

Komplesi hiç payları yokmuşçasına pişkin

sırf imaj tazeleme derdinde.

Kentsel sinyaller siyasi malzeme

topu seçime montaj çabası.

Aklı geliştirmeyen zihniyet çıplak

gerilmiş zirvede menzil çatlak...


Büyük sarsıntı çıplak krala son ihtar

bir sarstı itibar sarsıldı.

Siyasi otorite ve çıkarcı tekeller

sahte imajlar ve eksik montajlar enkaz altında. Montaj tabirler temelsiz telkinler

çarpıklığa çanak tutan tavırlar

onlarca kente ihanet.

Hıyanetin ihalesi kentsel rant.

Çıplak kral ve merkez timi

timsah göz yaşlarıyla imaj peşinde...


Her deprem aynı manzara vatandaşın canı cananı gitmiş

malı mülkü bitmiş

evi direği çökmüş

eli kalbi darlanmış

beli kanadı kırılmış

hayatı kaymış

hayata küsmüş

siyasal erk rantsal paylaşım eşiğinde.

Çıplak imaj çatlak montaj işinde.


Acı gerçek çıplak gerçek

zemin tuz buz kentler enkaz.

Kentsel kırsal bağsal denizsel turistik rantsal çöküş.

Komple göçük.

Kör kaderci üç maymun imaj

protip tertip medyasal montaj.

Derdo kralı çıplak gösterdi bu deprem

merkez üssü koca memleket...

8 Şubat 2023 Çarşamba

DEPREM SİYASETİ ÇOK

 DEPREM SİYASETİ ÇOK


Depremle iç içe memleket

bol doygun yapısal bozukluk

çok yapı bozuk.

Deprem siyaseti çok

gerçekçi deprem siyaseti yok.

Süreci ve krizi yönetecek yok

deprem politikasında ortaklaşı yok.

En başta iktidar yok.

Çadır, çorba, çorap bile yok...


Deprem gerçeğiyle yüz yüze memleket 

Deprem politikaları yok deprem bakanı yok

deprem danışmanları yok

deprem kurumları yok deprem okulları yok

okullarda deprem dersi yok

hiçbirinde deprem haritası yok

haritaları hakkı ile doğru okuyan yok 

yok yok oğlu yok...


Varlar yoklar memleketi

depremde sınıfta kalanlar var

bolca tehditkâr unsurlar var

sayı rakamla hava basanlar var

sosyal medyayı kısıtlayanlar var

vurgun fırsatçılar var

ilk seçimde güvenoyu peşindekiler var.

Var var oğlu var...


Depremle iç içe yaşayan millet 

depremi gözeterek tercih

yapmalı

din kitap tüccarlığına göre değil 

mezhepçi rant liboşluğuna göre değil

depremi vaaz ve vaatlere bırakmışlara değil. 

çağ dışı ve çağ gerisindekilere değil

rantabl çözüm üretemeyenlere değil

çıkar siyasetine projeksiyon tutanlara değil

iktidar erkini yandaşlarına sunanlara değil.

Çünkü seçme ve seçilme enkazı çok...

  

Deprem coğrafyası kıpkırmızı

manzara üç aşağı beş yukarı aynı. 

Kaçılmaz gerçek deprem kaçırılmış boş geçen on yıllar

ve kaçınılmaz son.

Asla kader değil

fıtrat hiç değil

talih değil

kara yazgı değil

kısmeti bu kadar değil. 

Topu acıya kutsallık ulayan erklerin yalanı

erksiz siyasilerin yanıltması lafta doğaüstü güçler donanmışlık palavrası...


Hepsi depremde dona kalır. Mabetlerden çıkmayanlar  milletten uzaklaşır.

Ömürlük siyaset malum siyaset

hep aynı çizgi kırılması

geriledikçe gerileyen siyaset siyasetçisi.

Gerici gerginlik kalıntısı.

Tek yapılan depremzedeye kortej çıkartması

tiyatral gösteri.

Göstermelik dert dinleme mesaisi.

Neden dinmez metazori gözyaşı

belli besbelli... 


Milletin memleketin başına çorap örenler, 

siyaset kazanındaki vurdumduymazlar 

kabileci siyasetçiler

mistik hipnozcular

otomatik tertipçiler

edep dışı edipler

mucize beklentisine sürüklenenler

Bilesiniz iktidar depremi çok yakın.

Vereceği ağır hasar rahatlık...


Depremsiz günü geçmeyen memleket

acısı kolay geçmeyecek millet.

Millete yüzkitabı siyaset

Ohal buhal herhal esaret

mevcut durum fel felaket.

Kentler gök kuleler

köprüler yollar

tüneller kanallar

hepsi bilim aklıyla yeniden.

Yeniden ve hemen

gerçekçi deprem siyaseti

depremci siyasetçi

ortak akılla politika politikacısı

akıl ve bilimle görev yapacak görevli

hepsi hemen şimdi şart.

Yarın çok geç.

Derdo depremle içli dışlı memleket

her depremde içler acısı millet

vara yoğa içten dışa bolca siyaset

kafalar çok bozuk...

7 Şubat 2023 Salı

DEPREM BU

 DEPREM BU


Deprem bu

vakti zamanı belirsiz

herşey birkaç dakikada tepetaklak.

Özene bezene kurulmuş hayatlar

parayla satın alınamaz umutlar

salisesinde toz toprak...


Deprem bu

kopan kopartan sarsıntı.

İşler bozulur

aşlar bulanır

aşklar biter

ocaklar söner.

Depremden beslenenler başka dava...


Deprem odaklı hava

enkaz kalkana kadar

sonra politik ve ekonomik manevralar.

Devamla sesleri hiç duyulmaz

bir kaç yer bilimci

bir kaç bilim insanı

deprem ciddiyetine dikkat çeker.

O kadar...


Genel irade hemen deprem peşine

dönüşümsel rant kapıları aralar. 

Pansuman tedbirlerle

çadır çorba battaniye. Geçmişte yapılmayanlara gelecekte yapılmayacaklara

merkezi meşruiyet kazandırımı.

Başkaca hiçbir şeye kafa yorulmaz

mesele rafa kaldırılır.

Ta ki vuracak diğer depreme kadar...


Deprem bu

belki bir gece yarısı

vakit epeyce ilerlemişken pencerelerde bir serinlik hissi.

Sabah kırık dökük bocalarken

yine en şiddetlisinden

uyurlar uyumazlar karanlık boşluğa.

Olağanüstü hal yedinin milim üstü.

Ya da tam gün ortası

sessiz enkaz.

Belki de kış kıyamet

küçük kıyamet kim bilir ne zaman...


Deprem bu

her seferki aynı manzara.

Kollar düşer

yollar kapanır

izler silinir

sesimi duyan var mı sorusu beklenir.

Günlerce yıkıntılarda yaşanır

göçüklerle boğuşulur.

Eli kazma kürek tutanlar çıplak elle molozları kazıyanlar

sıcak ortamlarda izlenir.

Dost gönüller acıyla titrer.

Tüm izlenimler bir sonrakine kadar...


Deprem bu

şamarı çaktı mı yer çatlar. Deniz kabarır

dereler taşar

kaleler düşer

saraylar devrilir

yollar kese kağıdı gibi yırtılır

alanlar ortadan iki yarılır.

Göğün sonsuzluğu taş beton yığınlarını yutar.

Konserve kutusu evler evlerin ahalisi

uyum ahenk

caddeler sokaklar

binalar haneler ters yüz olur. 

Yıkılan şehirlere memleket ağlar.

Ağlanır

hayıflanılır

hatta hainleşilir

manzara mukadderata bağlanır.

Ne yazık ki o kadar...


Deprem bu

diplerde bir fay kırılır

gaz boşalır

ardında kırık dökük kentler bırakır.

Derdo bu deprem başka

Onlarla kutlu dayanışma

sonuna kadar...

AFET BİNBİR DERT...

 AFET BİNBİR DERT...


Memleketin deprem haritası kıpkırmızı

Milletin boğuştuğu bin türlü dert

artı bir dert de deprem binbir dert.

Yerin yedi kilometre altında huzursuzluk

bıçak gibi kara kış

saat farkıyla iki adet yedi nokta yedi afet

yerlebir on vilayet yetmişikibuçuk millet.

Yediden yetmişyediye perişanlık...                     


Fay haritası kıpkırmızı

hay belasını resen itibar kaybı

hay anasını resmen iktidar ayıbı.

Doğa kendine yapılanların hesabını sorar

memlekete zehrini kusar

kentlerin belini kırar göçertir.

Milletin akibeti meçhul

mevzu bol keseden kader kısmet.

Ey ekabir kocakafa tayfa

depremle şaka olmaz savsama tavsama olmaz olursa yakın gelecek göçük altında kararır.

Depremden önce de sonra da

aklın yolu bir

acilen bir şeyler yapmak lazım

ama dinsi partizanlık vurur aklı.

Depremler de garipleri...

                                                                                                              Millete yalan olmaz

atılsa da uzun süre tutmaz bir kez daha acı gerçekler ayan beyan.

Kayıp toplanma alanları milleti toplayamaz

dert birken bin olur

dört bir yanı deprem

bir furya ki vurur ha vurur.

Bu kez unutulacak gibi değil...


Memleket haritası kıpkırmızı

kıyı köşe fay hattı

hala eski moda önlemler

hala tutucu siyaset öyküsü

depremden böyle kurtulmak hayalcilik.

Zaten hayaller de yıkıldı.

Memlekete yansıtılan sembolik görüntüler

resmen hayal tacirliği

istikrari istatistiki bilgiler de eksik.

Etki ve yetki sahipleri

memleketin sahibi havasındakiler 

toptan hava civa kaldılar.

Güç devşirme işi dibe vurdu.

Memleket oligarşisi hala kamuoyu yaratma

haritanın kırmızılığına göz boyama peşinde... 


Deprem beşiği bir memleket  kıpkırmızı haritayı hakkınca okumak gerek.

Yoksa tüm kurulu değerler alabora olur. 

Sistem yıkılır.

İktidar erki kaybedilir. Ütopya biter.

Çoluk çocuk insanlara yazık.

Üstelik depremle şaka olmaz

millete hiç yalan olmaz.

Deprem bu beton ve çelik çağı takmaz

beton tanrılarını da tarihe gömer.

Geriye soğuk anılar tarihi kalır.

Her deprem bizzat tekrarlar

harita kırmızı kod kırmızı kod acil

doğru okumak lazım...


Millet memleket ortak derde odaklanmalı.

Sevk ve idare odakları

zaman bilimsel tabir ve ivedi tedbir zamanı

beyin arkası tutuyla geç kalınmamalı.

Mesele afet bir yeri vuracak  orası ak olacak bizim olacak değil...


Değilse eğer

kırmızı aynı kırmızı dert aynı dert.

Çıplak uyarıları 

kışkırtıcı ve saptırıcı görmek  ayrı dert.

Deprem kırmızı memleket haritası

üzerine akılla gitmek gerek.

Derdo bu millet bu memleket bizim

deprem derdi en büyük dert devlet nerede hiç mi yüz kızarmaz…

BETONSU DÜŞLER GİRDABI...

 BETONSU DÜŞLER GİRDABI...


Koca koca kentler 

betonsu düşler girdabında.

Yapı stokları kangren olmuş

siyasiler kör ve sağır.

Hiçbiri kentbilimci gözüyle taranmamış

yerbilimci gözüyle hiç envanteri çıkarılmamış.

Kamu binaları bile çürük

en yenileri bile kum yığını. 

Bilanço kurşun gibi ağır...


Kentsel dönüşüm olmuş rantsal dönüşüm

her yan beton her boşluk beton. 

Toplanma alanları avm 

park ve otoparklar millet bahçesi.

Doğanın deprekasyonu  kan kırmızı

en derinde çıtkırıldım yazı

çıt çıtak

kata kat eklenmişler  moloz yığını.

Enkaz kentler labirentinde

köyler resmen kum torbası.

Akıllar betonsu düşler betonsu...


Koca koca kentlere

doğadan keskin uyarı gecikmez hiç.

Yerkabuğu katmanları titreşimlerle çatlar

kösele yüzler kireç.

Naçar bedenler güneş kırmızısı.

Doğudan yükselir

artçıl kaygılı keder

yaygın kanı kader.

Çimentosu demiri eksik ultra katlarda

sarsıntılar devindikçe

ağır hasar.. 


Sismik dedektörlerin kayıtları nahoş

boş arsalara beton  kondurmak

bulunmaz fırsat. 

Kollanan yeşil alanlar imar kodlu

çok amaçlı sığınaklar sır. Kabına sığmayan kentler  betonsalı fıtrat.

Betonsu düşler girdabında

koca koca kentler...


Beton betonsu kentler

yokoluşun dayanılmaz hafifliğinde

çıkarcı ima imaj ve imalat derdinde.

Topraktan beton fışkırır mağma inşaat tanrılarına isyanı tetikler.

Yüce değerlere dönüş sireni çalar.

Betonu yaratanlara rihter ölçekli ihtar. 

İhtar üstüne ihtar...


Siren butonuna basılınca

beton masalına gerçekçi yanıt

sarsıcı yıkıcı yok edici sorgu

inkarcı betonumsu beyinlere ikaz.

Göğü  delen beton hevesi  eskiye öykünen uyduruk mimari. 

Beton kentin ucubeleri karabasana uzanacak kentli dizaynı...


Uyutulan enerji birikecek elbet

evet  bir gün dışarı çıkacak

işte o gün bu gün veya yarın.  

Hakim gücün güç gösterisi yakın

deprem doğanın intikamı 

umut betoncu düşler betonsu.

Kum saati iki bini yirmiüç  geçiyor

betonsu düşlerden hala uyanan yok..

YER YİNE SARSILDI…

 YER YİNE SARSILDI…


Yer yine sarsıldı. Hem kar kış kıyamet hem de şu zengin memlekete özgü ölümcül derecede. Sarsıntı memleketi kıskaca alacak seviyede, on ili iki kere sekize yakın ölçekte vurdu. Ancak bu kez bir haftalık milli yas ilan edildi, yurtta okullar bir hafta tatil. Binlerce evin yanı sıra, hastane, okul, belediye binası, cami minaresi, pist, otoyol yerle bir oldu. Enkazda kurtarılmayı bekleyen binlerce can, hasarlı hastanelerde binlerce yaralı. Binlerce can canan kaybedildi. Yine kaybedilir kaybedilecek. Etkili yetkili makamlarda yine milletin gazını alma gayreti. Doğal afete bakış açısı yine gittim gördüm aşamalı, gözlerimi kaparım vazifemi yaparım vaziyeti. On yılların iktidarının kalıtsal hastalığı yine nüksetti. Ayarsızlık, aymazlık ve acizlik hali. Facia yine din odaklı ilkelere bağlanır, bağlanacak. Sala okumalar yine ilk günden es geçilmedi devamı gelir gelecek. Doğal afet olgusu kadercilikle zedelendi, yine zedelenir zedelenecek. Sırada fay hattındaki kırılmaya nesepsiz yakıştırmalar var. Alınyazısına karşıt kalplerin kırılması da cabası. Yine yer sarsıntısıyla hayatları sarsılanlar çabalar çabalayacak…


Yine yer altında sıkışan enerji patladı, sarsıntılarla dış yüzeye vurdu. Sarsılan itibar üzerinden yaşananlara ve yaşanacaklara boş yeltenmeler, başıboş müdahaleler ve kalıplaşmış ilgisizlik eklenir eklenecek. Resmen açığa çıkan çaresizliğe ve çare olamama haline on yılların hatırı sayılır birikimiyle pişkinlik planlanır planlanacak. Bölgesel yıkımın suçu yine yerel yönetimlere ve muhalefete bağlanır bağlanacak. Siyasal kargaşaya harcanan enerji ve ucuz siyaseti dibe vurdu, yine vurur vuracak. Sadece bildik kurtarıcı yöntemler hayata geçti geçecek. Kötülüğün tam kökü akılların primlendirildiği, bilim dışılığın, bilime düşmanlığın bu denli özgür ve özerk yapılandırıldığı bir dönemin semeresi, yüz yılda bir daha başa gelmez cinsten bir yıkım yaşattı yine yaşanır yaşanacak. 


Yer ölümcül düzeyde yine sarsıldı. Elde değil ki Allahtan savunusu memlekete özgü çürük akıl, çürük bina tanıklığı. Yine gözler önünde cereyan eden çok katlı çöküşler ve hiç yüzünden ölümler. Bu boğucu ve gözyaşları sel atmosferde iktidarın hata ve ayıbını yüze vurmak ise suç, soruşturma sebebi sayılır sayılacak. Ancak otorite tanımazlarda kitlesel enerji boşalması sağlayacak, benim diyenin ölçülü tavrını ve terbiyesini bozacak bir facia bu kez. Çünkü doğal afet kurgusu, bir süre akıl köprülerini yıkar. Diğer yandan inanılmaz boyutta keskin yineleyen artçı şoklar çetrefilli açılımları tetikler. Yer sarsıntısı yine donuk enkaz manzaraları, üfürükten kahraman figürleri, şehit edebiyatı ve fetbaz fetvalarına bağlanır bağlanacak. Bu kez felaket çok ağır ama bir iki haftaya iş oldubittiye getirilir getirilecek. Ufukta seçim var, belki de ertelenir ertelenecek… 


Yine beklenen bir yer sarsıntısı bu kez beklenmedik genişlikte ve büyüklükte şamarını vurdu geçti. Seçime dönük akıl hacimsizlikleri, kurum ve kuruluşlara hepten güven kaybı, kaderin cilvesi pozuna yakışır yakıştırılacak. Malum maraza istikametle maziye kapanıp, geleceğe odaklanmayış rahatlığıyla yer sarsıntısının merkez üssü bilindiği, bilimsel uyarılar peş peşe yapıldığı halde kader çıkmazı bir kez daha yaşandı yine yaşanır yaşanacak. Yalandan zirve performansı açıkça dip yaptı, yine yapar yapacak. Her bir şey yine tez unutulur unutulacak…

 

Yer ölümcül düzeyde bir kez daha yine sarsıldı. Doğanın bağrında sefahat ile sefalet, felaket ile fedakârlık bir kez daha buluştu. Badire kolay atlatılamayacak, bedeli çok ağır bir sarsıntı olacak bu kez. Yine blokçu mantık, bilinç düzeyli çözümlerden kaçışla anılacak. Dirayetli dinci kültür her şeyi yuttu, uyuttu sanki bu kez uyutamayacak. Bu kalpazan kaçamaklar daha ağır, hazin öyküleri yaratır, yaratacak. Ama el mi yaman bey mi görülür, görülecek…


Yer yine sarsıldı dost düşman birbirine sarıldı, yine sarılır sarılacak. Yaralar bir bir sarılır sarılacak. Doğanın kanunlarına aldırmayıp, doğal dengeyi bozanlar, sanal kanal diretenler yüzünden sarsıntı çok daha şiddetli ve çok daha yakından hissedilir, hissedilecek. Yer bir sarsıldı pir sarsıldı, sosyal hayat durdu yine durur duracak. Siyasi hayat renksizleşecek, rekabetçi kamplaşma ebemkuşağı. Sarsıntı kısmen dayanışmayı önceler önceleyecek. Sonra yaygın yıkım hissiyatı, siyasal kargaşa, doğal afet olgusu yüzünden yüzleşilen atmosfer edebiyatı. Sosyal patlama seviyesindeki yoksulluğu saklama sergisi, sergilenir sergilenecek. Ne yazık ki yine ölenler öldüğüyle kalacak, geride kalanlar acıyla baş başa kalacak.


Yer yine sarsıldı, koca memleket kar kış kıyamet ölümcül sarsıntı kıskacında. Koca bölge on il iki kere sekize yakın ölçekli sallandı. Onlarca yıl tek tabanca yönetenler sınıfı yine sınıfta kaldı. Seçim kapıda ama atı kapan sınıfı geçer faslı unutulmadı unutulmayacak…

5 Şubat 2023 Pazar

ABSÜRT KAÇAKLIK

 ABSÜRT KAÇAKLIK


Kara kırık çizgilere absürt kaçaklık 

canına yandığım

siyah beyaz sayfalı büyülü dünya.

Hem çizgi hem roman hem herşey

evrenin dört bir köşesine yolculuk.

Zaman ve mekan tanımaz Abdülcanbazlık

macera peşine macera

nostaljik nazarlık...


Kara kırık çizgili düşler diyarı

kirlenmemiş güzel zamanlar hatırası

Pensilvanya yakınlarında Darkwood

Amazon kıyısı hipi pilot arazisi

pigmeler ormanında Fantom

kuru kafalı yüzükle

kırmızı urbalı kolonicilere direnç.

Bir grup kahraman

Zagor Çiko Çelik Bilek Mister No Tex Redkit

Kaptan Swing  Mister Blöf Gamlı Baykuş

Kaptan Miki Kızıl Sonya

Barbarella Tenten Vampirella

Batman Konan Tarkan

Atlantis Martin Flaş Gordon...

Ve akla gelmeyen niceleri...


Ah kara kırık çizgili yıllar

Ahyak haykırışlı baltalı ilah 

Kızılmaske mührü vurulu anılar.

Mandrake ambalajlı anıtlar

Hay bin kunduz yarınlara...


Hey bin yaşasın yaratanlar

her derde deva kara çizgili Gırgır.

Siyasi çatışmaların gölgesinde

muhalefetin son kalesi

tirad tiraj kralı kırık çizgi dünyası. 

En ileri zeka periler

zeka ilerisi pratik zekâlar 

Avanak Avni Utanmaz Adam

Muhlis Bey Yavlum Mithat

Çılgın Bediş Mükü

Mikrop Danyal Laçka Mazhar Soyut Şadi

En kahraman Rıdvan

Porof zihni sinir...

Ve meşhur icatlar icraatlar...


Ah canına yandığımın derse katık yılları

Gün gelir

Kara kırık çizgilere absürt kaçaklık biter

Gün gider

cep fotoromanlarıyla kaçak aşklar başlar.

Absürt kaçaklıktan gönlü kırıklığa geçiş

hiçlik ve ilahi hisler karmaşası...


Kafatası mağarasında yitik yıllar 

Kulver kalesinde absürdizm

yanyatık konuşma balonlarında çizgiritm.

Derdo kara kırık çizgilere tutkum

nostaljik pazarlık...

MİTOGEDYA MEVSİMİ

 MİTOGEDYA MEVSİMİ


İmgelem mevsiminde

yüzyıl yazmanlarına mitoloji ve tragedya nakli.

Mitogedya formlu ahbaplık

imansız anlatı dinleti denizi.

Akım filozof aklıyla olay otarma

konuyu kolay kotarma.

Fora renkli rüyalar formülü...


İmgeci simgeci mevsilinde

mitogedya ilmekli düzenek.

Kızıl kumlu arenada

som metal tekli çiftli arabalar 

kavisli keskin kılıçlı tekerlekler

ağzı köpüklü besili arap atları

garantör avcılar

gladyator köleler

tribünde canhiraş yarı özgür köleler.

Baş parmak işaretiyle ölüm formu... 


İmgeden resim resitalinde

ikircikli şubat ikilemi

resmen Roma hukukuna giriş metaforu

gelenekçi koro anaforu.

Mitolog tarzı metamorfoz

ölüm kusan doz.

Zamanla yazmanlara yeni format  

forsalar zincirlenmiş oturan boğa

kızılderilisi orman içlerine çekilen Robinhud.

Savaş baltası barış çubuğu iklimi.

İlyada ikiz kaplar gezegeni

makam mitogedya forsu...


Manastır mevsikinde

musikiye ortak nota arama girişimi.

İç savaştan hallice haller

Notırdam zangocu faslı

Gülün adı fasılası

Yer Demir Gök Bakır bakışı. 

Arşıâlâya Ortaçağ takdiri cariye otağı anot katot şanssızlığı

mıknatıslı kutuplar itkisi. 

Terbiyeden muaflık para pul hırsı...


İmgen yazmanlara yaz mevsimi

Bir Masal Anlat Bana Baba içinde güneş olsun hikayesi. 

Heyecandan taşan hayranlıktan telaşlanan 

coşkun yıldızlar aşkla yanıp tutuşsun. 

Yumruk yıldız çarpsın alev toplarına

tutuşsun sıralı gezegenler.

Tragedya cezalandırma terminalinde

Lanet ve tehdit katarı.

Yüzyıl savaşları yüzyıl yazgısı

sığınılan liman mitoloji.

Derdo yüzyıl yazmanlarına tragedya

mevsim mitogedya mevsimi…

MAVİ KÜRE MADRABAZLARI

 MAVİ KÜRE MADRABAZLARI


Mavi küre mahareti

uzun uzak uzay karanlığını delmek

güneş ışığını merkeze çekmek

merkezkaç kuvvetle ibreleri döndürmek

sarkaç sayaçları işletmek.

Mavi küre madrabazları ve madamaları

silme simyacı

Altınboynuzlarda şerbetçi

gümüş sikkeci şıracı bozacı.

Mavi kürede yıllardır küresel bağbozumu.

Azap tohumları ekildi

gazap üzümleri ezildi

kalpler kırıldı kılıçlar çekildi.

Günler geceler özel günceler kayıtlandı

ve dünya hayatı bodozlama duvara tosladı. 

Mavi kürede hak gaspı… 

  

Mavi küre azameti

kazan kaldırma mevsimi yakında. 

Kısır döngüye kızamık şekeri sulandırması

derin yaralara kaya tuzu. 

Halden bilmezler divanında

hararetle zeytinyağı muhabbeti.

İllaki itibar mızraklı ilmihal 

Ada sergisi büyükşehir merkezli. 

Mavi kürede hukuk ayıbı…


Mavi küre kıyameti

sarı yapraklar titreyince.

Güneş ışığını merkeze çeken azap türküsü

gazap üzümleri pekmez bulamacı.

Bilmece bulmaca hesabıyla güneş tutulması

çırpınan ışığa kısıtlı kasıtlı ortaçağ teolojisi.

Mozolelik tipler ekmediği ekini biçer 

müzelik yazıtlarda hasat travması.

Taçlandırılan havarilerle aşk meşk deryası 

sıkı ambalaj kuşatması. 

Kalanına karın tokluğuna ekmek kavgası

önce ekmekler bozulur 

sonra kıssadan hisse ebemkuşağı.

Mavi kürede adalet zaafı…


Mavi küre daralması

karun bollluğu ahir zaman yükselişi.

Ağır yük bir gecede yoksulluk. 

Yaralı heykeller kanıyor oluk oluk

serde yorgun demokratlık. 

Memleketimden İnsan Manzaraları kanıt

vasiyet illaki sistem karşıtlığı.

Baştan sona başı sonu bilinen hikâyeler

ruhban bankacılığı

karpayı helal güldürüsü

faiz haram götürüsü

parapul emin ellerde yargısı

ve sistematik iktidar kaygısı.

Güneş sistemine kazık çakmış mavi küre

asırlardır hak hukuk adalet mağduru...


Mavi küre gerçeği

paranın dili dini olmaz elbet

parayla imanın kimde olduğu alenen besbelli.

Yoktan var etmek ilahi irade

varı yok etmek varsılların emrine amade. 

Derdo mavi küre fors mors takmaz

madrabazları ve madamalarını yutar..

3 Şubat 2023 Cuma

YETTİ GARİ CANIMA

 YETTİ GARİ CANIMA


Cancazım gari yetti canıma günleri

çok kanaldan yalnızlığımı izliyorum.

Pek yakında yattı yanıma günleri

kim ne der ne eder bilmem

cancazım yetti gari canıma

naz maz dinlemem mazallah

her kanaldan çakarım...


Canikom ortam mostralık kader cayırtısı

limandayken bir yanım

iskelenin önünde diğer yarım

meramıma yenik düşlerim.

Dünya yakılsa yıkılsa aynı düş

motto kederle karşıyakaya geçiş

sonrası Hayırsız ada

gizli kod bir süre gözlerden uzaklaş.

Koordinat Ekinlik karşısı Paşalimanı

karşının yanı başı Koyun adası

Çobansız adanın çok yakınına.

Koyunlara oyun koyun kanalları

yetti gari canıma canikom

naz caz dinlemem alimallah

tek kanaldan çakarım...

 

Cankutlum anılarına her yerde tırpan

öte yan beri yan hep yanlı insan.

Demek insan yavrusu böyle hırpalanırmış

lafta çok da severmiş sevilirmiş.

Baba olacak yaşta kırık daldayım

dünya kof dediğin yalanmış

karışık dalgaların gözyaşına gizleniyorum.

Fener söndürülür uyanırım

bahçalara gün doğarken er vakit

Garipler kabristanındayım.

Kapıda dut ağaçları

içeride dut yemiş bülbüller.

Canıma yetti gari eyyamcı kader

naz haz dinlemem cankutlum eyvallah

çok kanaldan çıkarım...


Cansuyum yetti canıma kurumuş güller

islim üzerindeyim kaçak çıplak

gül sensiz gül dikensiz.

Sana senden yakın istikrar açlığı

açıkta ustanın iki göz evi

üç kulaçta Avşa

aşar da gelirim hüzzam makamında

delice yüze yüze gönül teline.

Bin yıllık dağınıklık yetti gari canıma

Cansuyum kader çıkmazında susuzum

naz saz dinlemem evvelallah

her kanaldan çökerim...


Cankızım yetti gari zalim günler

yıllar yılı güller derdim

gül geç dedim gülemedim

gül bahçesinde isyancılar.

Çok kanaldan yalnızlığımı izliyorum

nicedir asli vazife denizleyim.

Çok yakında yattı yanıma günleri

kim ne der ne eder kendi bilir

bildiğim gez göz arpacık yakar genzimi.

Derdo Naz gaz dinlemem vallahbillah

gür kanaldan yakarım...

SOSYAL DEMOKRASİ AÇILIMI

 SOSYAL DEMOKRASİ AÇILIMI


       Devlet ve demokrasi boyutunda yepyeni misyon yüklenerek inisiyatif alabilecek bir sosyal demokrasi seçeneğine her zaman gereksinim vardır. Çünkü sol yelpazenin, nihai hedefi iktidara ve zafere ulaşmasıdır. Zafer sosyalistler ve sosyalizmle barışık sosyal demokratların birlikteliğiyle sağlanabilir. Ancak bu sayede sosyal demokrasi kurulabilir. Sosyal demokrasinin ilkeleri doğrultusunda birleşik sol seçeneğin azami düzeyde kurulmasına da ihtiyaç vardır. Kurulması zor olsa da devlet bünyesinde devrimci ve dönüştürücü bir rol üstlenebilecek bir kurumsal yapı mutlaka oluşturulmalıdır. 


       Ancak "sosyal demokrat devrim boyunca devrimi ilerletme olanaklarını en iyi biçim-de sağlayacak sosyal demokrasinin, burjuva partilerinin tutarsız ve çıkarcı siyasetlerine karşı savaşımda ellerini kollarını bağlayacak ve devrimi burjuva demokrasisi için denemekten koruyacak bir konumda kalması için mücadelenin korkusuzca yürütülmesi gerekir..." Buradaki temel sorun "şu ya da bu sosyal demokrat grubun burjuva demokrasisi içinde erimek isteyip istemediği veya böyle bir şeyi istediklerinin farkında olup olmadıkları değildir. Kişiliklerini ve kimliklerini de koruyabilirler ancak burjuvazinin tutarsızlığına karşı yürütülecek mücadelede eller kollar bağlı kalabilir..." sorunudur. 


      Devrim yolunda bu eriyiş ve bağımlılığın kesinlikle giderilmesi çok önemlidir. Eri-me tarihsel bir olguya ve siyasal karaktere dönüşürse karşıt devrim en kılcal damarlara kadar girer. O yüzden sosyalizmin gölgesinde bir sosyal demokrasi açılımına, sosyalist bir parti olmadan sosyal demokrat kalarak geniş kitleleri kucaklayabilecek birleşik halk partisi öncülüğüne gerek vardır. İktidar boşluğu ancak böyle doldurulabilir. 


      Devletin sosyal demokrasi felsefesi ile buluşturulması ancak bu şe-kilde gerçekleştirilebilir. Devletin sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine uygun biçimde konumlandırılması esnasında sosyal demokratların amaçtan sapmaması esastır. İktidar olmanın ve devlette sosyal demokrasiyi kurmanın yolu bellidir. "Sosyal demokrasi hükümette idareyi ele geçirme veya ona ortak olma amacı gütmemeli, aşırı devrimci muhalefet partisi olarak da kalmamalıdır..." Çünkü faşizm yükselişe geçtiği her aşamada bizzat sol değerleri kullanmış veya açıkça çarpıtmıştır. Çarpıklığı sola mal etmiştir. Bu art niyetli salvo toplu aldanışları ve yıkımları getirdiği gibi devrimin olmayacağı noktasında toplumsal ve siyasal kabullenişi hızlandırır. 


      Böylece tüm özgürlükçü talepler kısıtlanır, mücadele zemini faşizmden sosyaliz-me genişlediğinden, sosyal demokrat çizgide bir devlet kurgu-sunu hayata geçirmek güçleşir. Mevcut kurumsal gelenek, kurumsal derinliğe mahkûm olur. Derin devlet hamlelerle göz boyar, göz korkutur...

RENKLİ RENKSİZLİK

 RENKLİ RENKSİZLİK


Polen taşıyan arıların kanatlarını kanatır 

renkli ve saydam yalnızlık. 

Polemiklerin izi kolay kolay silinmez 

bir cümlecik parlamadır sonsuz arınmalar. 

Kurumuş göz pınarları

donuk tavlı gözyaşları

altın yeşili gözyaşı seli

sonsuza ayıklanmadır.

Parçalanan çarkıfeleğin özü

özensiz dağınık

Canlanır alttan yukarı toprak

gömülür yukardan aşağı yalnızlık…

 

Renksizlik renginde

herhangi bir ışıkta gizli. 

Herhangi bir dizede 

herhangi bir yerde unutulan gizlide

gizlice düşen gözyaşında saklı

cana can rengarenk hazine…


Akıl gücünü desenleyen gücenik

hazla terasa asılan hamağı 

hamağın içindeki hamaratlığı 

kime kimlere kalmış hamlığını

hasrete tutunmuş listelemiş.

Elmas uçla simli cama kazımış yarını. 

Deyimlerin içine saklamış harlı hayal gücünü 

diline şeffaf sıvı gibi bulaşan sitemleri

renksiz ve saydam yalnızlığa harcamış kendini.

Yüreğini kavurmuş canlı renkler

deyyuslara son sona son eklemiş… 


Aklını güncellemekten gücenik gücalp

polenci arılara güvenir ilk

sonra sanrıya kıvrılır tüm sitemleri

Kırılır Tanrıyla barışık zamanları.

Dünyayı var eden içgüdüyle

sankiye kırılır bütün sistemler. 

Sitemkeş hali sitem üstüne sitem

çiçektozlarıyla tozutur yarınlara...


Düzgün sıralı kadehlerde tartışmanın zırıltısı

semaya yayılan geç tanışmanın tıngırtısı. 

Taslak tastamam şiir tadında

şair bunalımlı şiirsi ama alımlı.

Renkli renksiz kanatlanır düşler

kulaksız duyulan 

kalplere işleyen 

başlangıcı doğuran 

sonsuzluğu öldüren 

gözyaşlarında boğulan sihirdir. 

Silme aşklara bulanmış 

dingin gecelerde olgunlaşan şiirdir

polen hamalı arılar diyarı…

 

Akıl merdivenini tırmanırken mısralar 

renksizliği renklendiren rengarenk gökkuşağı

görkemli göklere asılır zehir gibi.

Sarhoşlayan anılarda

zifiri odaların mahremiyeti

renkli ve saydam yalnızlığın dibi.

Çıplak duvarları giydirir kanlı gözyaşları 

bilinçaltıları çıplak uyarıcı şiir…

 

Gücenik gücalp yaslı kentin kulelerini

nazlı göğün kubbelerini boyar gökkuşağına.

Derdo polenler balarısı arılar polen olurlar

renksizliğin saydamlığına renk katarlar.

Ayışığına hapsedilmiş özlemler kanatlanır

polen taşıyan arıların kanatlarında…

İNSAN VE DEVLET İKİ*…

 İNSAN VE DEVLET İKİ*…


        Site devletler tarihi deneyimler doğrultusunda aristokrat monarşi, demokrat diktatörlük perspektifli yönetilmiştir. İnsanlar kısmen özgür ve eşit yurttaş sayılmış, az buçuk demokrasiyle tanışılmıştır. Başta Kral, kraliçe, imparator ve imparatoriçe hep vardır yani pek değişiklik yoktur. Site devletlerden büyük imparatorluklara geçişle birlikte kurumsal yöne-tim olgunlaşmışsa da kral ve imparator yine mutlak iradedir. Keskin iradenin güdümünde bir yönetim mekanizması kuruludur. Ayrıca demokratik sayılamayacak denli otokratik bir yönetim söz konusudur ve asker desteklidir. 


          İşte bu kaotik, askeri baskı ve ihtilallerle gidip gelen yönetim yapısı karanlık çağları doğurmuştur.         Feodalitenin desteklediği karanlık çağda uygarlık gerilemiş, insanlık çaresiz kalmış, yönetim mekanizması iyice katılaşmıştır. Ayrıca toprağa sahip olanın din destekli kurduğu ve başka dinlerle her fırsatta savaşan sistemler gelişmiştir. Böylece topraklarını en çok genişletenin güçlendiği, haklı olduğu ve dört bir yana yayılarak hâkimiyet kurduğu imparatorluklar dönemi başlamıştır. Merkezi iradeye bağlı küçük federatif devletçiklerle, demokrasi dışı eğilimleri kutsayan kutsal yöneticiler dünyasıdır yaşanan. İnsana reva görülen ise daima zulümdür. 


         Kılıçların gölgesinde klişeleşen ve kiliseleşen yönetim ve yönetiliş insanlığı yüzyıllarca canından bezdirmiştir. Bu gökten inme yerden bitme otoriter, totaliter ve teokratik devletler uydu, uyruk, kuyruk olacak motifleri geliştirmiştir. Bunlar modern devlet standartlarının gerisinde kalan siyasi soytarılığın temelidir. Benzer iktidarlar tanrısal buyruklara bağımlılık yalanıyla bezenirler. Kurdukları çark, insanı insana kırdırır ve yabancılaştırır. Ancak bu durum doğa ve toplumla uzlaşı ve de devletle uğraşı için insanı başka insanlarla birleşmeye zorlar. Bu doğrultuda insan, türü-ne has özelliklerini geliştirir. Doğası gereği eksiğin giderilmesi noktasında yeni ve değişik ideolojilerle bütünleşir. İktidar erki gerileyiş sistematiğini dayattıkça, insan yenilikçi arayışlara tutunur. 

          

           Oligarşi tüm baskıcı yön-temleri şiddetle kullansa da insan üreterek özgürleşir. Yalıtılmış toplumsal gruplar ve sınıfsal yapılarla buluşarak güçlenir ve içinde kendini bulacağı varyasyonları devlete endeksler. Böylece dışa dönük özgüvene ve devleti dönüştürecek hatta dünyayı değiştirecek görkeme tekrardan kavuşur. 


           Devlet, insan yaşamını ekonomik yapılar, maddi sınırlar, kasıtlı öngörüler, uçarı varsayımlar ve mevcut olağandışı koşullar çerçevesinde direkt veya endirekt etkiler. Oysa devlet insanlara zorla dayatılan bir mekanizma değil aksine toplumsal gelişmenin ürünüdür. Ancak ne yazık ki devlet zamanla düşmanlığı azdıran, hayatı denetleyen, egemen sınıf kontrolünde işleyen bir konuma evrilir. Devleti eline geçirenler insanlıktan çıkıp azan ve ezen konumu seçer. 


            Bu yüzden devleti üstün ve toplumsal çatışmaların dışında görmek büyük yanılgıdır. Çünkü devlet her zaman insanlar üzerinde ideolojik ve despotik egemenlik kurarak varlığını sürdürebilir. Ve devletin gölgesinde kalan insan, mutlak insan varlığı ve mutlak insan hiçliği arasında bocalar. Devlet ise insanları ve yaşamları kontrol altına alarak özgürlük alanlarını daraltır. İnsan kişiliğini geliştiremedikçe devlet geriler ve gericileşir. İnsan ve devlet arasında ileri düzeyde ama paralayıcı ilişki söz konusudur. İnsana ve devlete yakışan devleti iş bölümüne dayandırmak, devleti canlı bir organizma gibi düşünmektir. 


Devlet ve organları iş bölümlü yapıda yaşam sürdürebilir. Yani insan devlet dışında var olamaz; devlet de anca insanlarla var olur…


*YENİ KİTAP DOSYAMDAN

SİSTEMKAR REJİMİ…

 SİSTEMKAR REJİMİ…

 

Güneş sistemi çelik siperlikli kıvılcım

dünyayı vuran spark döngü

kaygı yansılı kıvam. 

Resmedilen kutsallık yamalı bohça

sistem resmen sistemkâr rejimi…


Tavanarası yargıcı rejime tav

işi gölge cüsseli önyargılı yaygara

hükmü kadar can yakar

topu cüssesi kadar yer yakar.

Mezar taşı yazıcısı deccal

Güneş sistemini gereksiz işgal.

İşgalcilerin mezar mihrabında mermer yontu

yokluğu var eden sosyal plaka.

Yoksulluğu yokedecek plan proje palavra

bozuk plak plantasyon platoya dağılınca 

tuhaf isteklere boyun eğiş. Boyun incinmesi gerdanda inciler. 

Üçlemeye direnen ahir zaman zatı

zatı muhterem mıhlaması...


Güneş sistemi minyatür nakışlı

el yazmaları gravür baskılı.

Güneş sistemi panelinde

genel kabul gören paralel hikâye

sistemkâr rejim uyanıklığı.

Silik portreler gavur icadı. İcabında antik roma klişesi

şivesi kökten kiliseci.

Şam mozaiğinden model

kafakol gözeten otorite kurgusu

kırsal mülkiyete giriş duygusu. 

Mülkiyet dersinde siyaset. maliyet derdinde veraset

her makam başka servet.

İstiflenen ihtimamla hukuktan kaçış...

 

Güneş sistemi mikronik  zihin

zihinlere zerk edilen ahir zaman hayatı.

Ne kutsal yasa ne ilahi kural

tek amaç sistemkâr rejim paydaşlığı.

Kula kulluk edenlere evham etmeyenlere üç Kulhü, bir Elham. 

Sistemkâr rejimin çökmesi niyetine...


Güneş sistemi kızıl siperlikli kıvılcım

sistemkâr rejim  övücüleri üç kuruşa kalemkâr.  

Derdo gün gelecek sitemkârlar

sistemkârları kalemkârları kıvrandıracak

ve sistemkâr rejim güneşe gömülecek…

1 Şubat 2023 Çarşamba

ROBOT RESİM DENİZİ

 ROBOT RESİM DENİZİ


Çivit mavisi çivi gibi bir deniz

kıyıya vuran çağla yeşili bir adacık.

Gökmavi gözlü aslan çıka gelmiş

çağla yeşili biricik adaya

beğeniyle bakmış.

Bulanık bir resmin belli belirsizliğinde

aklı sarsan hayal kadarcık süre...


Robot resim denizinden içeri

kenarda kıyıda bir barınak

Deniz kabuğundan gövdesi.

Kayıkçılara baba kıyak

balıkçılara kuytu kayıklık

balıkçıl kuşlara gizli korunak.

Süngüsü düşmüş bir asker töreni gecesi

etrafı lal rengi bir duman sarmış.

Çivit mavisi denize çivilenmiş

şirazesi kaymış resmiyet

uzun uzadıya eziyet

robot resimli esaret...


Çağla yeşili adada ejderhalar balosu

gündüz geceye kavalye

sönük yıldızlarla vals havası.

Kırmızı balonlar patlayıncaya dek

kızılca kıyamet

Evren ekseninde kayıp yıllar.

Git kurtul desenli sözler karmakarışık

gitmek mi zor kalmak mı koca soru işareti.

Çivit mavisi denizde

çağla yeşili bir adacık

kumsala vuran resimleri karakalem robot...


Kara dalgalar köpürmüş tam gaz

rüyaların dili olsa da açılsa

açık delili görse göz

bal köpükte saklı hakikat.

Robot resmi sığınak

kayıkçılara kıyak

tahtadan barınak

kıyımsız bir adam kıyıda hazır.

balık misali oltaya takılmış.

Meçhul gemi mendirek açıklarına dayanmış

tek derdi kıyımsız adamı çalmak...


Denize akan aksi bir gece yarısı

solucan voltası ada yazgısı.

Süngü takmış tören mangası

hazneye sürgü manevrası göğe parlamış.

Kurşun gibi bir gece

kumsaldaki kıyımsıza yağmış.

Etme bulma dünyası hikmeti

etajerin üst çekmecesinde güneş piramidi...


Piri duyan toprak çatlamış

çatkapı akbabalar lejyonerlerini yavrulamış.

Pimi çekilen bombalar patlamamış

Denize can taşıyan dereler kan ağlamış.

Zodyak bota bindirilmiş robot resimler

meçhul gemi mendirek açıklarında.

Direk hürriyet.

Densizin biri gidenleri resimlemiş

Denizin robot resmi çivit mavisi...


Kıyımsız adam gençliğine kıymış

çağla yeşili adacıkta kalmış.

Derdo koca adamım dememiş 

çocuk gibi çivit mavisi denize ağlamış

robot resmi gözyaşlarıyla silinmiş...

İNSAN VE DEVLET BİR…

 İNSAN VE DEVLET BİR…


        Yeryüzünde dik insan-erectus ile başlayan doğal diklenme, evrim içi tür-deşlere benzerlikler ve akrabalıklarla gelişir. İnsanın evrimi, çalışan insan-ergaster, becerili insan-faber, yeti insan ve homo sapiens yani bilge insan ile tamamlanır. Bu evrimleşme kronolojisi ve resimsel çizelge; uygar in-sanın atası kabul edilen ‘bilen modern’ insan Homo Sapiens’e ulaşınca biter. İnsan yerkürede belirdiğinden itibaren sürekli arayıştadır. Akıllı tüm insanlar, ‘doğaları gereği bilmeyi arzular’. Gelişen bilgi dağarcığı olayların oluş kurallarını irdeleyerek, doğaya hâkim olmaya dek gider. Zaten Ho-mo Sapiens soyu salt bilgiye açlık ve doğaya yüksek adaptasyonla tü-kenmemiştir. Cinsinin düşünme, konuşma ve alet kullanma yetileriyle donatılı, en yüksek bilişsel fonksiyona sahip tek türüdür. En etkin ve baskın canlı türü olmasının temel etkeni dili, teknolojiyi, bilimi ve kültürü sürekli geliştirmesidir. 


          İnsan gelişip geliştirdikçe birlikte, belirli yerde, çeşitli insani bağlarla bağlı ortak yaşam sürmüştür. Bu insan toplulukları, ‘birlikte yaşam sür-dürme zorunluluğu’ nedeniyle ihtiyaçtan devlet mekanizmasını kurmuş-tur. Devletin doğmasıyla insanlık tarihi, ayırıcı ve ayrımcı geçişe sürük-lenmiştir. Çünkü devlet oluş, politik gücü gerekli kılmış, politik gücün de merkezileşmesini getirmiştir. Böylece toplumsal değişim bambaşka yeni dinamikleri güncellemiştir. Yani insan her dönem, sosyal gelişim ve tarihi oluşum içinde doğası gereği, somutlama özelliğiyle kendine özgü devletini aramış ve özgün devlete ulaşma atılımı gerçekleştirmiştir. 


         Bu kurguda insan kendi kendine var olandır, devlet ise insanlık tarihinin vazgeçilmez ürünüdür. Çünkü insanlık tarihi, zorlama şartlar ve zorunlu haller dışında, ilk toplumlardan bugüne yönetmek ve yönetilmek üzere şekillenmiştir. Yönetişim bağlamında mucize eseri veya mucize bekleyerek değil, insanlık tarihine yakışır ölçülülükte devlet olmuştur. Devlet, insanın toplumsal yaşamda başvurduğu örgütlenme biçimi, sos-yal ve tarihsel bir gerçekliktir. Devlet dışında geniş ve yaygın ve de kap-sayıcı örgüte sahip başka bir sosyal kurum yoktur. Bu dizaynda yönetici-lerin bir kısmı, uygulanacak hukuk kurallarını saptar yani kanun koyar. Diğer kısmı, idari kesim olarak kuralları yönetilenlere uygular. Bir diğer kısmı ise koyulan kuralların uygulanmasından doğan ya da toplumda bireyler arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözer. 

             

               Bu yapıyla bilinçle-nen insan değişir, değiştirir ve kendini değişime uyarlar. Uygulamaları dönüştürür, kendi tarihini bizzat kendisi yazar. Yani insanlık tarihi yö-netme ve yönetilme zaaflarının bileşkesidir. Antropolojik bulgulara göre insan, yüzbinlerce yıl çoğunlukçu tarzda ustalaşmıştır. Ustalığın getirisi küçük ölçekli öbeksi demokratik yapılar, kral tanrıların ve maharetli tanrıçaların devreye girmesiyle bozulmuştur. Şimdiki devlet kapsamlı yönetme ve yönetilme geleneği işte o bozulmanın mirasıdır. 


         Bozulmayla dünyaya Kral Tanrılar ve yarı Tanrı modunda despot-laşan yönetimler egemen olmuştur. Hegemonyada vergi almak, salmaları toplatmak dışında kral ile insancıl bir yakınlaşma yoktur. Kral uzak ve yasaktır, belli makamlar hariç insanlarla hiç diyalog kurulmaz. Alttakileri oluşturan yığınların kralı, kral tanrıyı ve yöneticileri kontrol etme, denet-leme ve yönetime katılım hakları yoktur. Baskıcı kurumsallık ve katı kurallara rağmen site devletlerinin kurulmasıyla Kral Tanrılar ve tanrıça-lar da tarihe gömülmüştür. Bu deneyimden insanlığa kalan ise katlanı-lamaz boyutta despotizm ve katı imparatorluk hükümleridir. Tanrı kral, yarı tanrı kral ile tanrıça ve kraliçelerin geleceğe mirası ise isyancıyı öldü-ren, emre itaatsizi yok eden ve kendine insan kurban ettiren anlayıştır…


YENİ kitap dosyasından...

İKTİDAR SARSILDI-SI…

 İKTİDAR SARSILDI-SI…


İflah olmaz yeryüzü iktidarları 

salt zenginlere özgü.

Sitemkarlık fakirlere miras.

Özü öznesi kalıtsal hastalık

sırf din odaklı.

Karşı olum beynamaz.

Bilimsel ilkelere bağdaşıklık

sadece siyasal kavgayı savmalık temas...


İfşaat mevsiminde

baştan savma metotlarla

iflahı kesilir iktidar karşıtlarının.

İnsan olgusu toplum dolgusu zedelenir.

Kafadan harcanır haklı çatışmalar

yüzüyerde iktidarlar çeker bayrağı iflas...


İflakı bozuk ifadeyle

örtük örtbas iktidar sarsıldı

açık seçik iktidar sarsıldı-sı.

İktidar bağımlıları

ucuz siyasete derman

iktidar karşıtları

fason siyasete kurban.

Siyaseten birbirine girilir

tanıdık bildik yöntemlerle fiyasko.

Bilim dışılık o denli özgür 

bilim o kadar tutsak. 

Umulur ki bir daha gelmez…


İfritsi kötülüğün ense köküne

gündelik akıl

tek atımlık barut.

Günceler karantinalık

şiirsiler ölümcül denklik.

Düzen savunucuları tam dengesiz. 

Dümen azman atmosferde 

izdiham ihanet ve acizlik…


İfadat yaman çelişki

çetrefilli açılımlar kabahat bastırmaz

üfürükten kahramancık figürler fetbaz.

Fetvalar felaket fezlekesi

akıl hacimsiz

kurumlar aciz

tam gaz kuruluşlara güvensizlik…


İflahı kesik iktidarlara 

hatalarını ayıplarını yüzlemek suç. 

Kitlesel sömürüye isyan

resmen enerji boşalması.

Otorite tanımazlığın ölçülü tavrı

kaçınılmaz sinerji günseli gürlemesi.

Bol kepçe sanal kanal diretisi  

blokçu mantık bilinçten kaçış. 

Maruz kalınan pik performans

sinsice dip odaklanması.

Bu saatten sonra suni tenefüs hali

hal vaziyete oksijen tüpleri yetmez…


Gelir memlekete özgü tanıklık 

özgün ve özgür dönemsellik. 

Umulanın aksine hiç gecikmez.

Derdo hakimler sınıfı sınıfta kaldı

resmen iktidar sarsıldısı...

EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…

  EYLÜLDE AŞK, ADALET BARIŞ VE ÖLÜM…   Eylül ile özdeştir aşk. En eski alınyazıdır alnı kırıştıran, yürekleri kıpraştıran. Altın sarıs...